türklerin herzamanki gibi ingilizin amerikanın yahudinin ortadoğudaki pisliğini temizlemek zorunda kaldığını belli eden cümle. türkler de birgün işallah ben lübnana barış gücü göndermeyeceğim israili ve israil gibi insanlık ayıbı ülkeleri haritadan silip doğrudan sonuca ulaşacağım der de ogünleri de görmüş oluruz.
aslında genel olarak sınır ötesi bir harekat yapmak gerekirse kuzey ıraktan girip şöyle güzelce ortadoğunun tozu anlınmalıdır gibisinden bir anlam çağırıştıran cümle. başlık.
butun bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak uzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet icinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, mustevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
sözünü doğrular nitelikteki olaydır. aslında şaşırmamak lazım. bu ülke zamanında kore'ye süt tozu karşılında askerini göndermiştir. iyi de bu kafa onca yıl hiç mi değişmez?
bölgeye gidecek barış gücünün konuşlandırılması tamamen ankara'nın kontrolü altında olacaktır ve ankara'dan izin almadan bölge komutanları tezkerede belirtilmeyen hiçbir göreve türk askerini sevkedemeyecektir.istisnai durumlar dışında silahlı çatışmaya girilmesi söz konusu bile diildir, bıdı bıdı bıdı..............
(bkz: gül kendi gitsin askere)
önce genel duruma bakalım...
önce amerika-iran hırlaştı... sonra olası amerika-iran savaşında amerikaya ayak bağı olacak hizbullahın üstüne israil salındı... israil hizbullah'ı yok etmeyi beceremedi sadece yüzlerce sivili katletti... bu sırada dünya komuoyunda (özelliklede ortadoğuda)nefreti körükledi... hizbullah zayıflamak şöyle dursun sempatizan sayısının yanı sıra pek çok militan kazandı... israil işini(!) hallettikten sonra bm'ye ortalığı toplaması için izin verdi!... (bu aşamaya kadar bm ufak bir kınamaya bile cesaret edemedi!)
hal böyleyken türk ordusunu pazarlamayı şiar edinmiş, geniş vizyonlu(!), bağımsız(!)hükümetimiz "hizbullahla çatışmayacaz" beyanatlarıyla nasıl insani amaçlarla oraya gideceğimizi anlatıyor!... yani hizbullah, israil'in* amacı uğruna ülkesine yerleşen amerika'nın emrindeki bm gücünü çiçeklerle karşılıyacak böylece de türkiye hizbullahla savaşmıyacak!... yada hizbullah bm güçleriyle çatışırsa da türkiye kovalambaç oynayan 5 yaşındaki çocuk gibi "müsade" isteyip bi kenara geçicek çatışmıycak!... bana ikiside pek mantıklı gelmedi...
ama benim salaklığımdan tabi... yoksa koskoca rte hükümeti koskoca türkiyeyi yine(!) aptal yerine falan koymuyor!...
türkiye basiretsiz politikalarla 85 sene sonra bağımsızlığını söke söke alan, sadece kendi bağımsızlığını almakla kalmamış, komşularına da o durumda bile emperyalist saldırılarda yardım elini uzatan ülke konumundan, sadece asker satan bi ülke konumuna düştü... batıdaki genel kanaat artık bu yönde...bu karar hükümet için ortadoğuda bizi hala kuvvetli bağımsız bir ülke zannedenlerin gözünden de düşürmek için büyük bir fırsat... hadi tayyip göreyim seni!...
"Tam bağımsızlık bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin asıl ruhudur. biz yaşamak isteyen, onur ve şerefi ile yaşamak isteye bir milletiz. bilgin, cahil istisnasız bütün millet kişileri, belki içinde bulundukları güçlükleri tamamen anlamaksızın, bugün yanlız bir nokta etrafında toplanmış ve kanını sonuna kadar akıtmaya karar vermiştir. O nokta, tam bağımsızlığımızın sağlanması ve devam ettirilmesidir. Tam bağımsızlık denildiği zaman elbette siyasi, mali, ekonomik,adli, askeri, kültürel vs. her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımızın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, millet ve memleketin gerçek manası ile bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir."
şeklinde açıkladığı hadisedir. dikkatle bakalım;
"...Tam bağımsızlık denildiği zaman elbette siyasi, mali, ekonomik,adli, askeri, kültürel vs. her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir..."
ekonomik bağımsızlığa sahip olmayan milletler, hiçbir zaman tam bağımsızlıktan söz edemez.
kendi dış borçlarının faizlerini ödemeyen bir devletin çıkıp "nato kararlarına karşı çıkıyorum, abd' nin isteği de umrumda değil, asker göndermiyorum" deme lüksü yoktur. demesine der evet...ama birkaç ay sonra yine "o devletler"in çıkaracağı bir iç karışıklık sebebiyle aniden bozulan ekonomi sonrası gidip borç isteyeceği devletler yine "asker göndermiyorum" cevabını verdiği "o devletler" olacaktır. yani hükümetin yaptığı "siyasi bir tercih" değil, "ekonomik bir mecburiyet"tir.
Olaya genel açıdan bakarsak, -yani BM nin bölgeye müdahelesi olarak- saçma olan harekettir. Tüm olaylar olup bittikten israil yeteri kadar kan içtikten sonra sen dalgasına asker gönderiyorsun gibi birşey bu. Şahsımca T.C. bu olaya tepkisini baştan koymalı idi ve şimdiki asker çağrısında da B.M. nin ağzının payını vermeliydi. Hayal kuruyorsun kardeşim o kadar güçlü ülkemiyiz diye soranlar da olursa hoşgörüyle karşılayacağım elbet. Ama üstümüze düşeni sivil bazda yollanan yardımlarla yaptıysak da devlet olarak gereken tepkiyi veremedik. israil ile tüm ilişkilerin askıya alınması gerekirdi, bir daha askeri hiçbir ihalemize sokmamak gerekirdi vs. Tüm dünya bu tepkiyi vermeliydi elbet, ama artık insanlar zulme alışmış olduğundan mıdır, israilli zenginlerden korktuklarından mıdır bu olamadı. Zaten alıştık da artık israile.
Ha, sen bu vakitten sonra asker göndersen nolcak, insalığını yitirmiş israil askeri senin askerini vurursa nasıl hesap vereceksin? Yanlıştır, ama sırf AKP yapıyor diye çığırtkanlık yapmak değil harbiden yanlış ve aptalca bir olaydır.
Türkiye bu kıyaktan elbette ki karşılık bekleyecektir, diplomasi de budur zaten. Ama alınacak karşılığın girdiğimiz riskin binde birine bile denke gelmeyeceğine eminim.
abdullah gül'ün açıklamasına göre gidecek fakat çatışmaya girmeyeceklerdir bu askerler.. bombaların susmadığı bir ülkeye barış gücü diye gönderilen askerler çatışmaya girmeyecekler. nasıl oluyor bu ?? kimin inanmasını bekledikleri bir yalan? doğuda şehit düşen binlerce askerin kanı hala sıcakken bizim ülkemizde olmayan bir savaşa şehit olmaları için asker göndericez bide. birilerinin değil artık ülke olarak hepimizin dur demesi gerek buna ve benzer bir çok olaya.