once upon a time sözlükte ancak sikildim olarak yazılabildiğinden dolayı çokca geyiğe malzeme olan sıkılmak fiilinin birinci tekil şahıs hali. usanmak, bıkmak.
sıkıldım..
çok değil; bir iki güzel söz alıp yanıma, gidesim var..
Ama içim, aynı zamanla yürümüyor yine dışımla..
gözlerimin daldığı yerleri bırakıp gitmeyi kabullenemiyor içim;
gidemiyorum..
Sorma halimi..
Görüşmeye mecbur bırakıldığım insanların beni hiçbir şekilde ilgilendirmeyen boş laflarını, sanki dinliyormuşum gibi anlattıkları güzel anıları, olmayacağını bildikleri halde papağan gibi tekrarladıkları 'iyi dilekleri' duymaktan sıkıldım. Yüzlerine 'siktirin gidin, beni benimle bırakın' diye de bağıramadım. Boş boş baktım suratlarına. Bazen hafifçe gülümsedim, bazen kahkaha attım. Zerre kadar içimden gelmedi yapmak ama konuştum, gezdim, dinledim.
Haftanın tek izin günün bitirdim biraz önce. Twitter'daki gereksizlere dayanamayıp hepsini bir çırpıda sildim, artık kimseyi takip etmiyorum. birkaç kez film seyretmeye yeltendim, o da olmadı, tüm filmleri sildim. Uyumaya çalıştım, o da olmadı. Msn'e baktım hep aynı, konu mankeni gibi duran, çoğunu tanımadığım insanlar. Sonra bahçeşehir üniversitesi'nin özel yetenek sınavı için hazırladığım portfolyo takıldı gözüme, "ne gerek var ki?" dedim. Ben orada öğrenci değil, hoca olacak adamım, bildiğimden fazlasını mı öğretecek sanki bana orası? Onu da savurdum attım odanın ortasına. Oturduğum yerden kalktım, koltuğum paramparça olmuş, peki neden? Bütün gün mal gibi burada oturup, klavyeyle dünyayı kurtarmaktan, millete laf yetiştirmekten başka bir iş yapmadığım için. Sonra yüzümü yıkamaya gittim, aynada gördüğüm surata "siktir!" dedim ve gelip tekrar bilgisayarın karşısına oturdum. Ya ne yapıyorum, bu entryi giriyorum. Değişen bir şey yok, sıkılıyorum.