yine 12 eylul sonrasında geçen bir hikaye ile çıkacakmış seyircinin karşısına. filmin çalışma adı ise ' o.cocukları '. isim değişecek elbet, filmde mekan olacak yer ise tarlabaşı. film, tarlabaşı'nda fuhuş yapan kadınların çocuklarına bakan emanetçi anneler kurumuna , iltica etmekte olan bir aydın ailenin çocuklarını emanet etmesi üzerine kuruluymuş.
filmlerinde mizaha yer veren önder'in mizaha yaklaşımı etkileyici kanımca. yaptığı tanımı virgülüne dokunmadan yazacağım.
'mizah, acıları yok saymak değildir. mizah bir nevi, acıya direnmenin aslında en soylu biçimlerindendir.'
kesinlikle türk sinemasın çok önemli üreticilerinden biri. yaptıkları ve yapacakları bana türk sinemasının geleceği açısından umut veriyor.
beynelmilel filminde oynadığı rol ile yaptığı her işin layıkı ile üstesinden geleceğini bize kanıtlamıştır. değerlerine çok fazla önem vermeyen bir ülke olarak sanıyorum sırrı süreyya önderi de uzunca bir süre görmezden geleceğiz.
18 yaşında bir yandan ankara siyasal'da okuyup bir yandan inşaat ameliliği yaparken siyasi olaylardan dolayı gözaltına alınıp yargılanır ankara dgm de toplu olarak görülür yargılama çünkü aynı suçtan birden çok kişi gözaltına alınmıştır yargılama başlar otomatik olarak her hakim karşısına çıkan sanık " ben atatükçüyüm laikim hakim bey... " diye söze başlar sıra sırrı süreyya öndere gelir hakim " şimdi sen de atatürkçüyüm kemalistim diye başlayacaksın" der sırrı süreyya " yavvv hakim bey bunun atatürkçülükle kemalistlikle ne alakası var" diye tepki gösterir hakim irkilir yargılamayı durdurur " yaz kızım , yavvv !!! kelimesiyle mahkemenin saygınlığına yargılamaya hakaret ettğinden... " diye başlar .ceza üstüne ceza biner üstad temyize gider dilekçede magna cartalar roma hukuku havalarda uçuşur yargıtay lehine bozar kararı da kurtulur
yakında çok yakında beynelminel kadar ses getirecek bir filmin senaryosunu tamamlamış, sıcak, durup durup söylediği iki kelimeyle insanları gülme krizine sokan, hem türkiye de hemde el memleketlerinde bir çok kez yargılanan.
Kendinden söz ettirmeye Beynelmilel adlı akıllara kazınan, kimilerini yarasını deşen, kimilerinin tavuğuna kışt diyen, kiminin yüreğine dokunan muhteşem filmi ile başlamış yeni nesil yönetmendir. Kendinden daha çok söz ettireceğine süphe yoktur. Çalışkanlığı ve üretkenliği ile türk sinemasına daha çok katkılarının olacağına inandığım, politik kimliğini bir araç olarak kullanmayan tam tersine politik kimliği ile yaşayan gerçek bir sosyalisttir. Birçokları işçi bayramında sıcacık evinde otururken, o 1 Mayıs günü dolmabahçe'de sinesen ile birlikte yürüyüşe katılmış, polis panzerinden püskürtülen su ile ıslanmış yine de elinden pankartını bırakmamış yürekli bir devrimcidir. Bu katıldığı bir mayıs'ta filmi vizyona girmiş ve kendisinin yıldızı çoktan parlamıştır. Hatta 26. uluslararası film festivalinde dahi ödüle layık görülmüş, burada da onore edilmiştir ama gerçekliğinden, görüşlerinden ve duruşundan ödün vermemiştir. Politik kişiliğinin dışında Adıyamanlı bir muhabbet adamıdır. Rakı muhabbeti doyumsuzdur. Bitmek bilmeyen fıkraların, güldüren anektodların anlatıcısıdır. Bir de dillere pelesenk bir atasözü eklemiştir lugatımıza : "bu memlekette ayağınız taşa değse acısını 12 eylülden bileceksiniz."