mevcut cehalet ve yetersiz iktisat anlayışı dışında gayet katlanılabilir bir ekonomidir. lakin son dönemde Kredili konut satışlarında yüzde 85 artışla patlama yaşandı. Memleketim insanı geleceğini ipotek altına alarak borçla harcamaya devam ediyor.
--- alıntı ---
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medyada şu bilgiyi paylaşarak AKP dönemi ile övündü, hem de işte AKP farkı notuyla:
Türkiyenin dış ticaret hacmi (Milyar $)
2002 > 87.6
2014 > 399.8
3.6 kat artış..
Şimşek, 12 yıl içindeki büyük sıçramalar yaptıklarını ileri sürerek, seçim sürecinde kafa yıkadığını sanıyor
Demek ki neymiş, ortada AKP farkı diye bir şey yokmuş... Türkiye ekonomisi onar yıllık dönemlerde fark yaratan bir dış ticaret hacmi yaşamamış, olması gereken kadar artmış... 1973-1983 dönemindeki 4.4 kat artışın da çok altında kalmış.
1973 ve sonrası Türkiye ve dünya, üstelik çok önemli bir olay yaşamaya başladı: Petrol krizi... Petrol 1973te 10 dolardan 1983te 65 dolara yükseldi ve buna rağmen Türkiye ekonomisi bir patlama yaşadı adeta!
--- alıntı --- http://www.cumhuriyet.com...k_i_Bitiren_Rakamlar.html
dünyanın en büyük ekonomileri arasındaki yerini almıştır, 13 yıllık ak parti iktidarında. tabi ayemef'in kapısında borç dilendiğimiz günleri özleyenler, "ekonomimiz çok kötü yhaa" derler. onlara aldanmayın, rakamlar ortada, milli irade ortada. siz konuşursunuz, ak parti yapar!
--spoiler--
Geçen gün Anadolu’nun yeni sanayileşen illerinden birinden tecrübeli bir sanayici ile sohbet ediyordum. “Tecrübeli sanayici” burada eski krizlerimizi hatırlayacak kadar uzun yıllar sanayicilik yapmış kimse anlamına geliyor. Onu en başından ifade edeyim. “işler nasıl?” diye sordum. Vaziyeti aynen şöyle tarif etti.
Bankalar güçlü olmasa, vaziyetimiz 1998'e benziyor diyeceğim
--spoiler--
AKP öncesi şöyleydi böyleydi diye ötenlere duyurulur. Bankacılık sektörünün güçlü olması da kısmen tüm sektörün neredeyse yabancıların elinde olmasından kaynaklanıyor.
--spoiler--
Türkiye 22 çeyrektir büyüyor Türkiye ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,3 ile piyasa beklentisinin üzerinde büyüyerek, kesintisiz büyüme dönemini 22. çeyreğe taşıdı. 11 Haziran 2015 Perşembe 08:17 iSTANBUL- Türkiye'nin gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) ilk çeyrekte piyasa beklentisi olan yüzde 1,6'nın üstünde yüzde 2,3 büyürken, bunda iç talepte geçen yılın son çeyreğinde başlayan canlanma etkili oldu. Bu verilerin ardından Türkiye ekonomisi 2009 yılı 3. çeyrekten itibaren 22 çeyrektir kesintisiz büyümesini sürdürmüş oldu. TÜKETiM HARCAMALARI ARTTI Büyümenin alt detayları incelendiğinde, bu yılın ilk çeyreğinde özel tüketim harcamaları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,5 ile beklentilerin üzerinde artış kaydederken, ilk çeyrek büyümesine yüzde 3,5 katkı yaptı. Aynı dönemde devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 2,5 artarken, mal ve hizmet ihracatı yüzde 0,3 daraldı. Özel tüketim harcamalarına bakıldığında, ilk çeyrekte en yüksek büyüme sırasıyla yüzde 16,9'la "ulaşım ve haberleşme" ve yüzde 15,1 ile "sağlık" harcamalarında oldu. Ekonomistler, ikinci çeyrekte de öncü göstergelerin iktisadi faaliyette canlanmanın devam ettiğini gösterdiğini ifade ederken, yılın ikinci yarısında siyasi belirsizliğin ortadan kalkması durumunda bu yıl yüzde 3-4 bandında bir büyüme görülebileceğini dile getiriyor.
--spoiler--
hizmet sektörüyle döndürdüğümüz ekonomidir. devlet vergi alıyor, memura veriyor, memur esnafa veriyor, esnaf geri devlete veriyor. paranın büyük kısmı içeride böyle dönüp duruyor. hiçbir şey üretmiyoruz. silah sanayisinde ki birkaç adım pek bir şey ifade etmiyor. halk olarak kullandığımız - tükettiğimiz ne varsa ithal. her şeyimiz ithal. bugün ambargo uygulasalar orta çağa döneriz ama hala bi atarlanmalar bi yükselmeler. güzel kardeşim bir türk dünyaya bedel demeden önce acaba kendi kendimize yeter konuma mu gelsek? rusya gibi çin gibi ?
reza zarrab'ın iran'a gönderdiği altınlar karşılığında ihracat rakamları şişirilen ekonomidir.
ha bir de turizm var tabi. bacasız sanayi. ama o turizme de antalya ve bodrum'a giden suriyeliler dinamit koyuyor.
yani sözün özü adam gibi bir sanayi ürünümüz yok ihraç ettiğimiz, keza petrol, doğalgaz gibi kaynaklarımız da yok. madenlerimiz zaten yabancıların kontrolünde, o yüzden o kalemden de ekonomiye bir katkı yok.
varsa yoksa inşaat.
ve önemli bir istatistik.
100.000 konut yapılıyor, bunun karşılığında sadece 1 fabrika kuruluyor.(burada fabrikadan kastım asgari 250 çalışanı olan bir fabrikadır)
sonra da işsizlik yüzde 10'u geçiyor. yani yunanistan nüfusu kadar işsizimiz var.
Ak Parti sayesinde ivme yakalamış ve o ivmeyi kaybetmeyen ekonomidir. 13 yılda hiç olmadığı kadar fazla büyüdük bir çok krizi atlattık. Kanıt olarak yanımızda ki ülkelere bakabilirsiniz.
dünya çapında en son 2008 küresel ekonomik krizi yaşandı ama bundan çok etkilendiğimizi düşünmüyorum, doğru reklam stratejileri ve politikalarla bunu kayıpsız atlattı ülkemiz, komşumuz yunanistan başta olmak üzere bir çok avrupa ülkesi bu krizden ağır darbe aldı ve hala etkilerini yaşamakta. Demek istediğim Türkiye Ak Parti sayesinde ekonomiyi bir çarka oturtmuş ve çarkın dönüşü sürekli devam edecektir.
Ak Partiden önce iki adım geri bir adım ileri giden bir ekonomimiz vardı, Ak Parti ile birlikte türkiye ekonomisi uzaya fırlatılan bir uydu gibi yükseldi ve yörüngeye oturdu. Yörüngeye oturmanın ne demek olduğunu biliyorsunuz sanırım ? Bundan sonra Türkiye ekonomisinin bozulması için büyük bir meteorun düşmesi lazım. Onun dışında ekonomimiz düzen içinde işlemektedir
90 yıldır kullanmamız gereken potansiyeli boş insanlar ve boş siyaset yüzünden kullanamadık ve bunu Ak Parti tam tersine çevirdi yükselişe geçti ülkemiz, ekonomi anlamında gerçekten avrupa ülkelerine ders verecek nitelikte işler yaptık, avrupa birliğinde saygınlık kazandık böylece
üretim yok, ağır sanayi yok, japonya gibi dünya markalarımız yok tarım bile çat pat peki nereden geliyor bu değirmenin suyu? şöyle ki türk ekonomisi inşaat ve dış yatırım üzerine dönen ve sürekli sişen bir balondur, kimin elinde patlarsa ihale ona kalacak.
Genel anlamda sicak para ekonomisi modelini kullanan ulkelerden farkli olarak kriz doneminde vergileri artar. Olmasi gereken kriz doneminde hatta mumkunse oncesinde vergileri düşürüp para akışını arttirmaktir. Dünyanın dev ekonomileri her daim böyle yapar. Temel bir prensip. Sadece gelismemis ve sozde gelismekte olan yari somurge ülkelerde boyle durumlar gerçekleşiyor.
13 yılda ak partiyle hem yükselişe geçmiş hemde dengelenmiştir. uçan faizler dur durak bilmeyen enflasyon artışı halka olumsuz yansıyordu ki bunlar düzeltildi 13 yılda. türkiye hedeflerinin çok daha üstünde büyümeler kaydetti ve dünyanın sayılı ekonomileri arasına girdik.
bir akaryakıt istasyonuna ortak olacağım yakın zamanda. istasyonun sahibi durduk yere lisans cezası yemekten bıktığı için çok aşağı bir fiyat çekti ortaklarıma. tek şartı lisans cezalarıyla birlikte devralınması.
geçen ay ismini vermek istemediğim bir bankaya kredi kullanmaya gittim. reel faiz %10 iken kredi faizinin %16 olacağını, o da sicilimin temiz olmasının hatrına imiş. ben %16 faizli krediyi alsam harcamam, evdeki vitrine koyar sergilerim amk.
çaresiz, evlerimden birini satılığa çıkardım. bir aydır tek bir telefon almadım alıcılardan. ev öyle yunan gibi yatıyor olduğu yerde.
şimdi ben bu şartlar altında mevcut iktidarı desteklemek için nasıl bir rasyonal sebep sunabilirim ?
