konuyu özetle: 5O yaşlarindaki bir kadina araba çarpar ayaği kirilir. hastanede kalir ameliyat gecirir fizik tedavi görür ve aylar geçmesine rağmen hala yürüyemez. çarpan şöförun masraflari üstlenecegiim deyip üstlenmemesi üzerine olay mahkemeye intikal eder. alti ay süren mahkeme sonunda ayak hala düzelmemeştir. gectigimiz gunlerde mahkeme kararini verdi onda sekiz söför hatali ve ehliyeti alinir. on iki bin lirada para cezasi veriliyor. ancak para devlete kaliyor. magdur olan teyze iken parayi devletin almasi nasil bir adalettir. bu kararin teyzeye ne faydasi var. kac kez adliyeye gitti geldi. o ayakla zahmet cekti. adaletini nokta nokta.
Nalıncı keseri gibi iktidarı ele geçiren oligarşiye yontan ancak her zaman burjuvazinin kontrolünde işleyen vatandaş rıza'ya gelene kadar vatandaş rıza'nın öldüğü, malından olanın canından olmadığıyla kendisini avuttuğu, canından olanın geride kalan yakınlarının canlarından pes ettiği, sürekli işçi ve emekçilere, ezilenlere karşı patronların ve sermayenin tarafında yer alan burjuva adalet sistemidir. Bir de uluslararası adalet sistemi vardır ki adeta emperyalizmin işgalleri karşısında hak arayanların kapısından koşarak geri döndüğü bir mercidir.
polise su sisesiyle vuran birinin 12 yil hapis cezasi aldigi ancak 13 yasindaki kiza tecavuz eden sapiklarin sebest birakildigi bir uklenin adalet sistemiyle ilgili soyletecek tek sey (bkz: mavi ekran).