türk halkının osmanlı ya özlem duyma sebepleri

    64.
  1. nöroterapi uzmanı dr. bora küçükyazıcı tarafından bilimsel olarak aşağıdaki şekilde açıklanmıştır. katılmamak elde değildir. tam çomar tayfayı anlatmış.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1274826/+
    15 ...
  2. 70.
  3. beynin yumuşamasıdır. kafaya sert bir darbe alırsın bıngıldağın böyle löpçük kıvamına gelir ya. heh işte mesele o. mis gibi cumhuriyet sistemi var neredeyse sınırsız özgürlüğün var kimseye kul olmak zorunda değilsin ama sen ısrar ile padişah olsun ona kul olayım diye kendini paralıyorsun..
    9 ...
  4. 7.
  5. Düşünün Zaman zaman yüzölçümü 22 milyon kilometre kareye ulaşan bir coğrafya, maliyesi sağlam, eğitim sistemi sağlam, sağlık sistemi (istanbulda birkaç sokağa bir doktor ve hastabakıcı tahsis edebilecek kadar hem de) sağlam, askerî açıdan karada ve denizde rakipsiz, tarih boyunca görkemli zaferler kazanmış bir imparatorluğu, 780 bin kilometrekareye düşmüş toprağınızla, IMF kontrollü maliyenizle, kavga üreten siyasetinizle, lafazanlıkta yarışan üniversitenizle, kırık-dökük eğitim ve sağlık sisteminizle, yasaklarınız, rüşvetleriniz, vurgunlarınız, soygunlarınız ve dahi irtica yaygaralarınızla mı geçeceksiniz? *
    7 ...
  6. 71.
  7. Türk halkının Osmanlı'ya özlem duyması sadece Türklere has bir durum mu?

    Yalnızca biz değil Dünya üzerindeki her kültür ve her millette dönem dönem eskiye dönüş, kadim olana özlem ve yüceltme sık sık görülen sosyo-psikolojik bir durumdur. Yani ne Türklere ne Osmanlı devletine hastır. Bu gün Türkiye de görülen eskiye dönüşün siyasi bir takım odaklarca kontrol edilişi ve sosyal anlamda istenilen yönde furya oluşturma teşebbüsü herkesin malumu. Fakat bunun dışında Orhun kitabelerinde de eskiye hasreti görebilirsiniz. Geçmiş yılların dirlik ve düzeni övülmüş, kadim olandan ayrılışın getirdiği kaostan yakınılmış her türlü sorun geçmişten kopuşa bağlanmıştır. Yine Osmanlı döneminde yazılan ve Murad'a sunulan koçibey risaleleri Kanuni kadimden kopuşun ülkeyi refah ve düzenden ayırdığını konu alır.

    Gelelim dünyaya. Her uygarlık ve milletten örnekler verebileceğimiz geniş bir perde var önümüzde. Örneğin rönesans olarak bildiğimiz ortaçağ ve bilim çağı arası geçiş dönemi niteliğindeki bu zaman diliminde arkaik Yunan-roma kültür, sanat, bilim vs. Dallarında dönüş yaşanmıştır. Elbette dönüş olarak nitelendirdiğimiz geriye doğru değil, daima ileridir. Ortaçağın ilk Çağlarla bilim çağı arasında yarattığı boşluk bu dönemde tamamlanır. Eski Yunan felsefesi büyük roller üstlenecektir. Modern çağın temelleri yine bu dönemde atılacaktır.

    Aynı şekilde eski Çin uygarlığında da geçmişe özlem uzun dönem insanların düşünce dünyasında yer almıştır. Konfüçyüs bunun en bariz örneklerinden biridir. Yunan medeniyetinde heseidos un işler ve günler kitabında geçmişe özlem kesif şekilde hissedilir. Bunlar gibi yüzlerce örnekler verebilir, çoğaltabiliriz. Fakat mühim olan şu; dönüş yaşanan, geçmişe özlem duyulan her dönemde ilerleme kaydedilmiş, çeşitli eserler verilmiş, dünyaya yeniden yön tayin edecek görüşler dile getirilmiştir. Şimdi bizim burada iki tarihi dizi izleyip, internetten kalpak sipariş etmekle, bizi bir gecede cahil bıraktılar söyleminde ve 'cahil'liğinde ısrar etmekle ortaya koyacağımız ürün bu gün şikayet ettiğimiz kaosun bir tık fazlasından başkası olmayacaktır.
    6 ...
  8. 1.
  9. evvela altını çizmem gerekir ki iş bu başlık ekşi sözlük'ten alıntıdır.

    ekşi sözlük klonu olmayı fihristte belirtmekte beis görmeyen bir sözlükte her ne kadar genel temayül pazar keyfi veya saklambaç yazarlığı seviyesinde magazin (t)üretmek ve freud'u haklı çıkarırcasına cinsellik çemberinin dışına çıkmamaya gayret etmek olsa da; yazarların söyleyeceği bir kaç çift güzel söz hatrına bir anket-başlık olması en büyük temennim. ve entry;

    ortaöğretim kitaplarının arka kısmındaki türk dünyası haritasını birleştirmeyenimiz yoktur sanırım. bu bir nevi bizim genetik ideamız. yani türk halkının geriye dönük özlem duyması sorunsalıdır.* kimilerince irticai özlem, kimilerince sürü psikolojisinin bir yan etkisi olarak yaftalansa da sosyolojik durum bunlardan biraz farklı.

    mesele osmanlı imparatoruğu'nun teokratik veya monarşik bir devlet olması değil; devrinde gücün odağında bulunmasıdır. gücün odaklanması için gereken materyallere yüzyıllar içinde kademe kademe erişerek gerçek bir cihan devleti oluşturması, çekim merkezi haline gelmesidir. bu materyaller enerji, ticaret, hakim kültür ve bağlı olarak gelişen askeri güç'tür. bu açıdan kemalistinden dincisine, sosyalistinden milliyetçisine, gencinde de yaşlısında da eser miktarda görülebilecek bir özlem oluşturur. maddeleştirecek olursak;

    * 100 yıla yaklaşan türkiye cumhuriyeti'nin, halk devrimi, bir dip dalga tarafından kurulmamış olması bir etkendir. teba her iki sisteme de eşit yabancılıkta kaldı. gazi mustafa kemal'in güçler birliği ilkesi ile yönettiği genç cumhuriyetin pratikte meşruti monarşi'den farkı yoktu. gazi'nin devrimlerinin filizlenme dönemi dünya'nın bunalımlı dönemi ile çakıştığı için tam bir bütünlük sağlanamadı. oldu bittiye geldiğini bile söyleyebiliriz.

    * bugün bile türkiye cumhuriyeti'nin bir mimarisinin gelişmemiş olması, sanatsal anlamda sınıfta kalıyor olmamız cumhuriyet'in emanetçi bir cunta rejimi gibi görülmesine neden olabilir. türkiye'nin en estetik yapıları (hala) osmanlı mirasıdır.

    * her ne kadar ulus devlet olsak da, silik hüviyet bilincimiz ve dünyadaki bilinirliğimiz, t.C. uyruğunu çekici bir kimlik olmaktan uzak tutuyor. süregelen kürt sorunununu dahi buna bağlayabiliriz. türkiye cumhuriyeti pasaportu güçlü bir pasaport olsaydı, pkk lokal bir köy eylemi olarak kalırdı.

    * en çarpıcısı ise türklerdeki övülme zaafıdır. övülen bir topluluk olmak en büyük arzularımızdan birisi bile olabilir. zaafın getirdiği zaafiyet, buna duyulan açlık ve bastırılmışlık bizi en yakın parlak döneme doğru ittirmekte. bu eşyanın tabiatına uygun bir süreç. ihtiyarlar da genç ve kudretli oldukları günleri yad ederek ölüp giderler.

    * devlet adamlarımızın iyi yetiştirilmediğine dair inancımız. bu da bizi her yönüyle mükemmelleştirilmiş * seçilmiş bir kişi(ler)nin kurtarıcılığına inanma isteğine yönlendiriyor. hiç umut olmamasındansa küçük ve geçici umutlar beslemeyi tercih ediyoruz.

    ***

    bu bir beyin fırtınasıdır. amacım, rejimi sorgulamak veya yanlış-doğru ayrımında trollük yapmak değil. sosyolojik tespitler yardımı ile aslında neyin iyi gitmediğini, toplum olarak nelere ihtiyaç duyduğumuzun tespiti için tarihe farklı bir gözle bakma denemesi.. yazıyı buraya kadar okuduğun için teşekkür ederim. iyi sözlükler..
    16 ...
  10. 56.
  11. güçlü devlet olma isteğidir. tarihe bakıp atalarımızın dünyaya hükmedişini gördükten sonra o günlere özlem duymak gayet normal.
    4 ...
  12. 23.
  13. Millete rahat batmıştır. Yoksa niye özlensin ..
    7 ...
  14. 90.
  15. bedavacılıktandır efendim. çalışalım, bir şeyler başaralım demektense, yatalım biri bizim önümüze koysun dedikleri içindir. "zora düşünce hemen kavgaya girelim, ağızlarını yüzlerini kıralım"cılık da olabilir aslında.

    memleketin osmanlı'yı özlemesi, fener'li-lerin alex'i, gs'li-lerin hagi'yi, bjk'li-lerin talisca'yi özlemesi gibidir. biri çıksın da bizi kurtarsın kafasıdır...

    lakin dünya artık öyle dönmüyor...
    5 ...
  16. 3.
  17. bize anlatılan adaletli sistemin şimdi olmaması.
    3 ...
  18. 12.
  19. sadece türk halkının değil bütün dünya halklarının osmanlıyı özlemesini gerektiren sebeplerdir.

    adalet, güven, farklılıkların birlikte yaşayabilmesi.. şu an yeryüzünde olmayan huzura özlemdir.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük