bundan 2 ya da 3 sene evvel bulunduğum topluluktaki reisin mezun olacak olmasından dolayı reislik için adaylığımı koymuştum. bildiğiniz gibi eski reisin uyguladığı bazı yarışmalardan sonra son ikiye kaldım. yarışma bu sonuçta karşımdaki ırkdaşım da olsa, ülküdaşım da olsa yarışma etik ve ahlak kuralları gereği geçmeye çalışmak zorundaydım. bir de reis öyle buyurmuştu karşı gelmek olmaz bilirsiniz. neyse tam o sırada ev arkadaşım basketbol oynayacağı için reisten izin alarak telefonunu tutmam için bana verdi. nerden aklına geldiyse tam seçme yapılacağı sırada basketbol oynamak bilemiyorum. neyse telefonu aldım. tam son tur başlayacak birden telefon çalmaya başladı "bu kente yalnızlık çöktüğü zaman uykusunda bir kuş ölür ecelsiz alır da başını gitmek istersin karanlık sokaklar kör sağır dilsiz..." falan reisimiz birden kaşlarını çattı ve bir bakış attı. o an neler olduğunu anlamıştım. çalan ev arkadaşımın telefonuydu. benimkiyle aynı modelde olduğu için dışarıdan hangimizin telefonu olduğu anlaşılmıyordu. aslında basketbol falan da oynamayacaktı bütün amaç bana ibnelik yapmaktı. hem kendim hem ev arkadaşım adına defalarca özür dileyerek ortamı terkettim. slogan atıp pankart tuttuğum etkinliklerin hatrına birşey yapmadılar bana. yapsalar da önemli değil gardaşlarım, bacılarım onlar.
bu olaydan sonra bir de şarkı besteledim
tam reis olacakken
dan dam
duydum telefondan
dan dam
duyulacak ne vardı
dan dam
çalıyordu uğurlama
bir kez ben de reis olayım canım derken
koşarak uzaklaştım o ortamdan
reissiz her gece
bu soğuk kampüste
sabahlarım bazen günlerce
reis sağ kolu yapsın diye
-çok üzgünüm kemal be!
+niye tankut abi?
-hani ben reis olacaktım ya...
+e ne güzel abi.
-tam 'yeni reisiniz benim' diyecektim ki heyecandan 'seyisiniz benim' demişim. herkes güldü bana.
+sonuç?
-herkese bindim.