minibüsten inerken benim önümden inen adamın koluna taktığı çantası koptu. ve o çantanın sapı nasıl birşeyse bilemiyorum, demirmi, çelik miydi artık, bir de sanıyorum ki çok ağır bir çantaydı ki o demir şey kafama öyle bir çarptı, çarpış o çarpış. inanılmaz acı çektim. ben orda canımla uğraşırken bir insanda dönüp iyi misin diye sormadı. lanet olsun bu insanlara. kafam şiş 2 gün dolaştığımı saymıyorum bile.
mp3 çalarımın bozulması. garantisi de bitmişti öyle dandik bir marka da değildi ama birden bozulunca içim cız etti gidip yeni bir şeyler bakmaya da üşeniyorum galiba internetten sipariş edeceğim.
ağzını gözünü kırmak istediğim keratit. hayır arka arkaya ilginç hastalıklar gelip buluyor beni, tamam buna da şükür de, lenslerimi almasın elimden. özgüvenim yerlerde geziyorum iki gündür, gözlükle dolaşmak kabusunu canlı canlı yaşıyorum.
geçen gün altınlarımı sayıyordum her zaman ki gibi saatlerimi aldı aralarında bi tanesinin rengi değişikti ısırayım dedim sahte mi diye dişim kırıldı.düşündüm de aman ne olacak sanki yerine altın koyarız.