24 haziran 2018 genel seçimleri ile birlikte görünen odur ki, ülke parçalanmış, iktidar %52lik bir halka hitap ederken geri kalanına sahip çıkmamaktadır.
Herhangi bir memlekete elimdeki pasaportla ve diplomayla, aldığım eğitim ve denkliğin getirdiği rahatlıkla siktir olup gidebilirim.
Keyfime bakarım.
Fakat anlamadığım şu;
1600 lira maaş alan asgari ücretli, patatesin kilosuna 5-6 lira vererek nasıl hayatta kalacak?
Gitsin istediğine versin oyunu. Lakin sonra gelip yüzümüze karşı ağlamasın. Hak ediyor çünkü.
Ha, hakikaten siktir olup gider miyim bilmem. Kalacak olursam da bundan sonra umrumda olmaz, gidersem de.
isterse dolar bin lira olsun. Bana ne anasını satayım. 50 liralık mazot alıp konvoya çıkan fakir fukara düşünsün.
eylül ayında gerçekleştireceğim eylem. yapmış olduğum mesleğin güzel ülkem de kpss ile sadece 8 (sekiz) ataması olduğundan özel sektörde ise asgari ücretin biraz üstünde maaş vererek mühendis değil köle olarak çalıştırmasından dolayı güzel ülkemden kar be kat daha düşük sınıf bir ülke olan hırvatistan’a beyin göçü gerçekleştireceğim.
edit: maaş soracak olan olursa net 19500 hırvat kunasına anlaştım o da günümüz kuruyla 2,650.00 euro etmektedir. En azından saygınlığı var.
Yabancı dil yok, sosyal proje yok, elde avuçta bir yetenek yok, kitap okumamış 2 cümle kuramaz, sistemi eleştirir ama bir fikri olamaz yine de ben siktir olup gidecem der. Bu vasıfla dış hatlardan suriyeye uçarsınız ancak...
an itibariyle aldığım karar bu ülke insanıyla hiçbir ortak noktamız yok isveç'e mektup yazıyorum şu an beni almaları için bakalım olmazsa finlandiya, izlanda falan. kosta rika'ya kadar yolu var açık ve net.
Beyin göçünün düsturu başlık. Ne yapalım, suriye'den ithal patates yiyip, wikipedia'ya giremeyip, taraflı devlet kanalı mı izleyelim. Burada insan mı gelişir. Hiç düşünmezdim, ama artık düşünüyorum.
Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin.
Bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-Bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.