Yoğun kar yağışlı bir kış mevsiminde açan papatya gibi hissediyorum. insanların merakla bakIP incelediği fakat ilgisiz, soğuktan üşüyen bir papatya gibi...
Biri gelse koparsa da seviyor sevmiyor falı baksa diye bekleyen, en azından bir işe yaramak isteyen...
kimsesiz ve erken unutulmuş. içimdeki çocuğa sarılırken onu öldürmüş gibi tuhaf bir his.
Adeta hislikten öte, bir hissiyat denebilecek arapça'lık düzeyde.
acımak. sadece kendime acımak ama bu hayatta. ders çıkaramadığım için kendime kızmak bile değil sadece a cı mak! 'ya insanlar neler yaşıyor seninki de dert mi' demicek kadar kendime ait hayat felsefem var başkalarının dertlerine bakıp avutamam kendimi nasıl başkaların fevkalade hayatlarına bakıp yakınmıyorsam. ha bide şey var 'aşk acısı' denen şey çok acıtıyor şu an onun acısını çekiyorum ağlayıp zırlarken gün boyu 'yuh' diyorum 'senin ailen var kendini düşün bi aşk için değer mi' diyorum sonra tam rahatlıcakken bunca şarkı bunca şiir bunca hikaye boşa yazılmamıştır. o kalem o şiiri yazarken o müzisyen o notayı hissederken ve o insan o hikayeyi yaşarken yanılmış olamaz demek ki aşk geçekten çok ciddi bir acı imiş ağlamakta hakkın var diyorum. Saçma hissediyorum bi o kadar yalnız bi o kadar acınası ve bi o kadar çaresiz.
seksin afrikası türkiyede yaşadığım halde ne zaman toplu taşıma araçlarına binsem , grup seks partisinden çıkmış insanlarla gidiyor gibi hissediyorum , herkes mi ter korkar be sözlük.*