kimine göre rejimin teminatıdır ama masum insanlara dalmayı, 10.000 kişinin bulunduğu bir ortama 3-5 kişiyi bahane ederek biber gazı sıkmayı, insanları azarlamayı, çok bilmişlik yapmayı çok iyi bilen polistir.
geçtik kendi canımızı hadi türk insanının canı değerli değildir, tanesi 30.000 usd değerindeki eğitimli köpeklerin ihmal sonucu ölmelerini becerebilmiş de polistir aynı zamanda.
kim bilir kaç bin tane polis var. aralarında ankaragücü-beşiktaş maçında karşılaştıklarım gibi muhabbete meraklı, yardım sever tipler çıkabileceği gibi, beşiktaş şampiyonluk gecesindeki gibi kesin hepsi manyak suçlu bunların hepsine ite davranır gibi davranayım diye düşünenler de vardır. ulan kutlamalara bile katılmadım ben, evden arabaya yürüyordum.
suçlamak istedikleri bir mekân sahibinin barına gece vakti baskın düzenleyip kamera tarafından görüntülendiği halde çeşitli yerlere sokuşturdukları esrarı kendileri bulmuş gibi tutanak tutturup mekan sahibinin oğlunu baskıyla suçu kabullendiren, mekanı kapatıp başka şehre taşınmalarına yol açan, masum insanların ekmeğine, itibarına göz diken insancıkların da şerrrefli üniformasını şişine şişine taşıdığı örgüt.
münferit bir vaka olsa ayan beyan kamera kayıtlarına rağmen amirleri o polisi görev başında tutmazdı.
türk askeri bizi nasıl sınırda koruyorsa türk polisi de sınır içinde** korumaktadır. her ne şekilde olursa olsun. her insanın aynı olmadığı gibi her polis de aynı değildir. tamam bazı polislerin kötü davranışarına tanık olmuşuzdur ya medya aracılığıyla ya da kendi gözümüzle. bu da çalışma koşullarından doğan bi olumsuzluktur zanlımca. bu demek değildir ki her polis kötüdür.
bir söz duymuştum vakti evvel; 'patates bile altı ayda olmuyor, polis oluyor' diyin diye. zamanında 6 ayda polis olunabiliyormuş. sonra kalktı bu, yasa mıdır nedir artık. şimdi bu söz götümüze girer mi bilmem ama söz dışında götümüze çok şey giriyor, bunu biliyorum.
altınşehir'de yaşananlardan nasibini almış polistir. imar izni olmayan mevkiye ev yapılmasına müsade edenleri suçlamak ya da onlara inanıp sonra mağdur gibi görünen salaklara kimse laf söylemezken polise suç atmak ayrı bir mevzu. bu ülkede herkes yüzüne maske takıp mağdur olabiliyor. olayların faturası devlete veya devlete inananlara kesilmelidir.
okuyamayip bir ise giremeyecegini anlayip devlete siginan ve kanunlarin gucunu kendi gucu sanan genellikle basit insanlardir. diger yandan ise cok iyi universiteler bitirerek insana insan degeri verip kendi bilgisi ve gucuyle devletinin gucune guc katan insanlarin oldugu bir kurumdur.
bir polisin gorevini yapmasi abartilacak bir durum degildir. Ancak Polisin gorevini kotuye kullanmasi sozluk yazarlarini ve bircok demokrat insani rahatsiz eder. turk polisinin sicili bu konuda kabariktir.
13 mayıs 2009 kuşadası banka soygun girişimi olayında gayet başarılı bir şekilde hareket edip rehineleri kurtarıp, saldırganı herhangi bir deliliğe mahal vermeden etkisiz hale getirerek te$ekkür ve takdir'i hak etmi$lerdir.
lakin çakma hümanist, aynı zamanda popülist sözlük yazarları bu olayları nedense görmezlikten gelmektedir.
kendini çok akıllı sananları vardır aralarında.
Etrafta kamera varsa dövmeyi bırakırlar.
Ancak kuduz hayvanlar gibi şuursuzca beşi birden yere yatırdıkları görtericiyi döverken gizli kameraya yakalanabileceklerini akıllarına getiremezler.
1 mayıs'ta hiçbir şey yapmamıştır. izinleri olmamasına rağmen ellerinde çelenkle taksim'e girmek isteyen bir gruba bile izin vermişlerdir. olay çıkarmak istemeyenler niyetleri sadece 1 mayıs'ı kutlamak olanlar girdiler taksime kutladılar, halay çektiler ve olaysız dağılıp gittiler. provakatörler ise polise sapanla demir bilye attı hani şu çocukken oynadıklarımızdan sapnla bilyeyi sokaktan bulmadılar heralde önceden hazırlanmışlardı polise saldırmak için yetmedi herzamanki gibi kaldırım taşlarını söktüler. o saldıranların işçi olmadığını ne olduğu hepimiz biliyoruz kimse kendini kandırmasın.
bazı salakların "polis orantısız güç kullanıyor.", "polis en yasal haklarımızı kullanmamızı engelliyor." dendiğinde, "polis olmasa ne olurdu?" diye komplo teorileri ortaya atıyor.
lan arkadaşım, biz polis olmasın mı diyoruz, biz diyoruz ki "polis haklarımızdan haberdar olsun, protesto hakkımızı bile elimizden alan bir polis istemiyoruz."
bok atmaktan çekinilmeyen varlıklar. türk polisine bok atmanın dayanılmaz hafifliği işte.
kimse düşünmüyor ki polis olmasa ne bok yerdik bu memlekette?
yahu polis olmasaydı millet ayaküstü birbirini sikerdi, bu nasıl bir anarşistlik nasıl sorumsuzluk ben anlamıyorum.
insanlar bu işleri çok basit zannediyor, canları yanmadan anlamıyorlar bazı şeyleri.
hakkınızı hukuksal yollardan aramanın ilk yolu, hukukla vatandaş arasındaki ilk köprü polistir.
çantanız çalındığında hırsızı kendiniz aramaya bir çalışın bakalım, çocuğunuz kaybolursa çıkın bir kendiniz aramayı deneyin...
alkollü veya aşırı hızla giderken yakalandığımızda hangimiz kurtulmak için kıvranmıyor hatta rüşvet teklif etmiyor? rüşveti alan şerefsiz de rüşveti veren çok mu şerefli??
işçileri- öğrencileri copluyor hatta biber gazı sıkıyor diyerek küfrettiğimiz polis kimden emir alıyor kaçımızın haberi var?? 'benim emrimdeki kişi kanunsuz dahi olsa emirlerimi yerine getirmek zorundadır' diyen bir müdürle kaçınız çalıştınız şimdiye kadar??
pkk sempatizanlarının üstüne yürümeye korkar diye iftira attığımız polislerin kaçı terör yüzünden şehit olduğunu biliyor musunuz??
onu geçin bugün 3 ayrı terör örgütüne karşı 60 hücre evine baskın düzenlemiş, teröristin açtığı ilk ateş sonucu bir polis şehit düşmüş, teröristin dışarıdaki kalabalığa açtığı ateş sonucu bir vatandaşımızı kaybetmemizin suçunu da polise atmış olduk. silah sesini duyduğumuzda kaçacağımıza bakıp izlemeyi seven bir halk olduğumuzu ne zaman anlayacağız acaba, ve halkımızın aptallığını ne zaman polise yüklemekten kaçınacağız??
hükümetin verdiği zammı beğenmeme lüksü olanlar türk polisinin sendika hakkı olmadığını kaçınız biliyorsunuz??
tanım: türk halkı için köprüyü geçene kadar iyi olan meslek grubu.
istanbul ve güneydoğu anadolu bölgesi haricindeki tüm illerde vatanda$ı ile herhangi bir sorunu bulunmayan, ülkemin asayi$ memurları.
istanbul ve güneydoğu anadolu bölgesi dahilindeki polislerin tutumu diğer illerdekilere göre çok farklı. bunu ben de kabul ediyorum. yaptıkları bir çok fiil yanlı$ lakin azıcık insaf diyorum.
öte yandan tamamı farkında olmadan bu ülkede ya$ayan herkesi için iyi $eyler yapıyor ve bunları nedense kimse görmüyor. yandığım, havsalamın almadığı nokta bu. ele$tirin, limitlerinizin sonuna kadar gidin. lakin a$ağılamayın ki onların da sizlere saygısı olsun. kendi adıma onları ele$tirmedim değil, yeri geldiğinde polise diklendiğimi ben de çok net hatırlarım. zira onun ne kadar hakkı var ise polis olarak benim de vatanda$ olarak çe$itli haklarım var. doğru yerde doğru $ekilde kullandığımda yararını görebileceğim.
kimilerinde sabit mantık var. bi baltaya sap olamayacak diye gidip polis olmu$. maa$ını benim vergimden alıyo benden üstün mü olacak. e sen daha kafadan adamı itin götüne sokup çıkarıyorsun kendi aklında. o adam senin yoluna kırmızı halı serse kaç yazar. aradaki saygı uçup gitti mi iki tarafın da hakkı gider elden.
bok yoluna ben de cop yediğimi, cop yüzünden parmağımın çıktığını biliyorum lakin bu alayının tarafımdan hakir görülebileceği mealine gelmiyor. zira aynı polisin amiri benim parmağımın çıktığını öğrendiğinde benimle acil servis'e kadar gelip tedavim bitene kadar benimle ilgilenmi$, memurunun vandalist davranı$larından ötürü benden özür dilemesini de bilmi$tir.*
$imdi ben biri yüzünden körü körüne hepsine bok atsam da olmaz, yalakalık yapsam da olmaz.
sözün özü: hakkını nasıl ve ne $ekilde arayacağını bil, ele$tirin dozunda** olsun ki sen de insan muamelesi gör anlayı$ına sahip insanlardır vesselam.
unutmu$um ama bu entry bir gözlem yazısıdır. bazı yazarlar gibi öyle semt ve ya$adığı $ehirlerin polisi üzerinden edebiyat yapmadım. çalı$tığım i$ gereği türkiye'nin 72 vilayetindeki 300'e yakın farklı karakolda bin'den fazla polisle görü$tüm konu$tum. aralarında müthi$ kıl olup elinden geldiğince yoku$ yapanlar da vardı, can ciğer kuzu sarması olanlarda, ama bir çoğu türk halkının özellikle bir kesiminin kendilerini bir türlü insan yerine koymadığından dert yanıyordu. bu bir tesadüf olabilir mi acaba ?
3 kuruş para karşılığında canımı, malımı, namusumu koruduğu için binlerce kez teşekkür etmek istediğim insanlardır.
en azından ben teröristler tarafından linç edildiği zaman da onu savunurum, teröristi linç ettiği zaman da...
oysa onlar, polise karşı olan her şeye taraftır lakin sıkışınca yine polise sığındığını unutacak kadar da nankör.
allah razı olsun senden türk polisi.
bugün sana, yarın türk bayraklı evlere, ertesi gün bana ve herkese taş, kurşun atanlara karşı canımı, malımı ve namusumu koruduğun için.
4 nisan 2009 beşiktaş kayserispor maçı öncesinde 164. yıllarına yakışır bir kahramanlık sergilemiş topluluk.. ayrıca yurdumun dört bir yanında kahramanlık serilerine devam ediyorlar.. yazık lan insanın vergi kaçırası geliyor valla..
genel karakter profili, dünyanın bütün polisleriyle neredeyse aynı olan polistir.son zamanlarda kibarlaşma eğilimi göstermekle beraber mesleki azmanlığından feragat etmeyi kurumsal acizlik zannetmeye de devam etmektedir.ama herşeyden öte,cemaatleşme kapsamındaki duygusallığın en müesseseleşmiş hali polislik görevinde vukuu bulmuştur.mesela bağ-kur çalışanlarından biriyle dışarıda bir yerde herhangi bir şey üzerine tartışıp kavga ettiğinizde sözkonusu kurumun beş-on çalışanı kavga bittikten sonra sizi kurumun aracıyla alıp bağ-kur un merkeze bağlı herhangi bir binasına götürüp tekme tokat dövmezler.ama bir polisle tartışıp kavga ettiğinizde, olay bittikten sonra ya da devam ediyorken muhakkak başınıza bir kaç polisin sizi arabaya alıp intikam dayağı atması hadisesi gelir.bu,gücü elinde bulundurmanın hudutsuz rahatlığı ve devletin tanıdığı mekanik inisiyatifin natural tezahürüdür.emniyet birimi, türkiyede dokunulmazlık manası taşımaktan öte dokunmakta sınırsız hürriyeti olan bir memur kitlesi mealini taşır maalesef.ciddiyet, resmi görünmenin yanında devletin sembolik ve saygınlığı ,milletin acziyetiyle kaim olan tanrısal gücünün cabbariyetiyle oluşturulmaya çalışıldığı yerlerde şiddet ile anlamdaş olan bazı şeyler devlet nazarında daha önemli yere sahip olurlar.çünkü halk ile ilgili kesinleşmiş devlet yargısı onun teba olduğu inancına bindirildiği için hizaya girmeyi sağlayacak tek etken de cahil topluluğun anlayacağı dilden olur!!halkın memur algısı standartlaşmadıkça;o güçlü memur,bu sıradan masa başı memuru kafa yapısı aynı azimle kökleşmeye devam ederse, nüfus müdürlüğündeki adam işimi yapmak zorunda olan adam;ama emniyet müdürlüğündeki adam yapmasa da bir şey denilmeyecek adam şemalinden kurtulmaz.