niburu gezegeninde ışık hızıyla gezegenler arası seyahat mümkündü ancak bunun için radyoaktif elementler kullanılmaktaydı. yapısal olarak radyoaktiviteye karşı hassas olan nibiruluların araçlarında ve gezegenlerinde son derece soy, yalıtkan bir element olan altın kullanılmaktaydı. fakat kaynakları sınırlı olan nibiru gezegeninde altın rezervi sıkıntısı baş göstermekteydi. bu yüzden gezegenin bilgelerinden enki kardeşi enlil ile bu sıkıntıyı çözmesi için görevlendirildi. enki, hesaplamalarına göre yakın zamanda gezegenlerinin dünya adı verilen yeni oluşmakta olan genç bir gezegene yakın geçeceklerini, istenildiği takdirde oradan altın getirme görevine talip olduğunu tanrılar meclisine iletti. tanrılar bu isteği kabul etti ve enki dünyaya indi. dünyada şimdiki afrika kıtasında altın çıkarmak için uğraşan enki ve ekibi gezegenin şartlarından ve daha stabilize olmamış halinden dolayı gittikçe zorluk çekmeye başladılar. bunun üzerine enki bir çözüm düşündü. gezegene indiklerinde karşılaştıkları iki ayağı üstünde durabilecek kadar evrimleşmiş homo erectus ları kullanarak kendi genetik özellikleriyle birleştirip, kök hücre yöntemi ve diğer bazı bilimsel yöntemlerle modern homosapiens'i ortaya çıkaracak ve atmosfer şartlarına daha dayanıklı olan bu canlıları işçi olarak kullanacaktı. bu sayede, tek tanrılı dinlerde geçen ve tanrı kendi suretinde insanı yarattı ibaresinin de ortaya çıkmasına neden oldu. sümerlilerden kalan tanrı ve din kavramları de böylece ortaya çıkmaya başladı.
bu yazıyı okuduktan sonra aklınızda ne gibi düşünceler oluşur bilmiyorum, ama insanın düşüncesini zorlayan varsayımlardır.
not: kaynak alıntıdır.
edit: imla