6. yılını okuyacağım üniversite bölümüdür. arkadaşlarımın çoğu askere gittiler veya iş sahibi oldular ben ise hala okuldayım.
ama o beyaz önlüğü giyip üniversitenin hastanesinde dolaşmak mükemmel bir duygu.
ayrıca;
(bkz: beyin cerrahı olucam paranın amına koyucam)
körpe dimağlarda tamir edilemez yaralar açan yuvam.buralarda götümüzü yırtıyoruz ki yardım etmek için senelerce süründüğümüz insanlar hakkımızda bilip bilmeden atıp tutabilsin.
"Tıp fakültesinden herşey çıkar, nadiren de doktor çıkar" atasözüne sahip bir fakültedir tıp fakültesi. Girmesi, hele bu yeni sınav sistemleriyle falan epey zorlaşmıştır. Genellikle girdikten sonra ilk sene acaip rahat gelir, "Bu muydu la?" şeklinde düşünülür. Ancak ikinci seneden itibaren anatomi ve histolojinin, üçüncü seneden itibaren farmakoloji ve patolojinin, dördüncü seneden itibaren stajların, son sene de mesleğe başlamadan önceki nirvana olan internliğin işin içine girmesiyle bi tarafınızdan ter damlayarak ancak bitirebilirsiniz okulu.(tecrübeyle sabittir)
Öncelikle bu okulda okumak için iyi puandan fazlası gerekiyor, Eğer ki çevrenizde eski doktorları görüp de onların kazandığı süper paraları kazanacağınızı düşünüyorsanız üzgünüm ama çıktığınızda ancak babayı alırsınız. Zira ortak yanılgının aksine biz uzman olarak değil pratisyen olarak mezun oluyoruz, yani "Ne doktoru olcan sen şimdi?" diye sorduğunuz soruya küfretmemizin nedeni budur. Çünkü maaşlar okunan okula ve yapılan mesleğe göre orantısızdır ve uzmanlık sınavıyla minimum beş yıl daha okumak suretiyle uzman olabilirsiniz.
Ayrıca mesleğin zorluklarına da katlanabilmek lazım. Kan göreceksiniz, fazlasıyla hem de, evet kadavra da göreceksiniz, onların içine dalacaksınız, hastaların hepsi farklı olacak, alışacaksınız. Nöbetten sonra mesai yapınca sızlanmayacaksınız. Emrinizdeki ambulans şoförünün bile nöbet izni varken sizin asla olmayacaktır. Bin tane hatalı sağlık politikasını görüp mezuniyette ettiğiniz yemini hatırlayarak yanlış yollara sapmamak için kendinizle karşı karşıya geleceksiniz. Zor iştir azizim doktor olmak, hasta yakınlarından dayak yiyebilirsiniz.
Ancak günümüz şartlarında garantisi olan tek meslektir. Toplumdaki her konumda ve her ortamda doktor olduğunuz öğrenildiğinde size karşı tavır anında değişir, yani saygın bir meslektir. Beyaz önlük giyilmesinin nedeni de bu temizliği simgelemek içindir.
Puanınız yetiyorsa ve yaparım diyorsanız iki kere düşünüp öyle yazın.
birinci sınıfta bu kadar kasıyorlar seneye napacağım diye kara kara düşündüren fakülte. şu sıcak yaz günlerinde finaller için oturup bütün senenin konulara çalışmak çok ağır geliyor.
lise arkadaşlarım güzel güzel yerlerde dandik dandik bölümler okurken benim sırf bu bölümü okumak için izbe bir yerde olmamın sebebidir..sevgilimle ayrılma sebebim olduğunu düşünürdüm tabi değildi..şuan hayret verici şekilde sevdiğim bölümdür.bitirilince doktor oluyorsunuz.ne doktoru olucan diyenlere de ters ters bakıyorsunuz.en şerefli meslektir...başbakanın nefret ettiği meslektir.sanırım kendizi kazanamamış..iyi para yoktur.ama boğazınız doyar.
mensuplarının "öğrenci kongresi" kisvesi altında random çiftleştikleri mekanlar topluluğu.
peşin edit: yanlış annamayın beni lutfen kuzum,kötülediğim falan yok gencler seviscek tabbikne lakin bafilemek/bafilenmek için en az 100er tele gibisinden paralar ödenmesine gerek yok akışına bırak bunu derim bilaaader
o kadar iş yapan nöbet bekleyen ama aldığı 2000 tl çok görülen asistanların çalıştığı yer. peki buradaki doktorlar çok mu kazanıyor sanıyorsunuz? bu bilgi birikimiyle özel hastanede çok iyi para kazanabilirlerdi ama halka rağmen, küfürlere, zorluklara rağmen burada çalışmayı seçtiler, bilim için, türkiye için. anlayana sivrisinek saz...
hökömetin kafayı taktığı mecraların son dönemde en popüleritesi olan yerler. her halikarda öğrenciyseniz geleceğinize takmış durumdalar, çalışan bir doktorsanız kazandığınız paraya takmış durumdalar, bu fakültenin hastanelerinde hizmet almak istiyorsanız yine cebiniz. hoş bu ülkede ilkokul mezunlarının milyon dolarlara sahip olduğu canım ülkemde okuyan insana anca bu kadar linç girişimine girilir ama öyle değil mi halk kendine bakan doktorların ne kazandığına takmış durumdayken, kendi haklarını savunamayan tekrar tekrar vurguladığım, kendine düşün dilimi az bulup, kardeşinin tabağında daha fazla dilim gören küçük çocukların yaygarayı kopartıp kendi için daha fazla pastadan pay istemeyip, onun tabağından da alın demesi gibi abuk durumlara hergün tahammül etmekle yüzleştirilen ve bunu içselleştirmeye çalışan, içine sindiremeyen, binbir cefa çeken mezun olunca da üzerine 3 kuruş para alan meslek grubunun temelinin atıldığı fakülteler. ha birde sürekli uğraşılan fakültelerdir. öss sağolsun herkes girmek ister toplumda öyle bir beklenti vardır. bu kapıdan giremeyen bünyelerde alerji yapar bu kapıdan giren kişiler, bu da bizim sınav sistemimizin bir götürüsüdür belki de kimbilir. herneyse sonu pekte iç açıcı değildir uygulanan politikalar hususunda izlenen yol haritasında. *
türkiye'de okurken en çok saygı duyulan öğrencileri olan mezun olduktan sonra en çok küfür yiyen doktorları olan fakültelerdir. herkesin gözü bunların aldığı 1300 tl dedir. ulan kim okuyor 1+6 yıl... kız başıma ulan dedirttiler bana, aferin... doktor çok para kazanır, doktorun gözü paradan başka bi şey görmez pırt zırt... evet öyle, öyle... istemiyorsanız gelmeyin, tedavi olmayın... zorla getirten yok heralde sizi... hayır o değil bir de sanki para isteyen var her şeyinizi devlet ödüyor be...
toparlayalım... tıp fakülteleri içinde komitelere girip çıkan, hocayla birebir muhabbete girip çıkamayan, psikiyatrik tedaviye muhtaç olmadan okulu bitirmeye çalışan öğrencilerin okuduğu bölümdür... 7 yıl sonunda * da söylenen söz şudur: "pöff pratisyenmiş ya..." sanki bana diyor ki "pöff ortaokul mezunuymuş ya" ... "parayı götürüyor abi bunlar" bu da ikinci cümle işte....
ezberiniz iyiyse zor olmayan fakültelerdir. hiç klasik sınavları yok adamların birader, hep çoktan seçmeli. ezberle ezberle geç. yamuluyorsam düzeltin.*
okunması insanı depresyona sokan bölüm kendimden biliyorum.
ha bi de dip not evet ben de eski sorularla ilk 3 seneyi yatarak gecirdim 4. sınıfta feci patladı.
(bkz: daliliye sözlü sınavı) *
bir sitede okudugum şu tespit beni güldürmüştür.."uzmanlar acıkladı: tıp fakültesinde okuyorum demenin mütevazi bir şekli yok"
ha bide çapa tıp ın tuvaletinin kapısında "cok okumayın lan tıpa sokarlar yazıyordu"
6 yıl boyunca bir sürü hastalığa tanı koymayı öğretti bu fakülte bana. Bir çoğunu da tedavi etmeyi.
En basit soğuk algınlığından milyonda bir görülen sendromlara kadar.
Ama eğitimimin sonuna yaklaştığım şu günlerde kafamı fena halde kurcalayan birşey var. Bize birkaç şeyin tedavisini öğretmedi bizim hocalar.
yazdığım reçeteyi almaya parası yetmeyen bir hastayla karşılaştığım zaman ne yapacağımı bilmiyorum hala.
ya da hastaneye yatması gereken oğlu için oda parası bulamayan bir babayla karşılaştığımda ne yapacağım öğretilmedi bana.
fakirliğin, garibanlığın,çaresizliğin tedavisini öğretmedi bizim hocalar.
günde 3 kez tok karnaumursamazlıktır belki tedavisi bunların. mutsuz olmamak için insanlığından ödün vereceksen fena bir yol da sayılmaz hani.
dünyanın heryerinde hasta olmak zordur heralde ama bu güzel ülkede doktor olmak da zormuş. ben bugün bunu anladım.