soru 1: endoplazmik retikulumun görevini açıklayınız hayvan hücresinde mi bitki hücresinde mi yoksa her ikisinde de mi bulunur soyleyiniz?
öğrenci:ananı endoplazmik retikulum kovalasın hayvan hoca senin götüne bitki soksam ne fayda.
akışkanlar mekaniği sınav sorusu: (şekille depo ve kapağının resmi gösterildikten sonra ve kapağın kaynak ile sabitlenen menteşeleri şekilde belirtildikten sonra) yukarıdaki şekilde gösterilen kamyon 45 derecelik, 15 derece eğimli viraja saatte 50 km hızla girerse a)deponun içindeki sıvının şekli nasıl olur?
b)depo kapağına gelecek güç nedir?
c)depo kapağı dayanır mı? dayanmazsa ne yapmak gerekir?
(depodaki sıvının vizkozitesi bilmem kaç, yoğunluğu da bilmem ne)
olayı az çok bilenler aslında bunun akışkanlar mekaniğinin yanı sıra mukavemet, makine elemanları, fizik ve statik içerikli bir soru olduğunu anlayacaktır. zira tek soruluk bu sınav bir akışkanlar mekanigi sorusu olarak uygun değildir.. illa sorulacaksa, 4 seneyi üniversitede kaybetmeden makine mühendisi olmak isteyenler için bir sınav olursa anca o sınav için uygun bir soru olur. zira böle bir soruyu doğru cevaplayacak bir kişi 4 sene üniversite okumamış olsada makine mühendisliği diplomasını fazlası ile haketmektedir.
zira böle bir soru karşısında benim verdiğim anlık tepki;
"ne bilim .mına koim.."
sonrasında
"acaba bir kaç hesap kitap yapsam ondan sonra kapağı deponun üstüne koymak lazım desem hoca yer mi.. hmm ya kapak dayanıyorsa?? olsun dayansın ben ne olur ne olmaz emniyetli olsun diye yukarı koydum derim"
diye düşündüm..
1996 senesi, o zaman üniversite giriş sınavı 2 basamaklı; (bkz: öss) ve (bkz: öys) ve o zaman öyle 10 adet kitapçık ta yok, sadece 2 adet a kitapçığı ve b kitapçığı.
öss ye girdim, ilk ösym kurumu ile tanıştığım sınav, işte soru kağıdı dağıtıldı, kitapçıklar dağıtıldı, gereken yerler dolduruldu, salon başkanı ve gözetmen gerekli kontrolleri yaptı ve kuralları okudu, heyecanla zilin çalmasını bekliyoruz, ilk sorular kolay olacak diye bekliyorum ben, birinci soru kesin kesirli bir soru çıkar diye kafamdan geçiyor, işte bölmeyi hızlı yapıp, bölen, bölüneni doğru tespit etmeliyim, ilk soruyu 10 saniyede çözmeliyim ki, hemen ,ikinci soruya geçeyim, kafamda o var, bölmeli birşey gelecek o kesin, eminim yani.
neyse zil çalıyor, o hışımla açıyorum kitapçığı, ilk soruya bakıyorum, içimden "hasssssiiiktiiiir" çekiyorum, bu neeee beeee?
"9'un karakökü kaçtır?" yok böyle bir soru olamaz, yok bir yanlışlık var, kesin yanlış okudum derken 10 saniye geçiyor, cevap 3 ve -3 ama cevaplarda -3 yok, demekki 3, ama böyle bir soru olamaz, ösym bu kadar da kendini küçültmez, ama küçültmüş işte, soruya son bir kez daha bakıyorum, yok doğru "9 un karekökü kaçtır", 3 ü işaretliyorum ama yaklaşık 30 saniyem gidiyor, ösym ye bu soruyu hazırlayan hocalara tüm küfürlerimi ettim içimden, "böyle soru sorulur mu allahsızlar, şerefsizler, 30 saniyem gitti beee" diye.
sınavda tek küfür eden ben ve sayısalcı arkadaşlar değillermiş, sosyalci ve edebiyatçı arkadaşlar da az sövmemişler, onların çoğu o soruyu boş bırakmışlar(şaka gibi ama gerçek) sebepleri ise karekök işaretini görmeyince yapmayalım soruyu demişler, onlar da sövmüşler ama bizim gibi sınavın başında değil, sözeli bitirip sayısala geçince...