diğer devletlerin polisleri gibidir tabi kapitalizmin koşullarına göre ruhsal durumları değişir bunla beraber eylemleri de değişir. bi çoğu profosyonelleşiyor dayak ve işkence konusunda özellikle .tc polisinin ünlü katliamları vardır 80 de özellikle sonrada hayata dönüş operasyonu mesela veya kaçan arabaların içindeki gençleri kafasından vurması,travesti avlaması kadınları saçından tutp sürüklemesiv daha neler neler .
geniş yetkilerle donatıldığı ve vur emri verildiği an türk silahlı kuvvetleri ile birlikte bölücü teröre en önemli darbeyi vuracak olan güçtür. türk silahlı kuvvetleri teröristin eli silah tutanı ile başarılı bir şekilde mücadele etmektedir. ancak türk polisi ülkedeki mevcut iktidarın ve yandaş güçlerin de etkisiyle daha etkisiz bir hale getirilmiş, yetkileri kısıtlanmıştır. dağda ne kadar terörist öldürülürse öldürülsün bu teröristlerin giderlerini karşılayacak finansörler, bunlara moral motivasyon sağlayacak sempatizan sürüsü ve örgütü siyasal arenada temsil edecek sözde siyasi partiye darbe vurulmadıkça bölücü terörün, bölücü hareketin belinin kırılması mümkün değildir. bunun için de en temel kurum polis teşkilatıdır. çünkü polis şehirde görev yapar. yani eli silah tutandan çok sempatizana, finansöre, siyasetçiye daha yakındır. düzenlenecek geniş çaplı bir operasyonla öncelikle kim oldukları emniyet teşkilatı tarafından bilinen finansörler, daha sonra ise siyasetçiler içeriye alınmalıdır. tüm bu gelişmelerden sonra sokağa dökülecek olan sempatizan tayfaya orantısız güç kullanılarak, (böyle saçma bir kelime de görmedim) , yani gaz bombası, tazyikli su gibi zaman kaybı silahlar yerine gerçek mermi sıkılarak hadleri bildirilir, gözleri korkutulur. daha sonrasında ise hepsi tek tek enselenip sabunu düşürmemeye çalışacakları koğuşlarına konulurlar. yazarken gerçekten kolay diyeceksiniz. haklısınız. ne yazık ki yukarıda yazdıklarım türk polis teşkilatı tarafından son derece kolay bir biçimde gerçekleştirecek şeyler olmasına rağmen emniyetin arkasında durmayan, bunun yerine her fırsatta kendi güvenlik güçlerine problem çıkartan, onun motivasyonunu bozan hükümet sayesinde şu an için birer hayalden ibaret. ancak kesin olan tek şey yukarıda belirttiğim gibi türk polis teşkilatının, türk polisinin bu tarz, oldukça geniş bir operasyonu en başarılı şekilde gerçekleştireceğidir. bu ülkede terörün çözümü kanal açmak, taviz vermek, şımarıklık yapan çocuğun sırtını okşamak değil o çocuğa elinin tersiyle bir daha kalkamamasını sağlayacak şekilde çarpmaktır.
(bkz: tamil kaplanları)
haklarında öyle şeyler söylemek istiyorum ki büyük çoğunluğu görünsün.
ancak malumumuz, o üniformalı kişiler "türkiye nin illegal tehditler barındıran en büyük legal kuruluşudur". insanlar nasıl türk telekom 'un yabancı menşeili bir firma ortaklığı ile özelleştirilmesinde açık ararlar, paronaya yaparlar ise aslında türkiye 'deki en büyük tehdit emniyet teşkilatıdır. türkiye için önce terörist sonra bu adamların büyük kesimi gelir.
bu teşkilatın karanlık yüzü basit çalışır. üniformayı giydimi aslan kesilir, lan lun havalarda uçar, tüm kozlar da onların elindedir. dükkanına gelip ahkam keserler, yolda çevirip gbt 'den sonra evine gitmen için baskı kurarlar, orada burada beleşten çay kahve içerler vesair... bu saydıklarım en masumlarının masumları.
bu adamlarla muhatap olunduğu zaman mümkünse hemen telefonun ses kaydına alın konuşmaları ancak gizli olursa yalan olur, mantara bağlar, kabul görmez. mobese kameralarının görüş alanında konuşun, kalabalık toplayın, buna da vesair...
ntv'de yer alan goruntu destekli habere gore, dun gece itibariyle bir genci doverek beyin kanamasi gecirmesine yol acmis kimselerdir. Buyuk cogunlugu "uniformali serseri" ve bu serserileri koruyan arkadaslarindan ibarettir.
hani gecen ortaya cikmisti ya gulen cemaatine yakin dershaneler polislik sinavi sorularini dagitiyor diye; ki zaten cemaatin polis teskilatinda giderek guclendigini bilmeyen de yok, acaba diyorum teskilat icindeki ulkucu-milliyetci kulturu bu cemaatci polisler kirsa durum simdikinden daha mi kotu olur? isin aci yani, bence olmaz...
birkaç sene önce yolda cinnet geçirmiş bir adamın belindeki silahı çekip kendini öldürmesine sebep olan kimse.*bu meslek grubundaki şahıslar dünyayı kurtarıyormuş edalarıyla faşist faşist salyalarını akıtırlar.insanı beyin kanaması geçirtene kadar döven,çoğu zaman ölmelerine sebep olan,durup dururken kimlik soran,göstermezsen ağız burun dağıtan,akıl sağlığını yitirmiş kişilerdir.her zaman demişimdir , silah kullanma özgürlüğü olan adamın aklından şüphe edeceksin arkadaş.
iyice hastası olmaya başladığım topluluk. alperenler gırtlaklarını yırtana kadar tekbir getirirken 20 tanesi izler, imf'yi protesto için solcu gruplar yürümeye kalktığında gaz bombalarıyla yüzlercesi karşılar. ama bugün insanlıktan çıktıklarını da duydum. kalp krizi geçirmiş bir adamı taşıyan taksinin önü kesiliyor. dakikalarca bekleniyor. uzun süre sonra adam ambulansa aktarılıyor. fakat türk polisi bununla da yetinmiyor. çevik kuvvet ekiplerimiz sağolsun ambulansın yolundan bir süre çekilmiyor. kalp krizi geçiren adama ne mi oluyor? yüce türk polisinin büyük katkılarıyla yolda can veriyor.
bazı sorunlu arkadaşlar için zorunlu edit: olaylar göstericilerin taşkınlığıyla başlamamıştır. yürüyüşün rotası kongre vadisine çevrilince, abiler direkt gaz bombasına sarılmışlardır. öncesinde hiçbir yere bir zarar verilmemiştir. bir de yeri gelmişken allahuekber diye bağırarak göstericilere saldıranlarla aynı kafayı taşıyanlara sesleneyim. gün gelecek devran dönecek.
son zamanlarda yaş sınırları oldukça düşen ve "iyi akşamlar gençler, kimliklerinizi görebilir miyim" gibi sarfettikleri cümlelerle günümüz polis imajını yeniden çizmektedirler.
imf türkiye'nin kafasına silah dayayıp, benden borç alacakasınız, racon kesmem kafa keserim huleynn demediği için, anlamayan gerzek arkadaşlar için daha da sadeleştirmem gerekirse tamamen kendi isteğimizle imf'nin kucağına oturduğumuz için şimdi imf'ye izmir'i işgal eden yunan askeri muamelesi yapması beklenemeyecek kurumun polisidir.
ayrıca, yürüyüşünü yapıp, basın bildirisini okuyup, pankartını açıp, sloganını atıp, sonrasında trafiği ve güvenliği sıkıntıya sokacak yerlere girilmesine izin verilmeyince dükkanları taşlayan, eline geçirdiği taşı polise fırlatan insanlara dünyanın heryerinde suçlu muamelesi yapılır. nedeni çok basit; çünkü bu sayılanlar dünyanın heryerinde suçtur. demokratik hak kavramını götlerinden anlayarak milletin ekmek kapısının camını çerçevesini indirmeyi, arabaları taşlamayı doğal bulanların(birde halk için mücadele ettiklerini söylerler, sanki dükkanını, arabasını taşladıkları, kafalarına taş yağdırdıkları adamlar moria orklarıymış gibi..)bu yaptıkları, şiddet uygulanarak engellendiğinde ağlamaya hakkı yoktur. sanki ortada hiçbir suç yokken polisler sırf can sıkıntısından, psikopatlıklarından biber gazı sıkıp, sokakları tanzikli suyla yıkamış, atraksiyon olsun diye sağa sola gaz bombası atmış gibi gören eblehlere allah'tan şifa dileyip, gösterenlere de önümüzdeki 1 mayıs'ta taksim çevresinde arabalarını parketmelerini tavsiye ediyorum.
Sadece sol nitelik taşıyan eylemlerde ortaya çıkar, diğer eylemlerde dünyanın en iyi polisidir. Çok iyi bilindiği üzere hep sağcı, ırkçı kimseler alınmaktadır polis teşkilatına. Son zamanlarda ise eksik olan Fethullahçılar da alınınca tam olmuştur. Teşkilatın içindeki az sayıdaki iyi niyetli insan pasifize edilmiştir. Hatta legal, emek konulu bir konuşmaya katılan polis hakkında soruşturma açılmıştır.
Yıllar önce bir öğretmen eyleminde yaşlıca bir bayan öğretmeni saçlarından sürüklemelerini hiç unutmam, bugün de değişen bir şey yok. Gün geçmiyor ki, bir polis şiddeti haberi duymayalım. Bir de küçüklüğümden onlarla ilgili güzel bir anım var. Sokağa top oynamaya çıkmışım, arkadaşların yanına gidince bir polis arabası yanaşır. Bir tarif yapar, kaçan bu iki çocuğu gördünüz mü diye sorar. Ben şimdi geldim bilmiyorum dedim, bu arada diğer arkadaşlar elleriyle bir yönü gösterirler. O anda polis amca ana avrat küfür etmeye başlar. Ben ise ilkokula giden birisi olarak, hayatımda duymadığım küfürleri bu polis amcalardan öğrenmiş olurum. Sağ olsunlar.
türk polisi çok ağır şartlar altında çalışan, ama basın tarafından sadece kötü yönleriyle gündeme gelen polistir. bir olay olur, ekipler oraya sevk edilir. 20 dakika boyunca polisler taş yağmuruna tutulurlar. haberlerde sadece 3 saniye yer ayrılır bu duruma. fakat bir de bakarsınız ki polisler adamları öldüresiye dövüyor, coplarla vuruyor. şimdi sorarım size, kafanıza taş atan bir herif görseniz ne yaparsınız. ben olsam bana değil 10, sırf götlüğüne 2 taş atmış adamı çantamdan eksik olmayan silikonumla sinirim geçene kadar döverim. ki bir yanda pkk yanlıları ellerinde apo bayraklarıyla benim polisime taş atıyorsa bence benim polisimin yapacağı tek şey ona saf saf bakmak değildir. türk polisi dedik, olay dedik, taş dedik... gel gelelim maçlara. ben beşiktaş ilçesini çok seven biriyimdir efenim. sık sık gittiğim yer olan beşiktaşta şöyle bir gözlemde bulundum. beşiktaşının maçının olduğu günler polisler maçtan 7-8 saat önce beşiktaş semtine geliyorlar, maç bittikten 2 saat sonra gidiyorlar. sizce de bu adil mi? maç sırasında olanları düşünün. siz evinizde cipsinizi biranızı açıp hakeme, futbolculara küfrederek kendinizi rahatlatmaya çalıştığınız sırada polisimiz kıç kadar havasız bir salonda bekletiliyor, bir kısım polisimiz de kötü hava şartlarında kıçları donarak dışarıda maçın bitmesini bekliyor. o sırada sahanın içinde olupta kopartılıp atılan sandalyelerden nasibini yiyen polislerimizi de unutmayalım. polislerin hepsini koruduğum, kolladığım, destek olduğum düşüncesi çıkmasın buradan. sonuçta bu ülkeye kaçak mal da giriyor, uyuşturucu da. tabii ki burada rüşvet olayı devreye giriyor. rüşvet alan trafik polisleri, belinde bir silahı ve yetkisi olduğu için kendini kral zanneden polisler... bunları unuttuğumu sanmasın kimse ama gerçek şu ki dünyada en ağır şartlarda çalışan polis, türk polisidir.
görevlerini hakkıyla yapan, eğitimli, donanımlı, başarılı ve dünya genelinde polislere eğitim veren tc'nin en sağlam ve köklü teşkilatlarından biridir.
mesleğe giriş sınav soruları bir cemaate dağıtılan dolayısıyla en iyileri değil, en cemaatçileri alan bir kurum olduğuna göre başarısız olması doğaldır. yahu bir münevver karabulut olayını bile aylarca çözemediler, izmir'de biraz medeniyet görmüş çapkın polis amca istanbul'a atanmasa böyle anlaşmayla çözüm falan da yapılamazdı.
ayrıca inanılmaz derecede politize olduğu ve bir cemaatin eline geçtiği için lağvedilmeli ve baştan kurulmalıdır. baksanıza adamlar uyuşturucu işine girmiş, amerikan karşıtı gösteri yapan yurtsever gençleri dövüyor ama pkk'lılara dokunmuyor. içinde tabii ki yüzlerce, binlerce demokrat, yurtsever, iyi insanlar var ama gerçekçi olalım bu kurum genel itibariyle cumhuriyet karşıtı bir çizgiye geçmiş durumda. devrimin silahlı gücü olacaklarını söylüyorlar bazı komplo teorisyenleri. yahu bırakın askerle kapışmayı sırf üniversitelilerle bile baş edemez bunlar.
senin malını, benim malımı kırana karşı duruyor. o yüzden alınlarından öpüyoruz. öpelim bari.
peki ya senin canına, benim canıma yaptıkları ne olacak, onu pek sormuyoruz.
keşke sesimizi gururuna dokunulan insanlar için de biraz çıkartabilsek.
hakaret edilen, dövülen, hukuk dışı her türlü muameliyi gören insanlar için bir kere "insanlık onuru" diyemeyenler cam için çerçeve için çığırtkanlık yapıyor.
sorguda ölen insanlar için bir kere üzülmüşlüğünüz var mıdır merak konusu.
peki kabadayılıklarına ses çıkartabilmişliğiniz var mı?
