anaokulundan başlamak üzere değiştirilmesi gereken sistemdir.
şimdi efendim; bu planlama nasıl yapılır. hazırlarsın adam gibi, müfredatları bölümleri vs. ne şekilde olacaksa anaokulu dahil 16 yıllık bir program, dersin ki; "bu uygulama 2009-2010 öğretim yılından itibaren anaokulundan başlamak üzere uygulanacaktır."
anaokulu dahil ilkokulu 6 yıl yaparsın, sonrasında 3 yıl orta okul ve her sne seviye belirleme sınavı ile öğrencileri elersin, üstelik sınıflarını da öğrencinin seviyesine göre her sene ayarlarsın. lisede öğrencilerin yine seviyesine ve vereceğin rehberlik hizmetleri vasıtası ile yeteneğine göre veya isteğine göre derslerini de göz önünde bulundurarak sınıflara ayırırsın. tıp okuyacak adama fizik vermezsin, mühendislik okuyacak adama biyoloji vermezsin, sosyal bilimlerin alanına giren bölümlere veya fakültelere girecek adamlara temel bazı fen ve matematik konuları hariç vermezsin. lisans eğitimi alamayacak öğrencileri de hayata hazırlasın, mesleki eğitimler verirsin işte meslek liselerinin önemi de burada daha iyi anlaşılır. kapasiteli adamı üniversiteye göre hazırlarsın, üniversiteye gittiğinde, ilgili bölümüyle adam temel bilgileri özümsemiş olarak hazır gelir. ama bunu 6+3+4 şeklindeki 13 yıllık bir proje halinde yaparsın, önce liseyi 4 yıl yapıp, sonra oks'yi kaldırıp sbs getirerek, kat sayıyı kaldırarak, öss'yi bir anda kaldırarak yapamazsın. bunları teker teker yaparsan işte o zaman 1 değil, birçok nesli feda etmiş olursun. eğitim sistemi sınavları kaldırarak veya sınav sayısını çoğaltarak çözülmez.
"2009-2010 eğitim-öğretim yılından itibaren eğitim sistemi değişecektir, önceki öğretim yıllarında eğitimine başlayanlar, eğitim hayatları bitene kadar mevcut sistemle devam edeceklerdir. 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 6 yaşına basmış çocuklar anaokulu sınıfından eğitim hayatlarına zorunlu şekilde başlayacak" gibi bir şey hazırlarsın ve bu eğitim-öğretim yılında başlayan çocuğun 2021-2022 eğitim-öğretim yılında liseden mezun olacağını düşünürsün ve reform ilk tam teşekküllü mezunlarını 2021-2022 eğitim-öğretim yılında verir.
en basitinden bir örnek, 1999 yılında meslek liselerine kat sayı uygulaması getirildiğinde, "bu uygulama 1999-2000 eğitim öğretim yılından itibaren bu okullara kayıt yaptıracak öğrencileri kapsar, bu yıldan önce kayıt yaptırıp mezun olanlar bu sınırlamanın dışındadır" şeklinde bir madde eklenseydi, o tarihten sonra o okullara kayıt yaptıranlar ne bugün "bize haksızlık yapılıyor" diyebilirlerdi, ne türban konusu bu kadar kaşınırdı, ne de meslek liseleri seçim meydanlarında oy avcılığına kurban giderdi. bu kat sayıyı bile bile o liseye giden öğrenciler ve o çocukları o liselere gönderen veliler de "zulüm edebiyatı" yapmazlardı.
reform, günlük kurallarla yapılmaz, kökten yapılırsa başarılı olur. günlük değişimler yaparsanız, 1 değil, 1000 nesil kaybedersiniz. ama kökten yaparsanız, kaybedeceğiniz nesil olmaz. sadece eski nesiller "bizim zamanımızda bu kadar iyi şartlar yoktu" diye anarlar kendi dönemlerini.
sistem derken?
sistem denilen şeyin devamlı ve değişmez olması gerekir. fakat türkiye'nin eğitiminde sürekli bir değişim söz konusudur, böylece ortada zaten sistem yoktur.
Düşük gelirli öğrencilerden çok orta tabakanın bedavadan geçindiği bozuk sistemdir... Fakat, umudu yitirmemek lazımdır. şayet;
"
istanbuldaki üniversiteler özelleşince...
Buradan alınan kaynaklar, anadoluya aktarılıp, buralarda daha kaliteli eğitim merkezleri oluşturulunca (Düşünün, Van, üniversite eğitimi için gözde bir yer olacak)
Teknik liseler müfredatına, temel mühendislik ve ekonomi dersleri girince ve katsayı problemi kalkınca...
iki yıllık okulların teknik liselere oranla, ticaret ve sanayi odalarının da yardımıyla, daha çok uygulama merkezli eğitim yuvalarına dönüşmesiyle...
Mühendislik ve tıbbi üniversite eğitiminin lüks olduğu anlaşılıp, harç fiyatlarını biraz yukseltince...( doktorların bir yıllık labaratuar masrafının onda biri harçın toplamı etmiyor. Ama, bu ulkede en çok para kazanan insanlar doktorlar oluyor. Madem ki, işi ucunda çok para var, baştan biraz semeresini çekeceksin. Bedavaya ekmek yok)
Devlet tarafından, kamu veya özel bankalar aracılığı ile faizsiz eğitim kredileri verilince... (faizi devlet ödeyebilir, boktan üniversiteler açacağına, kişilerin eğitim masraflarını karşılasın)
Özel üniversitelerden sıfır vergi alınıp, daha çok açılmaları teşvik edilince... (unutmayın, açılan her özel üniversite, açtığı her burslu bölümle de, düşük gelirli öğrencilerin öğrenimine yardımcı oluyor)
"
Olmayan bir sistemdir. Türkiye'deki eğitim sistemi avrupa'dan devşirilen neo-liberal ve köklerinde barındırdığı yoz uhlevi değerlerden oluşan bir zombi üretme makinesidir. Her dönemin iktidarı tarafından sözde reformlar ile içi boşaltılan ve bir rant haline dönüştürülen ekmek teknesidir.
bizzat milli eğitim bakanlığı müsteşar yardımcısı tarafından dile getirilen "değişim sürecinde, gerekirse bir nesli feda edeceğiz" anlayışının hakim olduğu; sürekli mıncıklanan veya kimilerinin deyişiyle "değişen/gelişen(!)" bir sistemdir...
geneline bakıldığında sistemsizliğin ve sorumsuzlugun sistemidir.sözde mustafa kemal gençliğini yeti$tirmek için kullanılmaktadır.her öğrencinin sabah sıcak yataklarından kalkıp soğuk sıralara doğru yolculuğuyla küfür ettiği ve dünyada en fazla 10 ülkede olabilecek öss ve oks sınavlarıyla ne kadar meşru ne kadar parayı yasal haraçlarla tekeline aldığını gösteren sistemdir.
bir eğitim sisteminde asıl olması gereken "bireyde merak uyandırma" yönteminden yoksun olması sistemin başarısız olması ve eleştirilmesinin en önemli nedenidir. bireyde merak uyandırmamak, ezberci sistemi doğurur ve talebeler, araştırma ve serbest düşünme yetilerinden yoksun kalırlar. talebenin tek istediği sınıfı geçmektir. bu istek aynı zamanda ailenin genel isteği olduğu için talebe bu amaç üzerine yoğunlaşır ve talebe öğrenme yerine, sınavda kopya çekme, ödevi kopya çekme gibi yollara başvururlar. bu şekilde okul hayatını bitiren bir birey iş bulamaz ise okulda öğrenip, uyguladığı doğru olmayan davranışları toplumsal yaşamına yansıtır. hırsızlık ve dolandırıcılık gibi haksız kazanç elde etmeye çalışarak, toplumda ayakta durmaya çalışır ve düşmeyeyim diye başkalarını düşürür.
su hali ile en abuk halinde olan sistemdir. 5ten 8. sınıfa kadar eski adı ile oks, 9dan 12. sınıfa kadar da öss icin genclerin her sene sınava girmesini öngören bilincsiz bir sistemdir. cocukları ot olarak alıp, en otunun en iyi üniversiteye gitmesine cabalayan sistemdir. birseyler yapılmalıdır yoksa umut yoktur turkiye icin zira öyle bir nesil ne gelisir nede üretir anca sınava girer.
her yıl değişen sistemsi oluşum. kredili sistem'den sonra takip edilmesi iyice zorlaşan, her yıl matrix gibi yeni şifreler ile çoğalan, nesiller arası kıyımlara sebebiyet veren oluşum.
eğitim sistemi vardır bu ülkede elbette, ama insan merkezli toplumsal hizmet görevi hedefi güderek ve durumsal-esnek değil de belirli algıların aktarımı ve 'işgüzarlık' odaklı işlediği(!) için bir tür oyun ve o dar ve çağdışı resmi ideolojimizin yeni nesillere aktarımı a.k.a yeniden üretimi maksatlı olarak icra(!) edilmektedir..
acınacak derecede cahil öğretmenlerle, her öğretim yılı değişen müfredatlarla, öğretmenlerden daha az cahil olmayan ve her iktidarla birlikte değişen bakanlık ve personelle ahırdan beter okullarda yürütülmeye çalışılan sistemdir. bu ülke için en büyük iki kayıptan biri köy enstitülerinin kapatılması, diğeri ise demiryolları yapımının durdurulmasıdır. ve tahmin edin bu iki engellemenin kaynağı da neresidir...
tüm kademelerindeki yöneticiliklere atamada liyakat esas alındığında,
siyasetin dahli engellendiğinde,
öğretmenler daha iyi yetiştirildiğinde,
öğretmenlerin özlük hakları iyileştirildiğinde,
ezberci sistemden vaz geçip şimdiki yapılandırmacı eğitim yerleştirildiğinde,
öğretmenler ikinci iş yapmadığında,
açık olan kapının eşiği de düşürüldüğünde,
bireysel farklılıklar kaale alındığında,
rehber öğretmenler psikolog düzeyinde ve yeterliliğinde yetiştirildiğinde,
okulların donanım ve ödenek sorunları çözüldüğünde,
ailenin eğitime katkısı sağlandığında,
nufusla orantılı planlamaya gidildiğinde,
okulöncesi eğitim geliştirilip işlevselleştirildiğinde,
her öğretmen kendi branşında görev yaptığında,
denetim sistemi bilimselleştirilip daha çok yararlanıldığında,
bir dersliğe 63 öğrenci düşmediğinde,
cemaatlar sisteme müdahale etmediğinde,
güzel ürünler verebilecek sistemdir.
17 milyon öğrenci,700 bin öğretmen,70 bin okulla bir çok avrupa ülkesinden daha kalabalık olan sistemdir.
açık kapı yüksek eşik.
matematik alt yapısı olmayan, yabancı dil bilmeyen, bağımsız düşünemeyen, bir enstürman çalamayan bireylerin yetiştiği sistemdir.
en kültürlüleri sözlük yazarı olan neslin yetiştiricisidir.
şu anda ak parti milletvekili olan yüksel özden'e göre sistem makyajlarla değiştirilemez, eğitim sisteminin gelişebilmesi ve ülke ihtiyacına cevap verebilmesi için var olan paradigmanın tümden değişmesi gerekmektedir.
hızlı nufus artışına cevap veremez durumdaki sistemdir.
şanlıurda'da son 5 yılda yapılan derslik sayısı cumhuriyet tarihi boyunca yapılan derslik sayısıyla eşittir.urfa'da derslik başına düşen öğrenci sayısı urfa plakası kadardır.
ya tüm okulların özelleştirilmesi (ki anayasaya aykırıdır) ya da tüm resmi okulların özel okul kalitesine getirilmesi gerekmektedir.
ya tüm eğitimcilerin paradigmasını özel sektör paradigmasına dönüştürmeli ya özel sektörün zeki insanlarını transfer etmeli.
Eğitim sistemini ya değiştirmeli ya da değiştirmeliyiz.