bence babam ve oğlumdan çok daha acıklı, çok daha dokunaklı bir film. mehmet özgür bir oyuncu olarak şahane bir performans sergilemiş. türk sinemasına daha bir umutla bakmamı sağlamış filmdir. evet çok teknik hata var, kurguda yanlışlar var. bazı sahneler gereksiz, bazı sahneler çok uzatılmış. kafaya yerleşen bazı sorular vs. var filmle ilgili ama bunların hiçbiri bu sıcacık filmi karalamaya yetmiyor. anladığım kadarıyla ülkemizde pek rağbet görmedi film.
sırf mehmet özgür soloları için bile izlemeye değer bir film.
çoşkun aral'ın savaş fotoğraflarını albümlediği dünyanın dört bir yanındaki savaşlarda akan bütün kanların aslında aynı renk olduğunu gösterdiği çalışması.
konuşarak tamamlanması gereken diyaloğun çıkmaza girdiği, insanın içinde söylemek istediklerini zaptedebildiği veya zaptetmek zorunda olduğu andır. üç nokta koyarak sözü söylediğini; o üç noktada bırakır kendinle baş başa kalırsın. sözün bittiği yer insanın söyleyemedikleriyle yalnız kalmasıdır.
sevdicekle son konuşmanızın ardından evinize yönelmişken, kafanıza "böyle bitmemeliydi" diye aptalca bir inanışın dank etmesiyle arkanıza döndüğünüzde, onun suçluluk dolu gözleriyle karşılaşıp, söylenecek tüm repliklerin bittiğini, trajik sonun geldiğini farkettiğiniz yerdir; başladığınız yerdir.
--spoiler--
direkt babam ve oğlumun veliahtı addediliyor bu film. oysa ki öyle değil. önce bir gidin izleyin dicem ama zamanınıza ve paranıza yazık olacak. onun için gitmeyin. kardeşim hadi türkler iyi film yapabilsin diye gidiyoruz. koca salonda 4 kişi film izliyoruz. ama onlar napıyo? böyle kötü performansları bize film diye izlettirmeye çalışıyor. izleyeni ağlatabilmek için bir hastalık kullanılmış filmde. başka türlü bir duygusallık yaratamıyor çünkü. babam ve oğlum'da hüngür hüngür ağlayan ben bu filmde ağlanacak bir sahne bulamadım ben. yamuluyorsam düzeltin.
--spoiler--
mehmet özgür'ün mükemmel oyunculuğu ile göz doldurduğu sınırlı bütçeli olmasından kaynaklanan eksiklikler gözardı edildiğinde göze batan bir tarafının olmadığını düşündüğüm film.
teknik açıdan hataları,bariz klişeleri kullanması, bazı noktalarda ajitasyon yapmak için kasmak gibi sorunları olsa da izlenesi bir film. böyle sıcacık, çok içten, oyuncuların tanınmamış olması daha da değerli kılıyor filmi. *
bazen söylenecek söz kalmaz bazende söylenecek okadar şey varken kelimeler boğazınızda düğümlenir. bazen gururunuz izin vermez konuşmanıza bazende korkularınız. kim bilir belki de konuşmanıza gerek yoktur zaten. ya her şey bitmiştir çoktan ne söyleseniz kar etmez ya da söylemeniz gerekenleri söyleyemediğiniz için her şey kayıp gider ellerinizden. siz öylece bakrsınız ardından ve keşke sözün bittiği o yerde hiç durmasaydım dersiniz pişmanlık içinde.
--spoiler--
nasılda butun tesadufler bana karsı aksilesiyor
yuzume vuruyorlar öc duygumun körlendiğini
oysa uyumak ve tıkınmaktan baska bir iş yapmayan adama adam mi derler
olsa olsa hayvan derler
yaradan bize akıl denen melaikeyi
üzerine bagdas kurup tembel düsünelim diye vermedi ki!
hayvanca bir isyan mi bu bilemiyorum.
fazla ölçüp biçiyorum yapacağım işleri
kılıkırk yaran bu duraklama
dörtte biri akıl kalanı korku,
bu işi yapmalı demekle kalıyorum kendime
yapmak için haklı sebeplerim,
iradem gücüm imkalarım var.
dünya kadar örnek var beni kışkırtacak
şu orduya bak!
bunca asker bunca masraf
toy bir prens geçmiş başına
yüreğinde kutsal bir tutku
dudak büküyor başına gelebileceklere
ölümlüğüne, cılız varlığına meydan okuyor
bir hiç bir yumurta kabuğunun uğruna hemde
büyük sebepler olmadıkça komıldamamak
gercek buyukluk sayilmaz seref ise karistimi
hiç uğruna kavga çıkarmaktır büyüklük daha çok
ben ne duruyorum öyleyse
öldürülmüş bir babam, kirletilmiş bi annem var
aklımıda kanımıda kızıştırmak için
ben hala uyumaktayım
nasıl yüzüm kızarmasın görünce karşımda
onbinlerce insanın kesin ölümlerine gittiğini?
bir esinti olsun şan olsun diye
mezara gidiyorlar yatağa gider gibi.
birkaç dönüm yer savaşıp alacakları
orduların kılıç oynaymasına izin vermez
ölülerin gömülmesine yetmez bir avuç toprak!
ey düşüncem bundan böyle ya kana boyan,
ya da beş para etmediğine yan!!
--spoiler--
turgut oglu umut a bakabilmek icin okul gösterilerine çıkan, hayatını müsamerelerde palyacoluk yaparak kazanan bir oyuncudur. oglunun annesi simay onu terk edip başka biriyle yaşamaya başlamış, gününü gün etmektedir. bir gün yine gösterilerden birinin ortasında gelen bir telefonla umut un okulda fenalaştıgını ve hastaneye kaldırıldığını ögrenir. umut a kan kanseri (lösemi) teşhisi konur. artık turgut un tek bir amacı vardır: oglunun tedavisi için gerekli parayı bulmak. bu olaylar olurken yıllar sonra umut un annesi simay çıkagelmesi işleri turgut için daha da içinden çıkılmaz bir hale sokar. *