flort ve nişanlılık döneminde, cafe köşelerinde sürünüp o cafelere toplamda bir servet bırakıp gene de huzur bulamadıktan sonra evlenip bir eve sahip olunduğunda tadından yenmeyen aktivitedir. Birde dışarıda yoğun yağmur yada kar yağıyorsa of of of offfff...
rahatla yapılması neredeyse imkansız olan aktivite.
ya tam battaniyenin altına girmişken kahveyi içerde unuttuğu anlarsın,
ya tam oturup güzelce koltuğa yayılmışken kumandanın karşı koltukta kaldığını anlarsın,
ya filmin en heyecanlı yerinde kapı yada telefon çalar,
yada elektrikler falan kesilir.
Yoğun tempo ile çalışan insanlar için bu keyif hayaldir efenim. Genellikle, yemek sonrası uyuya kalındığı için, ancak yıllık izinlerde yapılması beklenir.
Hele yağmurun öpücükler yağdırdığı bir akşamsa tadından yenmez durum. Ancak mükemmel bi durum olmasına rağmen henüz mevsimi istanbula gelmemiştir.istanbul'da hala buz gibi bira mevsimi hüküm sürmekte azizim.
hüzün ve mutluluk hislerini aynı anda hissettirebilirken yalnızlığı da hatırlatır. sokak lambasının soluk ışığını seyre dalarken önünüzdeki camda oluşan buğu görüşünüzü kapar ama düşünceleriniz akmaya devam eder. belli saatler (bkz: #2702085) de aynı hissi yaratabilir.
bir eksikle mükemmel bi aktivite. sevgilin de olacak yanında, sarılacaksın sıcacık filmini seyredeceksin. yalnız o film sonuna kadar seyredilebilir mi orası muamma.
ne zaman şu anı hayal edip hayatıma sıfırdan mutlu bir şekilde başlayacağımı düşünsem illa bir aksilik çıkar; mouse'mun pili biter, filmin alt yazısı kayar, biri arayıp "lan adam eksik çabuk" der ve halı sahaya çağırır falan...
zaten battaniyenin sıcaklığı da beş dakikadan sonra bayıyor. 5 dakikadan sonra da film izleme pozisyonun değişmesi gerekiyor, ne hikmetse bir türlü rahat edemem. kafamı yan çevirince de alt yazısı yamuk yumuk okurum.