acilen gibi süreler eğer ordu yada polis yada milli eğitim gibi kurumlardaysa 10-20 sene arası normalidir. halihazırda profesyonel orduya geçiş süreci devam etmektedir. sınır birlikleri ve komando birliklerinin tamamen uzman çavuşlarla devam edecek olması bunun başlangıcıdır. çalışması devam eden paralı askerlikte bunun bir diğer yanıdır. eğer bu işler çok hızlı olursa yapılan hatalar anlaşılamadan üstüne hata eklemek kaçınılmazlaşır ve buda içinden çıkılmaz bir hal alır. milli eğitim bakalığı her yıl sistem değişikliği nedeniyle içine sıçılmış bir kurum olarak örnek gösterilebilir. (bkz: sistemini skim stop öğrenci öldü stop)
acilen revizyona gidip, profesyonelleşmesi gereken ordumuz. nitelik değil nicelik önemlidir günümüz savaş meydanlarında. bu bakımdan modernizasyonunu hızlandırıp, insan gücüne dayalı ordu yerine daha mekanize, daha elektronik bir ordu olmalı.
dünya'nın sayılı disiplin abidesi olan kurumlarının başında gelir. son dönemlerde basiretsiz genelkurmay başkanlarından ötürü haddinden fazla darbelere maruz kalsada, memleketinde inatla en güvenilir kurum olmayı bırakmamıştır. zamanında yaptığı darbelerle, memleketi bom bok hale getirende bu kurum olduğunu unutmayarak şu düşüncelerimi yazıya dökmeyi istiyorum. akp iktidarının türk ordusunu yıpratma politikalarıyla büyük darbeler yiyen türk ordusu, hiç istemesemde ola ki bir darbe yapar ve başarılı olursa, ortalığın daha önce yapmadığı kadar amına koyacağına eminim. özellikle akp ve akp yandaşları orduyu yıpratma projeleriyle büyük bir riske girmişlerdir. onlara tavsiyem şudur, elinizden geliyorsa eğer türk ordusunu tamamen bitirin, aksi takdirde fırsatını buldukları anda sizi fena sikerler ama öyle böyle değil, olaağğylar olaağğylar yani.
ergenekon ve türevi operasyonlarla zerre yıpranmayan büyük oluşum. ne yani bu tür operasyonlar gerçekleşiyor diye var mı saygısını kaybeden!?
bilakis daha da yakınlaşıyoruz ordumuza. bellidir ki bizim komuta kademesi zamanında yapılan hamleler sayesinde kemik kadrolaşma göstermiş, aykırılar tasfiye edilmiştir. halktan uzak, tek dertleri irtica ve üstüne darbe olan ,kendine milletin emaneti olan silahlı kuvvetleri millete karşı kullanan kadrolar etkinliğini kaybediyor ve sivil iradenin güdümüne giriyor. olması gereken yavaş yavaş oluyor.
--spoiler--
"türkten bahsediyorum. düşmana saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç
bir deniz ve insafsız bir yıldırıma benzeyen türk, dost yanında ve silahsız
kalmış düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. gönül açan bu
yeli, kasırgayı, göz kamaştıran bu gölü çoşkun bir denize, ıtrında asalet
uçan bu gülü yıldırıma çevirmek tabiatı da inciten bri gaflet olur." - Torquato Tasso
--spoiler--
Onlarca sivili katleden, 3 aylık bebekleri kurşunlayan teröristlerin sevgili sanal sempatizanlarınca bilmem kimlerle omuz omuza afganistan halkına karşı savaştığı iddia edilen şanlı ordudur. Biri de legal mafya demiş desteklediği örgüt halka eşkiyalık yapıp milletin malını mülkünü zorla alırken...
--spoiler--
Afganistan'da görev yapan Türk askerlerin halk ile yakın ilişkiler içinde olduğuna dikkat çeken Kabil'deki Öksüzler Kurumu Yöneticisi Saliha Farid, Türklerin Afganlarla, Afganların da Türklerle mutlu olduğunu belirtti. Ayrıca iki Müslüman ülke arasında benzer kültür ve geleneklerin olduğunu kaydeden Ferid, bu nedenle halkların birbirine yakınlık duyduğunu söyledi. Afgan halkının Türk askerleri kendi askerlerinden ayırt etmediğine vurgu yapan Kabil Eyalet Valisi Zabihullah Mucaddidi ise Afganların Türkleri yabancı güç olarak görmediğini, kendilerinden biri olarak gördüğünü vurguladı.
Eğitim ve ülkenin kalkınmasına yönelik çalışmaların yanı sıra sağlık hizmeti de veren Türk Ordusu, Kabil'in doğusunda yer alan ve birinci sınıf eğitim ve sağlık hizmeti veren Türk Kampı'nda, saldırılarda veya patlamalarda yaralanan Afgan halkını tedavi ediyor. Mayın patlaması sonucu yaralanan ve Türk Kampı'nda tedavi gören bir çocuğun babası Abbas Han, çocuğunun sağlık durumunda eskiye göre büyük bir düzelme olduğuna belirterek, durumunun daha iyi olacağını umduğunu söylüyor. iki ülke arasında 100 yılı aşkın süredir hem dost hem de kardeşlik ilişkileri olduğunu ifade eden Gazi Askeri Eğitim Merkezi'nde görevli Üstteğmen Emre Sarısoy, Afgan halkının Türk askerleri çok sevdiğini ve saygı duyduğunu belirterek, eğitimlerini iyi bir şekilde tamamlamak için ellerinden geleni yaptığını belirtiyor.
Acil durumlarda yardım sağlamak ve kurtarma çalışmalarına katılmak için hava hizmeti de veren Türk Helikopter Müfrezesi'nden Baş Pilot Ömer Akkaş ise 2 ay önce Kabil'de düzenlenen bir intihar saldırısında birçok ISAF personelinin hayatını kaybedip yaralandığını ve bu saldırıya karşılık verilmesi konusunda kendilerinden yardım istendiğini belirtti.
Akkaş, 15 dakika içinde bölgeye gidip bölge halkını tahliye ettiklerini dile getirdi.
2001 yılından bu yana birlik katkısında bulunduğu Afganistan'da 2002 ve 2005 yıllarında iki kez Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) Komutanlığını üstlenen Türk Ordusu, 2007 yılında 8 aylık süreyle Kabil Bölge Komutanlığı liderliğini üstlenmiş, 1 Kasım 2009 tarihinde ise, Kabil Bölge Komutanlığı sorumluluğunu 1 yıl süreyle devralmıştı.
Kabil Bölge Komutanlığını üstlenmesiyle Afganistan'da ISAF bünyesinde görevli askeri personel sayısını bin 800'e yükselten Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üstün başarı
ve Afganlılarla kurduğu yakın ilişkiler neticesinde, liderliğini sürdürmesi talep edilmiş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kabil Bölge Komutanlığı görevi 1 yıl daha uzatılmıştı.
--spoiler--
700 yıldır müslümanlığın ordusudur. Yani siz yurtdışında türk ordusu dediğinizde kimse etnik olarak ''türk''lerin ya da ''türk vatandaşlarının barındığı ordu'' şeklinde anlamaz. türk ordusu büyüklüğünü savaşa ''allah allah'' nidaları ile giden peygamber ocağından alır. hilafetin ordusudur yani. 3-5 sabetaycı paşanın irtica martavalları bu gerçeği baltalayamaz
''rüzgarın kayadan alabileceği tek şey tozdur''
türk ordusu ve türk bayrağı abd de, avrupa da ve diğer modern toplumlarda her zaman müslüman kimliğini sembolize eder. 100 yıllık bir dönemde bu durum müslüman olmayan odaklar ile bastırılmaya çalışılmış lakin günümüzde de gördüğünüz gibi 100 yıllık uyku süreci son bulmuş millet tekrar ''özüne'' dönmeye başlamıştır.
100 yıldır uyuyan dev uyanmış bir daha uyumaya hiç niyeti yokmuşcasına canlanmıştır. bu telaş bundandır, diziler ile kitaplar ile yapılmak istenen dezenformasyon yapanın elinde patlamaya müsait bir durum arzetmektedir.
seküler resmi tarih iflas etmiştir. hepimizin başı sağolsun.
nedense kurumsal yapısına getirilen eleştiriler hep "askerler çok fedakar, iyi ki var şerefli albaylar, ordumuz olmasa milletimiz ne yapar, siktirin alçaklar" nidalarıyla savuşturulur. övgüye layık hatırasına minnet ve saygı beslenecek olan etliye sütlüye derin devlete karışmadan işini yapan personelidir. en nihayetinde ölmeyi emredenler paralı, ölenler ise çoğunlukla zorunlu askerlerdir. gücü konusunda ise çokça spekülasyon yapılır. el yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanırmış. bizimkisi de o hesap, kimin nesi var bilmeden "en çok asker bizde. dünyanın en mobil ordusu. gerilla savaşını kazanan tek ordu. dünyanın 2.si 3.sü 5.si gönüllerin birincisi" diye havaya girmek. bi gram nükleer gücün olmadan dosta düşmana nam salmaktan bahsetmek. iman gücü bonusu bu oluyor sanırım.
milletin içinden gelmelerine rağmen araplara özenip onların adetlerini benimseyenlere bu kadar yabancı olmasını takdirle karşıladığımız kurumdur. bu davranışu akıllarının almaması kişilerin kendi sorunudur.
askerleri, başörtülü türbanlı anaların çocuklarından oluşan ordudur, milletin sinesinden gelmesine rağmen milletine bu kadar yabancı olması akıl almaz bir durumdur.