bugünkü köşe yazısında vicdanımı ve akliyatımı depreştirmiş olan dağlı filozof.anarşistimsi yabansı ve hamasiliğine hayran olduğum deryadil.bugünkü yazısı ise şöyle:
Zûlm ile abad olan sonunda berbad olur
Copu ölümüne sallayan, kimyasal gazı böceğe sıkar gibi sıkan memur, sözüm sanadır.
insan dediğin düşünür. itiraz etmeyen koyundur. Bugün iki ayağının üzerine dikilmişsen, düşünen ve itiraz edenlerin yüzü suyu hürmetinedir.
Sen bir yoksul çocuğusun. Hali vakti en yerinde olanınızın bile, size vurun diyenlerin zibilliğindeki çöp kadardır varlığı. Varlığınız ancak onların zibilliğine armağan olabilecek kadardır.
Bunları unutma, aklının -varsa eğer- en sağlam yerine yaz!
Bu zulüm düzeni, bu bezirgân saltanatı, biraz da sana bunları düşündürtmemek üzerine kurulu.
Candan aziz evlat
Bu da bir ananın, babanın evladı demeden vurduğun gençlerin içinde senin kardeşlerin var. Herkese eşit eğitim hakkı istiyorlar.Bunun bana ne zararı var? diye bir an olsun düşünmez mi insan?!
Senin meslekteki büyüklerin, vaktinde aynı talepte bulunanlara aynı zulmü uyguladığı için, sen doktor değil de polis oldun. Bunu da aklının -kaldıysa eğer iğdiş edilmeyen bir yeri- aha işte oraya yaz!
Vurduğun gencin yaraları üç-beş güne kalmaz sağalır. içeri attığınız sonsuza kadar orada kalmaz. Ama sen vurduğun her copla canından aziz bildiğin kendi evladının artık bir polis bile olamamasını sağlıyorsun, farkında mısın? Onların zibilliğine yeni çöpler yetiştirmek için mi bu kadar iştahın, öfken?
Zulmün artsın ki zeval bulasın lafını yoksul anana sor, ne dehşetli bir kökü olduğunu, nice zalimin sonunu rezil ettiğini sana kendi meşrebince anlatacaktır.
Kan bulaşığı silinmezmiş
Zulümleriyle efsane olmuş abilerin vardı. Vurdukları yerde kan biterdi.
Belki çoluk çocukları vardır, onların hatırına adlarını yazmayacağım.
Ellerindeki kanı kırk derenin suyu temizleyemedi. Ağlaya ağlaya kafasına sıkanları duyduk. Kan bulaşığı silinmezmiş, sonradan anladılar.
Kana bulaşan ellerle masum yavrular sevilemezmiş, geç öğrendiler. Bir sevgiliye dokunulamazmış, bilemediler.
iş bitince...
işleri bittiğinde bir kerhane çaputu gibi fırlatılıp atıldılar.
Ve ancak o çaput kadar insanlığın hafızasına yazıldılar.
Bunları, sütünü emdiğin fukara ananın hatırına, hâlâ insanca çarpan bir yüreğin varsa eğer, oraya yaz.
Yaz yaz da nereye kadar?
En iyisi yazmayı bırak, oku, düşün, itiraz et!
Bu toz duman dağıldığında kendi çirkinliğinle baş başa kalma.
Her gecenin bir sabahı, her zulmün bir sonu vardır.
Vurduğun gençlerin adaleti, sana bu emri verenlerin aklına ve kalbine sığmaz.
Kendi geleceğin
Yoksul, yoksulu kokusundan tanır. Onlara sığın, seni hayatında hiç görmediğin bir insanlıkla kucaklayacaklardır.
Bu gençlerin düşlediği dünya gerçekleştiği gün, onlar oturup, Bu insanlar bundan da iyisine layık diyerek yeni düşler kuracaklar, emin ol...
Kendi geleceğini de karartma.
Vurduğun kendi çocuğunun geleceği ve onurudur.
Bu sözüm de sana bu emri verenlere...
Bundan sonra vuramayacaksınız! Kendi bedenimizi de onların yanına koyacağız. iki birden büyüktür. Kuzuyu kurda boğdurtmayacağız.
ece temelkuran ile birlikte toplumsal sorunlara toplumdan biriymişcesine duyarlı yaklaşabilen yazar, yönetmen. son yazısı yetmez ama evet diyenler için geliyor.
kendisi kaybetmeye meyilli olduğumuz umudumuzu, sevincimizi arttıran güzel abilerdendir. ama malum iki yazar için çalık'a hitaben mektup hiç olmamış. gazetenin diğer yazarlarına, çalışanlarına "bunları aranıza sokmayın" diye yazsaydın pek daha güzel olurdu.
çalık'ın bunu okuyacağını, ironiyi anlayabileceğini zaten düşünmüyoruz, olsun, yine de bir seçim yapmasın be!
milletvekilliği adaylığı tamammış. bazı yönlerden sevdiğim bir adam olmasına rağmen içinden bir "ufuk uras" çıkacağını tahmin etmekteyim. umarım yanılırım.
sosyalist olmasına rağmen bir söyleşi sırasında dini bir konu hakkında yanındaki müslüman yazarların "sırrı abi sen daha iyi bilirsin" dedikleri pek güzel senarist, üslup sahibi yönetmen, vicdan sahibi yazar, mütefekkir adam, güzel insandır.
hakikaten dini bilgisi de yüksektir. ihsan eliaçık ın kadim dostudur. memleketin ihtiyaç duyduğu cenahtandır.
sosyalist olmasaydı, evliya olurdu derler onun için.
Konuk olduğu programa gelen bir mailde yazdığı gibi ; "biri şu tatlı dilli adamı sustursun yoksa hepimizi sosyalist yapacak" diye düşünmeme sebep olan ;dünya görüşü benimle taban tabana zıt olmasına rağmen yazılarını okumadan rahat edemediğim, filmlerinden büyük keyif aldığım Adıyamanlı sosyalist aydın...
röportajlarına baktığımızda, sinema sanatına son derece sosyolojik ve ideolojik olarak bakan -ülkemizde çoğu kişinin düştüğü hata- kişi. oysa sinema 'sinema'dır, estetiksel bir sanattır, 'en başta'. 'mesele'de önemlidir ama onlar sonra gelir. bir filmin ne anlattığı değil nasıl anlattığı önemlidir demişler, iyi de demişler. sen son derece sosyal ve güncel bir konu anlat ama tv dizisi estetiğiyle aktar perdeye. olur mu hiç? bunu sadece önder için söylemiyorum, türkiye'de ki çoğu kesimin sinema algısı böyle, 'hikaye ve fikir' önemliyse gerisini boşver mantığı. ama sinema siyaset alanı değildir, film yapmak yerine parti kursun bu kesim, ne bileyim birşey yapsın ama sinema yapmasın. (bkz: beynelmilel)
bağımsız milletvekili adayı. kendisi, ufuk uras gibi cihangir entelidir. muhtemelen ufuk uras gibi olacak, göbeğini şişirecektir. böyle bir potansiyele sahip zatı muhterem.