Kimin nasıl giyineceği ne takıp ne çıkaracağına kimse karışamaz.Bir öğrenci nasıl mini etekle giyip,göğüslerini açarak üniversiteye giriyorsa ki bu da yanlış değildir çünkü kendi özgürlüğdür kimse karışamaz ama aynı özgürlük başını kapatmak isteyene de gösterilmelidir.
üniversiteler akıl ve bilim yeridir, din-i dogmaların eğitim kurumlarında yeri yoktur. türban bir özgürlük değil, siyasi bir simgedir ve oy için kullanılmaktadır. bugün iktidardaki partinin balından yiyeceğim diye kapananlar, yarın iktidara sol görüşlü bir parti geldiği zaman ona göre davranacaklardır. sonuçta insanlar çıkarları için herşeyi yaparlar, kimse bana masal anlatmasın.
sözlük neye bozuluyorum biliyor musun? bu kelimeyi bu sözlükte 5000 defa yazdım. Yine üşenmeden sıkılmadan yazacağım. Yazacağım ki zihni fukara olup fikirleri ukala olan insanlardan bir kaç tanesinin zihinlerini zenginleştirebilirim düşüncesiyle.
Vay arkadaş ya 1 metrekarelik kumaşın yurdumun gençlerine yaptığına bak. Kız bunu kıçına geçirir -mini etek- orospu olur. Başına geçirir -türban- yobaz olur. Kardeşim siz değil misiniz, her fırsatta demokrasiden dem vuran? "Türkiye demokratiktir, demokratik kalacak" sloganlarını seçim mitinglerinde yüzümüze gözümüze vuran. Nah demokratiğiz. Ulan bu mu demokratiklik? Kız ister minisiyle girer, ister türbanıyla. Bu mu bizi gerici ve çağdaş medeniyetler seviyesinin gerisinde bırakacak? M.Kemal Atatürk Laikliği anlatırken sizin gibi düşündüyse cümle alem sksin beni.
üniversiteler akıl ve bilim yeridir, dolayısıyla bi insan kafasını örtünce öğretilenler kafasına giremez misal bi erkek şapkayla derse girse dersi anlamaz. tekrar söylüyorum üniversiteler akıl ve bilim yeridir mesela irana bakın kadın prof. sayısı türkiyeden daha fazla neden acaba? sanki çok bilimle işleri varmış gibi. bilimle işi olan adamın başkasının başıörtüsüyle kılığıyla işine. tek taraflı bi ayrımcılıktan başka bir şey değildir.
savunulan kişi hakları ve hürriyeti gereği kalkması gereken yasaktır. kiminin bez parçası dediği şey bir başkasının inancı ise o inanca saygı duyulmalıdır.
zamanında türbanın sürekli siyasi provakasyon aleti haline gelmesiyle (yanlış olmasına rağmen) koyulmuş ancak artık kesinlikle kaldırılması gereken yasaktır. çağdaş bir toplumda olmaması gereken bir yasaktır ve aslında at gözlüklü bir grup yobazın inanan milyonlarca insanı kendi saflarına çekmelerine zemin hazırlamakta ve medeniyete bakış açısının bilinçli bir şekilde kirletilmesine neden olmaktadır...
ama akardianın kafası şuna basmamaktadır; şu fatih cami önünde her cuma türban yasağını protesto edip, olay çıkaran bir grup sakallı vardı. 8 yıldır gözükmüyorlar onlara ne oldu acaba ?
yasalar ile yasaklanmasa bile kendilerinin yapmamaları gereken harekettir; çünkü üniversiteye gitmek, kendi düşüncelerine aykırı*dır.
çünkü aslında şeriata göre kadının okuması yasaktır.
şeriat alimlerinden ibn-ül cevzi, mevzuat adlı eserinin ıı. cildinde, sayfa 269'da "kadınlara yazıyı öğretmeyin. dikişi ve nur suresini öğretin." demiştir.
yani türbanlı ya da türbansız, kadının okuması şeriata aykırı zaten...
yine şeriat alimlerinden ibn-ül cevzî (mevzuat adlı eseri, ıı/282-283), suyutî (lealî adlı eseri, ıı/154) ve ibn arrak (tenzihü'ş şeria adlı eseri, ıı/212-213); "kadınları zarar vermeyecek miktarda aç, aşırı gitmeyecek kadar da kıyafetsiz bırakınız. çünkü kadınlar iyice doyar, güzelce giyinirlerse onlar için dışarı çıkıp gezmekten daha sevimli bir şey yoktur. fakat onlar biraz aç, biraz da çıplak kalırlarsa onlar için evde oturmaktan hayırlı bir şey yoktur." diyerek kadının bırak üniversiteye gitmesini, evden dışarı çıkmasını bile uygunsuz bulmuştur.
önde gelen şeriat ulemâsından olan imam-ı gazalî ise ihyâ-yı ulumuddîn adlı eserinin ıı. cildinde, sayfa 290'da kadının okula gitmesini bırak, erkeğin olduğu her hangi bir yere gitmesini bile yasaklamıştır:
"dışarı çıkması kesin gereken kadın ise kocasından izin aldıktan sonra dışarı çıkacak ve şu kurallara kesin uyacaktır:
1- sıkı sıkıya örtünüp kötü giysilere bürüne,
2- hiç çıkmamış gibi davrana,
3- başını öne eğip kimsenin yüzüne bakmaya,
4- kalabalığa karışmaya,
5- erkeklerin bulunduğu yerlere yanaşmaya,
6- herkesin dolaştığı sokaklardan uzak dura,
7- işini bir an önce bitirip evine döne."
yani türbanlı da olsa bir kız / kadın öğrenci başını kaldırıp kimsenin yüzüne bakmayacak, kalabalık sınıfa girmeyecek, herkesin okula gittiği sokağa girmeyecek ve dersleri cevaplamak için bile kimseyle konuşmayacaktır.
dolayısı ile türbanlı öğrencilerin üniversiteye gitmesi, kendi ilkelerine aykırıdır.
şimdi "yok o zaman öyleydi, bu zaman böyle" diyebilirler; ama bu düşüncenin sonunun kendilerinin içinden çıkmayacağı yere, "dinin zamana göre yorumlanması" noktasına gideceğini de bilmeleri gerekir.
evinizde oturun siz bacım, ulemâlarınız öyle buyuruyor... .
eksileyeceklere peşin not: beni eksilemeniz, ulemânın böyle buyurmasını değiştirmez.
ben bunu yazdım diye beni eksilersiniz ama gidip o kitapları okursunuz.
yok efendim neymiş kadına okuma yazma öğretmeyinizmiş. Ulan insan azıcık araştırır.
3/195 : Hiç kuşkunuz olmasın ki Ben, sizden kadın-erkek çalışıp iş ve değer üreten hiç kimsenin ürettiğini zayi etmeyeceğim.
4/124 : Erkek veya kadın, inanmış olarak kim barışa yönelik güzel işler (salih amel) yaparsa, cennete gireceklerdir.
16/97 : Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak barışa yönelik bir iş (salih amel) yaparsa, muhakkak ki onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzeli ile karşılarız.
ilim öğrenmek kadın, erkek herkese farzdır. (ibn Mace, Mukaddime, 17)
" De ki: " Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Zümer : 9
laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür.ayrıca devletin resmi bir dininin bulunmamasıdır.devlet eliyle yürütülen diyanet işleri'ne kimsenin sesi çıkmıyor.özünde laikliğe aykırıdır.ama o müesseseye dokunulsa herkes birden müslüman kesiliverir.islam kompleksi,görünüş kaygısı taşıyan güzel ülkemin insanları, artık aşsak diyorum bunları.bir kaç siyasetçinin oyuncağı olmasak.
başarılı bi dünya türbanlı kızın yurt dışında okuması sonucu beyin göçüne sebep olan durumdur.yazıktır,ziyandır.kim bilir çekilememesindendir.nasılki en iyi derecelerin bi zamanlar imamhatiplerden çıkması üzerine bunu çekemeyen zihniyetin katsayı sınırını ortaya çıkarması gibi bu da bu yönden bi engeldir.ama son demlerindedir.birer birer artan düşünen rektörler sayesinde yakındır, birileri kendini türbanlı okumak yasak diye kandırırken,önce bölümlerin sonra okulların yeşil ışık vermesi.
bu durumdan çok gereksiz şekilde yakınan insanların üniversitenin kapısına kadar gelmeden de bildikleri lüzumsuz bir tartışma konusudur. ha ama kapıya kadar gelince kudurmaları gerekiyor illa. yok tamam eyvallah inançlardır, dindir bir kurallar bütünüdür, uyma gereği hissedilir. ama devletin koyduğu kurallar olunca ortalık birbirine girer bunu anlamıyorum işte.
bazi yazarlar esitlikten dem vurmuslar. yok kilik kiyafet esit olmak durumundaymis. yok laiklikmis. yok cocugun beyni yikanirmis kucuk yasta? yok yaa gercekten oyle mi? kimden duydun arkadasim diye sormak istiyorum. ortaokul zamanlarimda kendimi yurt disinda buldum. ha istemedim, cok geri donmek istedim ama akintiya kurek cekmek care degil. basa gelen cekilir misali geldik bu zamanlara. hollanda'da yasiyorum 12 yildir. burda okuluma devam ederken bircok basortulu, turbanli insanla paylastim sinifimi sirami. hatta evimde basortulu kizkardesimle paylastim evimi, odami. hicbir sekilde uzerimde bir baski hissetmedim. guzel guzel beraber okulumuza gittik. liseydi, universiteydi hep ayni oldu. o hala basortulu ben hala basortulu degilim ve biz ayni universiteye gidiyoruz. bana sen gec, ona sen dur diyen yok. bu arada gerizekali yerine koydugunuz onlarca basortulu, turbanli kiz sizin o yerlerde surunen zeka seviyenizden cok daha ustun bir zekaya sahip.
ne olmus turbanliysa, basortuluyse, carsafliysa? adam yemiyor ki bu insanlar. yeseler beni yerlerdi yillardir. ne zaman vazgececeksiniz insanlari kiyafetlerine bakarak yargilamadan? ne zaman o onyargilarinizdan kurtulacaksiniz? ne kadar hastalikli bir ruha ve zihniyete sahipsiniz anlam veremiyorum! vazgecin artik basortusu takmayanlarin adina da dusunmekten. neymis basortusu takanlar, takmayanlara baski uygularmis..saka gibi. benim adima senin bir seyler zirvalamaya hakkin yok anliyor musun. insanlar birey olarak degerlendirilmelidir.
hala kilik kiyafeti egitim yonetmenlige(!) uymuyor diye insanlarin egitim hakkini elinden alan bir ulke de yasiyorsunuz. ne kadar vahim ve gulunc bir durumda oldugunuzun farkinda bile degilsiniz. cikaramadiniz o at gozluklerinizi. insanlari laiklik kisvesi altinda eziyorsunuz...laiklikmis..gercekten zavallisiniz.
--spoiler--
bu durumdan çok gereksiz şekilde yakınan insanların üniversitenin kapısına kadar gelmeden de bildikleri lüzumsuz bir tartışma konusudur. ha ama kapıya kadar gelince kudurmaları gerekiyor illa. yok tamam eyvallah inançlardır, dindir bir kurallar bütünüdür, uyma gereği hissedilir. ama devletin koyduğu kurallar olunca ortalık birbirine girer bunu anlamıyorum işte.
--spoiler--
devletin koyduğu saçma bir kuraldır. demokratik devletler vatandaşlarının istemediği yönde ve insan haklarını çiğneyen kararlara imza atamazlar. demokrasilerde halk devlete uymaz, devlet halkın isteklerini yerine getirir. diktatör ülkelerde ise devlet vatandaşını biçimlendirme çabası içine girip istediği zormalamarı koyabilir.
yani anlatmak istediğim şey; bizim devletimizin demokratik olup olmadığıdır. türban nedeniyle eğitimin yasaklanması hem toplum kurallarına uygun dilediğini giyebilmek, hem eğitim özgürlüğünü çiğneyen iki çok önemli insan hakkı iken çoğunluğun istediği demokratik bir haktır. devlet kural koymuş diye kestirip atılamaz. "o zaman kılık kıyafet mecburiyeti kanunu var. neden buna uymuyorsun" diye saçma bir polemik başlar. tekrar ifade edeyim; devletin kurallarına toplumun uyması için toplumun çoğunluğunun o kurallara uymayı kabul etmesi gerekir. devletin uygulamaları toplumla çelişiyorsa sorun toplumda değil devletin yapısındadır. dünya kuruldu kurulalı kanun dediğimiz nesne toplumun uymaya razı olduğu kısıtlamalardır. toplumun uymaya razı olmadığı kanunlar yapan devlet kendini düzeltip hukuk sınırlarına geri dönmelidir. anayasa mahkemesi eğer kendini hukukçulardan oluşan bir kurum olarak görüp gerçekten hukuka saygılı insanlardan oluşsaydı hukukun temel kavramını bilir ve ona göre davranırdı.
bir ülkede kanunlar halkın temsilcileri tarafından yapılır. bu şekilde halkın uymaya razı olacağı kanunlar yapılır. halkın temsilcisi olmayanların yaptığı kanunları uygulayan veya yazılı olmadığı halde bizim anayasa mahkemesinin yaptığı gibi büyük bir yorum genişliği yaparak kendi kendine olmayan bir yetkiyle, olmayan bir hükmü koyanlar hukukçu değildir. kanun yapma yetkisi halka veya temsilcilerine aittir. anayasa mahkemesi gibi bir kurum bunu denetleyemez. denetim yetkisi; "gerçekten halkın temsilcilerinin oy çokluğuyla verdiği bir karar mı" diye bakmaktır. insan hakları çerçevesinde kanunları kısıtlayabilir ancak bizim anayasamızda insan hakları fazla yer almadığından ve anayasa mahkememizdekilerin insan haklarından nasibini almamış olmasından dolayı o işleri aihm'e sevkediyoruz. adam gibi bir anayasa mahkemesi olsa anayasamızın 96. maddesi uyarınca insan haklarının bizim anayasamızın üzerinde olduğuna karar verir ve ona göre bir denetim yapardı. şimdi anayasa mahkememizi aihm'e şikayet etmek kadar onur kırıcı durum olmadığından kimse üstüne gitmiyor. çünkü aihm 'in anayasa mahkememizi hukuksuzlukla, insan haklarını çiğneyen kurum olarak mahkum etmesi kadar onur kırıcı bir şey yoktur ve bir devlet krizi yaratır. bunu devlet krizi haline getirmeyen insanlar olduğumuza anayasa mahkemesi dua etsin. gerçi umurlarında mı? türkiye rezil olsun ama onların isteği olsun.
hukuksuz bir anayasa mahkemesi kararını devletin kuralı diye savunmak; hukuk teriminin "h" harfinin tek kolundan bile anlamadığını gösterdiği kadar demokrasinin ve devletin ne iş yaptığını bilmemektir. kargaşa doğması konusuna gelince halkın istemediği şeyleri direten bir otorite karmaşayı kendi yaratır. onların görevi halka hükmetmek değil, halkın istediklerini yerine getirmektir. anarşi veya terör zulümden doğar.
tıp fakülteleri hariç diledikleri gibi girebilmelidirler. neden tıp fakültesi için karşıyım?
doktor olacak hatun bir erkeği de muayene etmekten çekinmemeli, onun ergenlik, cinsellik ile ilgili hususlarda kendisine rahatça açılabileceği özgüveni hastasına aşılamalıdır. bak işte üniversite'de türbanlı bir doktorluk öğrencisinin ben "tıp'ta ayıp yoktur" diye düşüneceğine pek ihtimal vermiyorum. oturup, "hocam sağ yumurtalığım çok ağrıyor" dediğinde "aç bakalım" diyerek dokunmak istemeyecektir. bunu ahlaki bir mesele olarak görüp hasta haklarını ihlal edecektir.
postedit: yahu eksileyeceğine eksileme sebebini yazsana türbanlı güzel ablacım benim.
olması gerekendir. son günlerde çevremde en çok ''türbanlılar üniversiteye girse ne olacak ki?'' şeklinde sözler duyuyorum. ne mi olacak? 90'lı yıllarda olanlar olacak. refah partisi mitinglerinde şeriat şeriat diye bağıran, düzeni değiştirme çabasını hayat felsefesi olarak edinen, türbanlı üniversitelileri hatırlayalım. iyice hatırlayalım ki hiç unutmayalım. unutmayalım ki türbanlılar üniversiteye girsin demeden önce 3 kere 5 kere düşünelim.
bilsem türbanıyla üniversiteye gelecek, kendisini geliştirecek, aydınlanacak bir gram tereddüt etmeden ben savunurum herkesten önce onları. ama geçmişte gördüğümüz gibi yine bildiklerini okuyacaklar. inanç adı altında onun bunun dayadığı şeyi geçirecekler başlarına, ama tangaları da içinde olacak, daracık kot giyip bir kilo makyaj yapacaklar, sonra da din elden gidiyor diye, ezilen halk ayağına yatacaklar. şeriat diye bağırmaya başlayacaklar. bunları çok gördük ama tekrar görmek, tekrar yaşamak istemiyoruz.