90 lı yılların karanlık zamanlarını ışığıyla aydınlıklara çıkartan, elektrik nedir bilmeyen köyleri ışığa kavuşturan, 1 sente muhtaç ülkeyi zenginliklere boğan, yılan yiyip ateşe tapan insanlardan bir millet yaratan büyük insan.
şaka lan şaka...
allah ın yeryüzündeki kılıcı, 3 kıt'a nın fatihi...
-------- oğuz atay'ın bir bilim adamının romanı adlı eserinden yorumsuz spoiler --------
prof. hikmet binark (mustafa inan'ın yakın bir arkadaşı) anlatıyor. mustafa inan hakkında konuşurken :
"bir gün de bilim kurulunun ankara'daki toplantısından çıktıktan sonra karpiç lokantasında süleyman demirel'e rastlamıştık. demirel, mustafa inan'ın öğrencisiydi ve hocasına da çok saygısı vardı. yanımızdaki masada kardeşi şevket demirel oturuyordu. bizi çağırdılar, birlikte yemeğe başladık. o günlerde demirel, devlet su işlerinden ayrılmıştı, müteahhitlik yapıyordu. siyasete atılacağı söyleniyordu. mustafa bey birden eski öğrencisine soru : "yahu süleyman, duydum ki sen siyasete atılacakmışsın. sakın ha. ben seni akıllı bir adam bilirim." demirel gülümsedi : "böyle bir şeyi benden umar mısınız hocam?"
batı çalışma grubundan haberdarı olup, hiçbir şey yapmayan eski cumhurbaşkanı. yeğeni hayali ticaret yapmış, nesim malki cinayeti azmettirmişken, doğru düzgün hapis yatmamışken, üstüne üstlük bir de banka hortumlama olayı vardı. çok zekidir, zeki olmasa bunca şeyi bir arada yürütemezdi.
Galatasaray'ın cumhurbaşkanlığı kupasını kazanması üzerine kafaları karıştıran bir söz söylemiştir: Bu değerli kupayı bir türk takımının kazanması gurur vericidir.
ona geçenlerde sormuşlar: memleketin halini nasıl değerlendiriyorsunuz diye?
''tek kelime ile söylersem iyi demiş, iki kelimeyle söylersem iyi değil! ''
hamiş: hiç sevmem kendisini ama zeka başka bir şey kesinlikle.
Demirel'e ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulmuş....
Demirel de soruyu yönelten kişiye:
- " Bak sana bunu bir fıkrayla anlatayım da pazar neşesi olsun" demiş. Demirel' in anlattığı fıkra şu:
Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var.... Karakuşi Kadı, fırıncıya:
- ' Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin asil sahibi gelmiş:
- ' Hani bizim ördek? ' Fırıncı boynunu büküp:
- 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor...
Bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş...
Ördeğin sahibi,
- 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikáyet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş:
- 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'
Fırıncı
- 'Uçtu' demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış:
- 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:
- 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...
Davacı:
- 'Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?' diye sorunca Karakuşi Kadı
- 'Şimdi' demiş, 'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız. Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşi Kadı:
- 'Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.' Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye:
- 'Senin şikáyetin nedir bre?' Yahudi bir süre düsündükten sonra ellerini açmış,
- 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa Sen, e mi !'
Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek, kıssadan hisse:
- Ananı "öpen" kadı ise, kimi kime şikáyet edeceksin?.. Bugün ülkedeki durum bu! Agnadın???
Kendine has veciz sözleriyle siyasetini tasvip etmeyenleri bile gülümseten, esprili, ilginç, darbeler sonrası yeniden lider olabilen dünyadaki tek örnek, pekçok işi başarabilen ama birtürlü şapkasına sahip çıkamayan ve devamlı kaptıran ünlü babamız.