Çocukluğumda renkler daha bir canlıydı sanki. Baharın kokusu bile bir güzeldi, insanı büyülerdi.
Mesela ramazan günleri aile ile birlikte yenilen iftar yemekleri. Çoktan göçüp gitmiş olan aile büyükleriyle birlikte geçirilen o iftarlar, sahurlar...
Kış geceleri derinden derine gelen bozaaaaa sesleri. Dışarısının soğukluğunu tatlı bir hatıraya çeviren evdeki soba. Ve o sobadan tavana yansıyan ışık oyunlarını izleyerek uyumak...
Sanırım insan basitliği ve sadeliği özlüyor yaş geçtikçe. Ya da ne bileyim kaygısız tasasız geçirmeyi günlerini. Aslında insan geçmişte kalan her şeyi iyisiyle kötüsüyle özlüyor. O günleri bir daha elde edemiyecek olmanın hüznüdür bu.
okula gitmediğim zamanları özledim sabah erkenden kalkıp çizgi film izlemek , istediğin zaman uyumak , istediğin gibi takılmak , güzel zamanlardı. özledim doğrusu.
hata yapmayı, kaybolmayı özledim. dünya'nın üzerinde bir kum tanesi gibi hissetmeyi, köklerimden, zincirlerimden kopup savrulmayı özledim. gün doğarken dalga sesleriyle uyanmayı özledim. inanmayı özledim. başkalarını özlemeyi özledim.
Eski beni özledim. Her şeyin güzel olacağına inanan beni. insanların iyi olabileceklerini düşünen beni. Aynadaki gülen gözlerimi. Şimdi komik gelmeyen şeylere güldüğüm günleri. Hayatı gırgıra aldığım zamanları. Kaygısız, kayıtsız,aklı bir karış havada olduğum zamanları. içimde her gün biraz daha silikleşen çocuğu özledim. insanlara eskisi gibi güvenebilmeyi özledim.Her şeyden öte Annemi özledim hem de çok. Geri kalan her şey eskisi gibi dışım aynı ama içim farklı artık. iyi mi kötü mü bilemedim.