soru türk destanlarına 3 örnek
1 orhun
2 türeyiş
3?
+hoca:oğlum sana kopya vereyim
-valla iyi olur hocam
+stadın orda bir park var bildin?
-he bildim hocam
+ha afferin yaz onun ismini bakayım
3 abzalar destanı
(not:nereden bilseydim abazanın iyi birşey olmadığını ve ergenekon parkına halk arasında yiyişme yeri olduğu için abazalar parkı dendiğine tüm okula rezil olmuştum )
biraz önce okumuş olduğum sınav kağıtlarında bolca bulunan hadise. ingilizce dersi ve vizeleri rahat geçsin diye bazı rakamların nası yazıldığını sordum:
15 - tenty five / onety five *
sınav kağıdının sağ alt köşesini yırtıp, yırttığım kısımdan ok çıkartıp, "burası tarafımca yırtılmıştır" yazan biri olarak verilen kötü cevaplarda da iddialıyım. kimse risk nedir diye sormadı bana tabi. sorsalardı "gösterirdim" risk nedir. ama sormadılar.
tohumlu bitki taksonomisi dersinde her öğrencinin önüne mikroskop, teşhis aletleri ve 2 adet teşhisi yapılacak bitki konur ve 20 dakikada bu iki bitkinin ecdadını isteyen bir sınava başlanır; tabiki bitki etrafında bir, iki tur dönüldükten, çiçeği, tohumu vs. bulunamadığından, bulunsa da birşey anlaşılamayacağından gayet açık ve net olarak odunsu olana 'ağaç' otsu olana da 'ot' yazılır ve sınav beş dakikada bitirilir. ( en azından ben uğraşmadan kaldım. )
soru: reçelin içine düşen bir hücreli canlıya ne olur? (bir hücreli organizmadaki plazmoliz- deplazmoliz vb olayları duymak istiyor hoca. )
cevap: ölür. (kesin ve vurucu bir cevap. )
* gerçekten en nihayetinde ölüyor. ( ayrıca tam puan aldım sorudan, çünkü benden başka kimse birşey yazmamış cevap olarak. )
Soru: Endobiozisin aciklamasi ve onun sonuclarini iciren cumleyi kurun.
Cevap: Endobiozisi tek bir cumleyle aciklamak gercekten cok zor, ama bunu unutulmali ki onun sonuclari hem iyi hem kotu olabilir.
efendim bilenler bilir, hukuk sınavlarında pratik olay soruları vardır. işte kısaca, aamedin memedin başından geçen hukuki meselelere hangi kanun maddesinin uygulanacağını ve gerekçesini yazmanız istenir. götünden sallamanın en güzel örneklerini yaşatabilecek müthiş bir soru tekniğidir; allah okuyana rahmet, geride kalanlarına sabır versin, cidden zor iş. nerden mi biliyorum?
yine böyle kurgusal sorular içeren bir eşya hukuku sınavındayız. it gibi çalışmışım serçe kadar savunmasızım. bünye "dur la bi daha düşün, hemen atlama." , "kesin vardır bi bit yeniği", "böyle kolay soru olmaz abi." cevap şu, hoca bunu istiyor, ben şunu da yazayım diyerek kendini kusuyor. uzunca bir düşünme müddetinden sonra başlıyorum döktürmeye:
soru 1: örnek olayda bahsedilen geçici tescil şerhi neden geçersizdir? açıklayınız.
soru bu. sokaktan geçene sorsan "hmm...bi geçersizlik var...sebebini soruyor." der. bunu der yani. bu kadar açık ve net. adam ol yaz di mi? yok değil işte. ben*, bir gram tereddüt duymadan şunları yazıyorum:
cevap 1: örnek olaydaki geçici tescil şerhi iddia edildiği gibi geçersiz değildir. bal gibi geçerlidir. çünkü bık bık bık. ve hatta bık bık bık.
diyerek tam tersi bir cevap; geçersizliğini soran hocaya da 'daha soruyu soramamışın aslanım' gibisinden hayat dersi veriyorum. tanrım ne mes'udum. bununla da kalmıyor. insan bir kere batmayagörsün:
soru 2: şöyle şöyle değil de böyle böyle olsaydı 1. soruya vereceğiniz yanıt değişir miydi?
cevap 2: hayır. değişmezdi. *
evet. cevabım aynen buydu. mantık olarak soru içindeki bir değişken değişirse cevaba da yansır. ama ben o kadar haklıyım ki, hiçbir güç bana aksini söyletemez. öyle ki, sınav çıkışında verdiğim cevaba bi allahın kulunun başını sallamamasına bile aldırmıyorum.
not: keşke rezilliğim burda bitseydi dostlarım. sınavları okuyan hoca, düştüğü dehşet karşısında benim harikulade sınav kağıdımı ismimi zikretmeksizin ibret-i alem deyu bütün sınıfta söverekten okuyor! kürsüden tehditler savuruyor. diğer öğrencilerle birlikte cık cık bu kadar da olmaz ki, ayıp nidalarıyla çaktırmamaya çalışırken şunları duyuyorum: "benle takışma! bana meydan okuma! geçersiz diyorsam geçersizdir! bi sen mi biliyorsun? bi de cevabım değişmez diye gülücük koymuş küstah!!!111!!"
bi halt bildiğim yok... aklıma birden bişeyler geldi... tırsa tırsa kağıda yazdım... saçmalamada sınır tanımadım...
cevap bilmem kaç: yatak odası, yemek odası, çocuk odası, salon vs. vs... televizyon odası, kiler vs. vs..... misafir odası ve bilardo odası...
kara bahtım kem talihim, sınav kağıtlarını hoca sınıfta okumaya karar verdi...
h: mustafa... 75...
(fısıltılar gürültüler dalgalanır)
h: ahmet... 38...
(alaylamalar ve saireler..)
h: s.g.a.!!!?
s.g.a.: eşhedüüüenlaaaa.... efendim hocam?
h:bu ne oğlum!?
s.g.a.: allahülaileheillahu huvel hayyul... ne ne hocam?
h: sen Topkapı Sarayına gittin mi hiç!?
s.g.a.: (cikleyerek) ivit!
h: yatak odası... yemek odası...
(dipsiz bi sessizlik...)
s.g.a.: allah'ım sen beni bana bağışla ya rabbim...
işte o anda hoca bi kahkaha koyverdi! o adamı hiç gülerken görmemiştik daha önce..
h: ilahi s.g.a.... lan ne adamsın ya...
s.g.a.: (aha hoşuına gitti lan) hehe... kaç aldım hocam?
h: otuz beş!!! otur!
s.g.a.: (lan şimdi bişey derdim ama... neyse... o kadar güldün bari on puan ver be!)
--yaşanmış bir olaydır--
deneme sınavında bir ilköğretim öğrencisi. ebeveyn, türkiye'nin "çoktan seçmeli geleceğini" görüp, çocuğum en azından cevap kağıdı kodlamasını öğrensin diye sınava yollar...
soru: (meyveli ve yeşil bir ağaç resminin altında) aşağıdakilerin hangisi verilen ağacın özelliklerinden değildir?
a. meyveli olması
b. yeşil olması
c. kuru olması.
baktım, meyveli olması'nı işaretlemiş. dedim ki, bu çocuk bunu yanıtlayamayacak kadar aptal değildir, yazık, yardım edeyim.
- bak canım, bu ağaç ne renk?
- ee, şey bu, yeşil.
- evet, yeşil. peki meyveleri var mı?
- evet, elma ağacı bu.
- peki ne olur o zaman?
- b. olacak bu, yeşil olması, dedi ve işaretledi. hem de öyle bir işaretleyiş ki, kağıt zedelendi.
yok böyle bir kararlılık!*
soru: black women:1,white women:0 according to the the tables above, is that possible to have a underwighted baby for a black women smoking a package of cigarette in a day.
