olay bir üniversitede,prof ile ögrenci arasında gecer.ögrenci yemekhanede boş yer bulamadıgı için profun yanına oturur.
prof: bu durumu kabullenemez ve ögrenciye:kuslarla öküzler bir arada oturamaz der.
ögrenci: hic bozuntuya vermeden o zaman ben ucayım der ve kalkar.
prof: bunu da içine sindiremeyerek ögrencinin dersten kalması için elinden geleni yapar.fakat ögrenci bütün soruları eksiksiz cevaplandırır.bunun üzerine sana bir soru soracagım der ögrenciye:yolda önünde iki kese cıktı birinde akıl birinde para var hangisini alırdın der?
ögrenci:tabi ki de para der.
prof:ben olsam akılı alırdım der.
ögrenci:dogaldır insan neye ihtiyac duyarsa onu alır der.
prof:cıldırmak üzere olan prof ögrencinin kagıdına büyük harflerle öküz yazarak ögrenciye verir.
ögrenci:hocam imzanızı atmıssınız ama notum nerede? **
almanca sınavında boşluk doldurma soruları vardır. doğru cevap gazetedir ama almancası bir türlü akla gelmez gazetenin ama akla bu kelimenin "zeytin" le bir çağrışım yaptığı gelmektedir ..ve boşluğa "oliverung" yazılır. doğrusunun "zeitung" olduğu seneler sonra öğrenilir...
ekonometriye giriş 2 sınavı , soru ise bir çoklu regesyon çözümlemesi; yani formülleri bilip yaomak gerekiyor.
yanıt: hocam , formülleri hatırlayamadım, adı üstünde çoklu regresyon, çok fazla formül var kusura bakmayın. saygılar..
lise son sınıfta son kompozisyon yazılısı, hoca kıyak geçip konuyu serbest bırakmıştır. millet basit konularda yazarken o sıralar umut sarıkaya okuyan ben "sanayi devriminin toplumun psikodinamiği üzerine etkisi" konulu bir kompozisyon yazıp 80 almıştım. *
din sınavı.
soru: hz muhammed ne olarak gönderilmiştir.
olması gereken cevap: müjdeci.
arkadaşın birine sorarak yanlış duyup saçmaladığı cevap: mülteci.
bölüm: matematik
konu: lineer cebir
gözetmen: doçent
hoca kağıtları dağıtır ve başlayın süre 3 saat der ve öğrencilere 2 adet a4 kağıdı verir.
öğrencinin birisi itiraz eder hocam bu sorular 2 kağıda sığmaz der.
lan zaten bir şey yapamıyorsunuz kağıdı israf etmeyin bari der.
sınav başlar ve bizim eleman bütün soruları yapar ve 2 kağıda sığdırır bunu altına notunu düşer.
not: kağıdımı cevap kağıdı olarak kullanabilirsiniz.
sonuçlar açıklandıktan sonra öğrenci 0 almıştır, doçentin odasına gider ve neden 0 diye sorar herkesi bıraktım seni bırakmasam olmazdı der.
öğrenci: o zaman sorun yok der.
hoca:neden sorun yok 0 aldın der.
öğrenci: sonuçta cevap anahtarı olarak kullanmışınız yeter bana der.
sene sonunda bütünleme için baktığı derslerinde lineer cebirden geçtiğini görür.
yer:uludag üniversitesi
sınav magduru:şahsım
ders:türk vergi sistemi
soru:dolaylı vergileri tanımlayınız
cevap: hocam, bu 7. senem ve eger yine bu dersten geçemezsem okula bitiremeyip askere gidecegim. haliyle askerligim de 15 ay olacak. sevdicegim 7 yıldır memlekette yolumu gözlüyor. ailesi askerlik yapmayan adama kız vermeyiz diyor. 1.5 yıl daha kız arkadaşımdan ayrı kalmaya dayananmam. yaz okulları dahil bu sersi sizden 7. ye alıyorum. her yıl yaz okuluna gittigim için memlekette ailem yolumu gözlüyor. memleket hasreti gözümde tütüyor. saygıdeger hocam, bu dersten beni geçirmenizi rica ederim.
yer:yine uludag üniversitesi
sınav magduru:yine ben
ders:hatırlamıyorum
soru:ISBN nedir?(I internationalın kısaltması sadece onu hatırlıyordum)
cevap:ISBN ingilizce bir kelimedir.
soru:dolaylı ve dolaysız vergiler arasındaki farklar nelerdir?
cevap:dolaylı ve dolaysız vergiler arasındaki farklar o kadar fazladır ki, nice yazar, deneme ve makaleler bu farkları açıklayamamış, cümlelerini üç nokta ile bitirmişlerdir. sonuç olarak dolaylı ve dolaysız vergiler arasındaki farkları bilmemek cehaletten başka şey degildir.
ders: din kültürü ve zınbırıt bilgisi.
soru: allah'ın benzerinin olmaması sıfatını yazınız.
cevap: muhalefet ül lugateyn.
divan edebiyatında allah yaptı arkadaş sanırsam.
tamamen yaşanmış bir olaydır. din sınavı olunacaktır. dinci hoca, koca bir ayı paso mezhepler konusunu anlatarak geçirir. sınav zamanı gelir çatar ve sınav kağıdının son sorusu şöyledir:
ben bu cevabı hocanın şu sözüne rağmen yazdım: "eve gittiğinizde velinize mezhebinizi sorun, sınavda soracağım. öğrenmeden gelip mezhebinizi yazmazsanız puanınız 50'yi geçmez"
adam mezhebinin hanefi olmasıyla övünüyordu, sürekli ben hanefiyim diyordu. şimdi ister istemez insan düşünüyor; öğrencilerin mezhebini ne yapacaksın? bunun sınavla ne alakası var? ** hadi diyelim ki öğretmek için, öğrenmemiz için... zaten lise 3e gelmiş bir öğrenciye ailesi mezhebinin ne olduğunu öğretmez mi? dolayısıyla akılda soru işaretleri takılıp kalıyor. mezhebe göre mi davranacaksın? mezhebe göre mi puan vereceksin? neden insanoğlu her konuda ayrı olarak değerlendirilir? neden her konuda sınıflara ayrılır? neden birlik ve beraberlik olması gerekirken sen onlardansın ben bunlardanım ayrımcılığı yapılır? *
sonuç olarak o yazılıdan 50 aldım. hocanın verecek cevabı olmadığından mı yoksa aklına gelmediğinden mi bilinmez o cevabıma hiçbir şey demedi.
fizik dersinden kalmış olan x i hoca tahtaya kaldırır ve basit bir soru sorar. soru ise aşağıdaki gibidir.
1 derece sıcaklığında 1 litre suya 2 derece sıcaklığındaki 2 litre su ilave edilirse suyun sıcaklığı kaç derece olur?..
uzun uğraşlar sonunda x in verdiği cevap: 2.5 derece...
1.bu soruları niye soruyorsunuz?
2.bu sorulara cevap vermek o kadar öneli mi?
3.siz bu sorularla bnm bilgimi ne kdr sınayabileceğinizi sanıyorsunuz?
veee son bu soruların cevaplarını biliyorum ama hiç birini yazmayacağım çünkü bilgilerimi bu sorularla sınayamazsınız bu sorulara yazacağım cevaplar hiç bir zaman ne bildiğimi kafamın içindeki gibi kağıda aktaramaz..
bir felsefe sınavıdır ve yazılı günüdür öğrenciler yazılı kağıdında tek bir soru ile karşı karşıyadır.
masanın kenarında duran sandalyenin varlığını kanıtlayınız.
tüm sınıf 0 almıştır tek bir kişinin kağıdı 100 dür .
ve cevap kağıdında şöyle yazar : hangi masa?