kedimiz (atakan), kucağımda durmak yerine, gidip koltuğun üzerindeki eniştemin pantalonunun üstüne yatmayı tercih etti. bir tuhaflık var bu işte.
git anasını satayım. sen de git benden. sevme sen de beni artık.
lan kaç gece beraber yatmadık mı? ne zaman burda kalsam hep gelir benle yatardın. git desem de gitmezdin. odada 3-5 insan varken, sen hep benim yanıma gelirdin. yapma desem yapmaz, bekle desem beklerdin. şimdi ne oldu?
her şey, herkes anlaşmış da sevmiyor beni lan! sanki hepberaber karar almışlar, kervanı toplamış terkediyorlar.
ulan atakan birazdan yatacam, gelip yanıma kıvrılmak isteyeceksin, burnumun dibine girmeye çalışacaksın ya, bu sefer ben seni istemicem. tutacam bacaklarından atıcam balkona, kapatıcam kapıyı suratına! göreceksin reddedilmek nasılmış.
allah'ım girdiğim triplere bak ya. zoruma giden şeye bak.
beybimin doğum günü bugün ve o çok mutsuz. o mutsuz olduğu için bende mutsuzum. belki şimdi görür ve biraz iyi hisseder kendini. yalnız değilsin beyb, çok seviliyorsun.
sevginin değerini bilen birinin olmaması*.. birde ne zaman fireball atsam 6lık zarlardan birinin bile 6 gelmemesi 20 tane 6lık zar yuvarlıyorsun birisi bile 6 gelmiyor nasıl mutsuz olmazsın.*
kardeşim dediğim insanın, kendisini zor duruma düşüren, aptal yerine koyan insanla(!) makara yapıyor olması beni mutsuz ediyor hatta damarımı kabartıyor(lazlık).
bütün hafta boyunca saat 5.5'a kadar ders var. ve ben genelde derslerde kitap falan okuyorum. onu geç birikmiş birsürü konu var ve yetişeceğini pek zannetmiyorum keşke çalışsaydım günü gününe diyorum. hayallerim vardı ulan! 2 haftada amına koydular.