Baştan savmacılık. Yani birisi senin onun ağzını burnunu kırabileceğin ya da topuğuna iki sıkabileceğin ihtimalini aklına getirmezse senin işini asla yapmıyor. Üstelik senin kendi kendine kibar kibar bir yol tutturmana da engel oluyolar.
Bilim adamı değil siyaset adamı yetiştirmesi.
Koduğumun ülkesinde herkes stratejist herkes politikacı.
Şu atomu böleyim. Şu bor madenini işleyeyim. Milli bir yazılım şirketi kurayım diyen yok.
Herkes herşeyi biliyor kimse bi sikime yaramıyor amk.
Özeleştri: vallahi şu saydıklarıma benzer bir yeteneğim olsa darbeymiş fetöymüş ne sikim gruplarmış umrumda olmaz. Kendimi işime adardım. Memlekete hayrım dokunsun derdim.
En yetenekli olduğum konu tarih onla da en fazla entellik kasıyorum.
şeriatin laiklik daha iyi olacağını düşünen oroslpu çolçukları yüzündendir. çünkü onların anaları bunları doğurmamış fırlatmış. siktir olup arabistana gitsinler. analarını bacıların sülalesindeki tüm manyak manyakk gerizekalı..
cehalettin sebep olduğu komplo teorileri. kahvede sigara içmekten bıyıkları sapsarı olmuş dayılar büyük resmi görebiliyor. sanki uluslar arası ilişkilerde master yapmış gibi teoriler üretiyorlar. birde bunlara inananlar var.
bir halk doğal şartlarda bu kadar cahil olamaz, ancak özel eğitim alması lazım.
günümüzde hala gülen diye bir adamın peygamberle geceleri rüyasında islam ülkerinin sorunları hakkında görüştüğüne inanıyor.
ayrıca başbakan kalkmış allah ve millet beni affetsin diyor. yine unuttun amk, burası bir hukuk devleti. burada öyle özür ve af yoktur. burada mahkeme, hukuk ve yasalar var. çıkarsın hakimin karşısına anlatırsın savunmanı. sonra hakim seni intikam veya merhamet duygusuyla değil, kanunlara göre yargılar ve kararını verir. yaa ben ben bunları yazdım ama kime neyi anlatıyorum. bu yazıyı okuyan kaç kişi neden bahsettiği mi anlıyor ki...???!11
aslında en büyük şudur en büyük budur diyemeyiz. bu devlete ve millete bela olmuş hem maddi hemde manevi bir çok sorun vardır. bana göre bu sorunların en büyüklerinden biri şüphesiz torpildir. torpil, adam kayırma, iltimas, liyakatsizlik bu ülkenin en büyük düşmanlarındandır.
bu öyle lanet bir şey ki devletin en üst kademesinden en alt kademesine kadar bulaşmıştır. devletle de kalmayıp milletin işlerine de bulaşmıştır. ufak bir örnek vermek gerekirse ben 18 yaşındayım liseden yeni mezun oldum Allah izin verirse yakında hukukçu olacağım maddi durumum pek yerinde olmadığı için yıl boyunca eşekler gibi çalışmama ve kendime hiçbir zaman ayırmamama rağmen sınav daha bitmeden iş aramaya koyuldum. çalışkan biriyim kesinlikle ben bunu yapmam ben şunu yapmam gibi şeyler söylemem. 11. sınıfta yine maddi durumlardan dolayı açık liseye geçip 1 yıl boyunca çalıştıktan sonra üniversite hazırlık için gereken parayı toplamıştım. nasıl bir iş arıyorum diye sorarsanız çok değil asgari ücret verecek ve 8 saat çalıştıracak ki bu benim kanunlarla belirtilmiş en yasal hakkım. aramadığım yer, başvurmadığım şirket kalmadı. sonuçta lise mezunuyum, daha 18 yaşındayım her şirketin istediği gibi yetiştirilecek ve uzun süre bünyesinde çalıştırılacak bir elemanım ama hiçbir başvurum geri yanıt vermedi hem internet üzerinden hemde bizzat gidip kapı kapı dolaşarak sorduğum işlerden bir cevap alamadım. bende merak ettim bu insanlar böyle yerlere nasıl yerleşiyor diye. gittiğim her yerde sormaya başladım çalışanlara buraya nasıl girdiniz diye. aldığım cevap hiç değişmedi. falan kişi burada çalışıyordu falan kişi bilmem ne koordinatörünün bilmem nesi onunla konuştum beni buraya aldı. resmen kimse başvurarak, niteliklerine bakılarak yani liyakat usulüyle işe girmemiş herkes torpille girmiş.
Daha öncede birçok kez bu torpilin, adam kayırmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu düşünmüştüm. Fakat insan kendi başına gelince bir şeylerin farkına daha çok varıyor daha çok sitem ediyor.
yine başıma gelen başka bir olaydan bahsetmek istiyorum. yukarıda söylemiştim hukukçu olacağım liseye başladığımdan beri aklımda tek bir meslek var başka hiçbir şey düşünmedim başka hiçbir şeyi kafama takmadım hep dedim ki savcı olacağım, suçluları adaletin önüne atacağım bu milletin başına bela olanlarla hayatımın sonuna kadar savaşacağım. Hala da aynı görüşteyim savcı olmak istiyorum. Tanıtım günleri için istanbul üniversitesine gitmiştim. orada bizi bir profesörün asistanı karşıladı. hukuk fakültesiyle ilgili tanıtım yaparken ben tek hedefimin savcı olmak olduğunu söylemiştim. aldığım cevap ise beni derinden yaraladı. bu cevabı başka birinden duysam duyduğunu söylüyordur bir bilgisi yoktur derdim. fakat istanbul üniversitesini dereceyle bitirmiş bir profesör asistanından duymak beni hayli sarstı. savcı olmak istiyorum dediğimde o işler biraz torpille oluyor dedi.
size bu anlattıklarım çok normal gibi gelebilir. size kızmıyorum çünkü artık torpil hayatımızın o kadar çok merkezine girmiş ki bize abes gelmiyor. ama gelmesi lazım arkadaşlar. adam kayırmanın her türlüsüne karşı koymalıyız. ses çıkarmalıyız. torpille alınan savcıdan, hakimden bu ülkeye ne hayır gelir? hangi isim, hangi makam benim içimdeki adalet ve vatan sevgisinin üstüne geçebilir ki bu isim ve makamlar beni değil de kendi istediklerini seçtiriyorlar bu görevlere?
aslında bu konuyla ilgili daha çok yazarım, çok sitem ederim fakat kafa ütülemek istemiyorum. ben henüz 18 yaşındayım bu gerçekle belkide bir çoğunuzdan daha az kez yüzleştim ama bu yüzleştiklerim bana yetti. ne yapabiliriz sorusuna ise cevabım en azından kendi işlerinizde ve yakın bulunduğunuz işlerde lütfen adam kayırmayın. hak eden kimse o işe en çok ihtiyacı olan kimse ona verin.
Değişim ve gelişimi takip edememek, takip edilen gelişme ve değişme adı altında yapılan icraatlarında kültür ve toplum yapısına uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan karmaşıklık.
Özümüzü ve ihtiyaçlarımızı bilerek bu uğurda gelişme ve değişme gercelestirmeliyiz.