hakim olup asimile etmemek, toplumları barış içinde yaşatmak ama en sonunda hep madik atılan taraf olmak.
malız ya!
yasaklayacaktın dillerini, kültürlerini sonra istese de sana benzeyecek istemese de. bak cezayirlilere, tunuslulara. adamlar yürüyen fransızca kursu. bak hindistan da ingilizce bilmeyen var mı?
türki cumhuriyetlere bakın bi. rusça bilmeyene gülerler lan. bi azeriler toparlayabildi kendilerini.
şimdi türki cumhuriyetlerden macaristan, italya çevrelerine kadar türkçe konuşulur olurdu. gerçi balkan coğrafyasında konuşuluyo ama bunun nedeni de hem o coğrafyada türk nüfus olması hem de ticari ilişkilerden dolayı türkçe öğrenenen diğer unsurları.
velhasılı kelam şimdi bu özellikle yunanlı götoşlar milletse biz müsade ettiğimiz için bu böyle ve tabi diğer eski osmanlı tebası da öyle. ha o zaman 600 yıl değilde 300 yıl hükmederdik ama bize yeterdi. ne tarih kalırdı bunlarda ne de kültür.
niye böyle olmaması gerektiğini de elbet biliyoruz efendim. çabamız sadece bunca suçlamaya maruz kalan milletimize ters açıdan bakmak.
çöp kutusunun yanına çöp atmak,adım başı balgam çıkarmak ,uluorta yerde çocuklarını döven kadınlar,parklarda yiyişen sevgililer ve tıka basa dolu otobüsün otobüs muavinine ve otobüsün şoförüne boş gelmesi.
zaten boylesi formata sozluk demek turklere ozgu ama asil turke ozgu davranis, ben de dahil olmak uzere, ayni ulkede yasayip, ayni vatandasliga sahip olup, birbirinden bu kadar nefret edip bunu da sol frame e tasimasidir.
doğruluğunu bilemem bende başkasından duymuştum bir kaç yıl önce ama benim uyguladığım kesin. sadece türkler sandviç yanında ayran, kola gibi şeyleri tam sandviçin bittiği anda bitiriyorlarmış. kesinlikle bana uyar bu tarif son lokmayı atarım ve son uzun yudumumu alırım içecek biter, yemek biter.
burda iki tür davranış görüyoruz. biri bu kovaları zincire mahkum eden sokak sakini öteki de bu kovaları çalma potansiyeli olan öteki vatandaş. ikiside bizim insanımız. dünyanın başka yerinde yoktur.