türk gençliği nereye koşuyor

entry28 galeri1
    28.
  1. 27.
  2. 26.
  3. ben amerikan emperyalizminin dünyaya sıçar gibi sıvadığı yeni insan tipini şöyle tanımlıyorum;

    Hayatın post-modern gelişmelerden ibaret, modern her şeyin de gelişmiş olduğunu sanan, hayatında roman okumanın keyfine varamamış, belki de istese bile okuyamayacak kadar yazıyla sorunlu, felsefeyi vakit kaybı olarak gören, büyük bir ihtimalle "büzines" okumakta olan genç adam...

    şimdiii; Psikoloji biliminde, daha doğrusu psikopatolojide bir hasta türü vardır: Ne tam akıllı ne tam deli, bıçak sırtında bir o yana bir bu yana gidip gelen, çizgide kişilik... Bunlara "borderline personality" denir. Çevrenizde çok görürsünüz, kimileri tatlı manyak, kimileri pis manyak olarak algılanırlar.

    Türk-Amerikan çocukları da böyleler işte, eblehliğin sınırında bomboş insanlar. Bir şirkette yöneticilik yapacaklar, para kazanacaklar, evlenecekler ve biri kız biri oğlan iki çocukları olacaktır, oğlanı "dışarıda" okuturlar, kızı evlendirirler, torunlarını severler ve yaşlanınca da yok olur giderler.

    Bunlara üniversitenin birinci sınıfında "humanities" dersi de okuturlar ki hepten cahil kalmasınlar, bir "davette" sanattan manattan laf açılırsa onların da söyleyecek iki lafları olsun (dört laf çıkamaz çünkü bunlardan)...

    Ben bunları "araba modellerinden başka şeye aklı ermeyen göt oğlanları" olarak görürdüm, pek sevmezdim...

    neyse.. Yeni kuşakları türlü çeşitli elektronik oyuncaklarla teslim aldılar şimdi.

    Bana en tuhaf gelen de "oyun tutkuları"... Kazık kadar herifler uzaylı canavarlarla boğuşuyor ciyuuuv ciyuuvv sesleri arasında.

    Bunlar gerek Amerika'da, gerekse Amerika'nın uydu devletlerinde(bizde dahiliz) yönetici sınıfı oluşturuyorlar. Eh, bunun bir de "halkı" var...

    Halklar da son derece cahil, son derece aptal bırakılıyorlar.

    Geçenlerde konuştuğum genç yeni mezun bir meslektaşım "yurt dışına çıkmak için pasaport şart mıdır abi" diye sordu... "Evet" dedim, "peki o zaman vize nedir" dedi.

    bak şimdi!

    Yirmi birinci yüzyıl; okumuş eblehlerin okumamış eblehlerin burunlarına hırızma takıp sürükledikleri ebleh bir çağ olacaktır. Vara yoğa düzenlenen özel günlerde şık bir şekilde sağılan üst sınıfla (14 Şubat yortusuna şunun şurasında ne kaldı, haydi şabalaklar tüketime), televizyona tren katarına bakar gibi bakan ve dibine kadar sömürülen alt sınıf.

    Ha, bir de gelecek kuşaklar yaz kış donla dolaşacaklar tabii, küre ısınıyor ya hani.... aaa bilmiyor muydunuz?
    3 ...
  4. 25.
  5. Gençlik değil adeta it sürüsü.
    0 ...
  6. 24.
  7. kaliteli bir uyku çekemeden işe gelmenin sebebi midir bilemiyorum, beynim şalterleri daha açamadı... the walkin' dead dizisinden figüran zombilerden birini oynayabilecek ruh haline sahibim! 2 bardak kahve içtim bana mısın demiyor... işe geldim ama çalışmaya da pek gönlüm yok. habire saçma sapan geçmiş şeyler aklıma gelip duruyor...

    bir zamanlar ortalığı fena çalkalamıştı... ATV'de bir yarışma programı, merhum Kenan Işık yönetiyordu, ucunda para var diye katılanlar arasında da bir genç kız... Genç kız, siyasal bilimler okuyormuş.

    Kenan Işık şöyle bir soru sormuştu: "TBMM başka hangi adla anılır?"

    Cevap şıkları: a) Danıştay, b) Baro, c) Yüce Divan, d) Parlamento...

    Siyasal bilimler okuyan genç kızımız "doğru cevap c" demişti, yani "Yüce Divan."

    Hani okumasa da cahil olsa, belki uyaracaktı; "Eksiğiniz var Kenan Bey," diyecekti, "Kamutay diye bir de 'e' şıkkı olmalıydı!"

    Hani Kamutay 23 Nisan'da doğmuş ve de saltanatı boğmuştu ya, çocuklara şarkısını ezberletirlerdi...

    Hani genel kültürü hepten eksik olsa, belki dalgasını da geçecek; "Aziz Nesin'in ünlü 'Zübük' romanında, TBMM aynı zamanda 'Tıbımım' olarak geçer, onu unutmuşsunuz Sayın Işık!" diyecekti...

    Neyse ki okuduğundan, hem de siyasal bilimler okuduğundan, Yüce Divan deyip işi bitirmişti.

    Eh, bu muhteşem eğitim sisteminizle "dört artı dört artı dört" mü, "dört artı dört artı iki" mi bilmiyorum şuan ne, birtakım gerici yeniliklere elbette karşı çıkacaksınız canım, haklısınız.

    Gene bir televizyon programında Jülide Ateş'in sorduğu "bir milleti, bir devleti simgeleyen renkli bez parçasıdır, direğe çekilir, bil bakalım nedir" sorusuna "ingiliz kumaşı" diye cevap vererek canlı yayında arkadaşımızı tıkayıp gülme krizine sokan delikanlıdan bu yana, böyle derin bir yarışmacı görmemiştim o zaman.

    Gerçi Türk basınında "bu yıl hac mevsimi kurban bayramına denk geldi" ya da "hayret bir şey yahu, şubat ayında Rio de Janeiro'da denize giriyorlar" yazanlar, Azerbaycan başbakanına "Türkçe'yi ne kadar güzel konuşuyorsunuz, nerede öğrendiniz?" diye soranlar görmüştüm de...

    Ben size daha beterini yazayım, Ali Bayramoğlu anlatmıştı iptidai bir tv kanalında anlatmıştı;

    Bayramoğlu o zamanlar üniversitede siyasal bilimler son sınıf dersi veriyormuş, yazılı yapacak. "Kafa sorusu" sormuş: ikinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'nin dış politikasını kısaca anlatınız... Son sınıf için epey basit bir soru, ben olsam sormam. hoca öğrencilere kıyak yapmış.

    Tekrar ediyorum, siyasal bilimler, son sınıf.

    Çıkardı sınav kağıdını gösterdi, fotokopisini getirmiş yayına manyak. zaten gözümle de görmesem inanır mıydım bilmiyorum!

    Cevap aynen şöyle ve şu kadarcık: "ikinci Dünya Savaşı'nda Türkiye, Atatürk'ün önderliğinde zaferden zafere koşmuştur."

    O çocuk (pardon hayvan) şimdi büyümüş, ya üniversitede kalmış, ya da hariciyeci olmuştur. Vakitlice girdiyse... Çünkü gerçekten bir baltaya sap olamaz. (Ben olsam bir de sopa çekerdim.)

    Şimdi bu yarışmacı genç kızımız da kendisiyle dalga geçilmesine çok bozulmuştu zamanında, Twitter'da mı Facebook'ta mı hangi sanal zevzeklik ortamındaysa, kendini şöyle savunmuştu;

    "Herkese ve herşeye inat, Atatürkçü'yüm!"

    Aferin hanım kızım. biz de Atatürkçüyüz ama her an okuyup öğrenmeye çalışıyoruz. elimize ne geçerse okuyoruz...

    şimdi o kim bilir nerede bilmiyorum ama naçizane bu entrye denk gelirse diye şuraya bir nasihat bırakayım; Sen ne yap biliyor musun güzel kızım? ikinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'yi zaferden zafere koşturan o çocuğu bul ve onunla evlen.

    Karı koca belki de bir üniversitede öğretim görevlisi olursunuz, ne güzel... Ne yani, oralardaki birçok abinizden amcanızdan neyiniz eksik? Zekaysa zeka, bilgiyse bilgi, sağduyuysa sağduyu.
    5 ...
  8. 23.
  9. 22.
  10. Türk gençliği böyle giderse eğer, hiç sonunu bilemeyeceği bir yere doğru koşuyor. Sonu vahim.
    0 ...
  11. 21.
  12. Koşu bandında efenim. Olduğu yerde koşuyor.
    2 ...
  13. 20.
  14. Wanted.
    Nerede bu türk gençliği bulamıyoruz.
    1 ...
  15. 19.
  16. avmye koşuyor, genelde starbucks veya onun etrafındaki bi yerlere.
    1 ...
  17. 18.
  18. bir yere koştukları yok. sadece her şeyi çok hızlı ve çok erken öğrenmeye başladılar bu da her şeyi çok kolay tüketmeye başladıklarının göstergesi, değer, prensip gibi kavramlara daha çok yoğunlaşmaları gerekiyor.
    0 ...
  19. 17.
  20. gençlik mi? türkiyede mi? sadece yurt dışına özenen zavallılardan bahsediyorsanız evet biziz.
    1 ...
  21. 16.
  22. 15.
  23. 14.
  24. bir kısmı fetullah hodja efendy nin ışık evlerine koşuyor. bir kısmı geneleve koşuyor. bir kısmı batı özentisi olmak yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. beri yandan bir kısmı da türban takarak 2.cumhuriyetçilere koşuyor, kendilerini haber yapsınlar diye. en sonunda, bir kısmı da mevziye doğru koşuyor. yeni bir kurtuluş savaşında iki kurşun sıkmak için.
    0 ...
  25. 13.
  26. 12.
  27. sonlarına doğru koşuyor. olan bu. hal belli, devir belli. üstünde konuşmaya bile gerek yok. bir şeyler yapın bari gençsiniz diyorlar. cumhuriyet size emanet diyorlar. ülkeyi siz kurtaracaksınız diyorlar. aslında olması gereken budur, ama korkarım bu nesil değil. korkarım değil. belki bir umut ışığı diyorum sadece. en azından ben deniyorum. denemeyi deniyorum. eğer herkes bir ucundan tutsa bu iş bitecek ama herkes başkasına bakıyor. bir deneseniz bir şeyler? ne mi deneyin? lütfen bana sormayın. sadece dışarıya bir bakın. vaziyeti görün. neyi deneyeceğinize siz karar verin.
    2 ...
  28. 11.
  29. "türk gençliği farklı yerlere koşuyor" olarak yanıtlanabilecek, akıllardaki bir soru. malum ülkemizde farklı tarzı, kişiliği vs. olan pek çok genç vardır. bunu ilerde göreceğizdir. ayrıca alternatif bir yanıt için;

    (bkz: türk gencligi kerhaneye kosuyor)
    1 ...
  30. 10.
  31. inşallah bizim bilmediğimiz o yer iyi bir yerdir denilecek durumdur.
    0 ...
  32. 9.
  33. (bkz: atam izindeyiz)
    türk gencligi manasiz bir izinin icinde dönüp dolasip ayni yere kosuyor sanirim.
    0 ...
  34. 8.
  35. 7.
  36. okula geç kaldığı için otobüslerin peşinden koşuyor denilesi bıdı..
    0 ...
  37. 6.
  38. "kendilerini bekleyen berbat sona doğru koşuyorlar" olarak cevaplanabilecek anketimsi.
    össyi aşıp üniversiteye kapak atabilen azınlık, kendilerini "ahanda olay bitmiştir!" olarak hazırlasalar da hayatın gerçeklerine ileriki yıllarda toslayacaklardır.iş bulma,ev geçindirme derdinin üstüne, artık tüm dünyayı ilgilendiren, bize çok uzak görünen ama çok çok yakınımızda olan felaket gelmiştir."küresel ısınma"
    salgın hastalıklar, savaşlar,dünyanın sonunu hazırlarken tüm felaketler kapımıza dikilmiş, doğru zamanı bekliyorlar... e biz nereye koşalım be sözlük? fazladan bi uzay mekiğin var mı?
    0 ...
  39. 5.
  40. a: ibo nereye lan ne bu acele selam yok mu?
    b: baba warcraft'da guild ile raid e katılcam geç kalıyorum.
    a: karı kız varsa ben de gelirim bi gün lan.
    0 ...
  41. 4.
© 2025 uludağ sözlük