insan olanın sonsuza kadar yaşaması ancak içinde kendisinin olmadığı, tertemiz adaletle vereceği kararlara bağlıdır. O insan toprağa gömülse de ölmez, çünkü hakka aşıktır o.
size çok özel şeyler anlatacağım.
dinler misiniz. dikkat kesilir misiniz. tahayyül gücünüzü harekete geçirir misiniz. bu geceliğine.
ben nostaljiyi doruklarında yaşayan bi insanım. belirli bi tarihe duyduğum özlem toplum olarak dönmek istediğim dönemlerden bahsetmiyorum.
çocukluğumuzda saf, kimsenin yetişkinlikleriyle kirletemediği, kendiniz olabildiğimiz anlardan bahsediyorum.
uludağa gidiyoruz. ailecek. herkes mutlu, herkes güzel bi piknik havasının oluşması için elinden geleni yapıyor.
kadınlar biçilen rollerden gocunmuyor, soğan - domates doğramakta.
çocuklar al yanaklarıyla, kopasıca terlikleriyle koşturmakta.
ben de bakır bakır parlayan, güneşe aşık saçlarımla bi o yana bi bu yana koşuyorum. yoruluyorum, hazırlananların tadına bakıyorum.
eğlenceli anlar birbirinin takibinde. bi sonraki deli dolu aktivitemizi planlıyoruz. , koskoca dayılar, koskoca teyzeler, minicik kuzenlerim dünyanın en ilkel ama en samimi oyunlarını oynamak için yalın ayak sarıalanda koşturuyoruz.
gülüyoruz, kahkahalarla!
kızıyoruz,mızıkçılık olunca!
küsüp kenara çekiliyorum, sonra dayanamayıp yine geliyorum!
kuzenlerim kıyamıyor, bana fazladan "hak" veriyorlar!
gerçekten seviliyorum,kızarıyorum, utanıyorum. sevmelerine alışkın değilim. bozulur diye korkuyorum.
bizi hiç kimsenin bozmaya yeltenemeyeceği huzurun içine çekilirken görmek çocukluğuma çocukluk katıyor. yaşamayı seviyor oluyorum.
sonra dönüyoruz arabalarla. arabalarla çünkü koskoca aile olarak gidiyoruz!
dönüş yolunda bursa güne elveda ederken, onun elveda edişini seyre dalıyorum!
öyle güzel ki sözlük! ağaçların aralarından süzülen gün batımının son demlerinin hüzmeleri yüzüme hafif hafif vuruyor. arabada uyuyakalmayı önemsemiyorum, çünkü anneme yaslanıyorum.
annem var dayım var yengem ve kuzenlerim var. düşünsene seni korumak için herkes orada!
birazdan batacak olan akşam güneşinin ardında kalacak olan karanlık orman bana zarar veremez çünkü ailem orada benimle!
mutlu mutlu huzurlu huzurlu bi daha geleceğimizi bilerek, koşuşturmanın verdiği tatlı yorgunluk, temiz havanın verdiği yenilenmeyle dönüyoruz evlerimize bursayı gün batımında seyrederek.
ne güzel-di!
şimdi bayramda bile görüşmüyoruz.
gözlerim doldu. eskileri çok özlüyorum
çok geride kalmış lise anılarımı rüyamda görüp özlemle ağlayacak kadar özlüyorum geçmişi. ulan altı üstü lise değil işte. neden ağlayarak uyanalım ki?
o da başka hikaye.
başka benleri mi özlüyorum acaba?şimdi olduğum kişiden o kadar mı nefret ediyorum?
Biri ki bana doğum günümde bahçelerinden topladığı karadutlarla karadutlu pasta yapmış, biri ki sabahın altısında kalkıp bama üşenmeden kek yapmış, biri ki ben okula gitmeden gelince içerim diye neredeyse her gün çayımı hazır etmiş, biri ki ben mutlu oluyorum diye üşenmeden saçlarımla oynamış.
Sevdiğim insana güvenebilmeyi özledim. Koşulsuz şartsız ileriye adım atabilmeyi özledim. Bana, beni ben olduğum için sevildiğim hissinin verilmesini özledim.
öğrenciyken sabah dersine saat kurup uyandığında saate bakıp, uyku durumuna bakıp, ulan başlarım dersine gitmiyorum diyip tekrar yatağa gömülüp, o anki iç rahatlığı ve özgürlük hissiyle öğleye kadar uyuyup, yataktan çıkmadan günü tamamlamayı çok özledim. sabah yiyiyorsa gitme işe.