whatsapp ta dakikalarca o çevrimiçiyken öylece beklemek. acaba kiminle konuşuyor diye düşünmek. o an onun orada, telefonu elinde tuttuğunu bilmek ama yazamamak.
bu saatten sonra türkiye'de yaşamak, soluduğum her oksijen. bir teröristin gizli tanıklığıyla paşaların ceza alabildiği bir ülkede can güvenliğimden endişe ediyorum. belki 3, belki 5, belki de 10 yıl beklemem gerekse bile bu ülkeden siktir olup gideceğim.
misal, kalabalık mutsuzluktan yalnız mutsuzluğa geçişimi sorguluyor vicdansız beynim. ye başını da ben de kurtulayım bana türlü oyunlar oynayan zihnim. allah kimsenin karşısına içimdeki benin bana yaptığını yapacak kadar acımasız birini çıkarmasın. öyle keskinim ki kendime, kılıcımın ucu zehirli. oysa hepi topu iki ucu boklu değnekti gerçeğim.
oturma odasına taktığım perde meğerse başka odanınmış. onu çıkarıp kendi yerine takmam lazımmış. niye hep böyle şeyler benim başıma geliyo ki. ühü ühü.
edit: hep perde takmanın yaşı mı olurmuş. kadın anam yorulmasın diye yapıyorum.
yalnızlık, hüzün ve geceleri uyuyamamak. sonuncusu tabi daha kotu ilk iki seyi daha cok dusunduruyor. buna bir de muzikler ekleniyor. hadi bakalim bunalima girme.
ilk iki vizesinden yüksek notlar alıp ba ya da aa vermeyi hedeflediğim mat 2 dersinin finaline uyuyakaldığım için giremedim. intihar etmemem için bir sebep yok.