Gecenin bir yarısı beni uyandıran şey.
Elleridir.
Sanki o minik eller dürttü de hadi uyan dedi yarım saat kadar önce.
Tabiki uyanır uyanmaz asrın icadı olan telefonuma sarıldım.
Herhangi Bir mecradan bi bildirimi yok.
O zaman sözlüğe yazmalıyım dedim ve evet.
Bir el uyandırdı beni.
Tanıştığımızda ilk dikkatimi çeken ellerinin başlığı bu başlık.
Pazar günleri yapılan banyoyu, babamın uyumadan önce anlattığı masalları, kardeşimle ettiğim kavgaları, ben okula gitmek istemiyorum diye ağladığım günleri, annemle oynadığım oyunları. Çocukluğumu özlemişim ben. çok özlemişim hem de...
üniversite hayatını. sigara almak için okula yürümeleri. beş parasız onca gün geçirmeleri. şimdi insan özlüyor o günleri. şimdi bir plazanın ortanca katlarına tıkıldık, her şeyimiz var, o özgürlük yok.
arkadaşımı özledim. adı sonay. he size ne dimi. ama benim yanında rahatça dedikodu edip, saçmalayabildiğim tek insan o. tüm arızalarımı biliyo ve beni yargılamadan dinliyo. şimdi avusturalya da. bok varmış gibi gidilebilecek en uzak yere gitti. ayrıca hamama felan gidiyoruz beraber. içiyoruz arada. yazdığım en saçma şey oldu bu ama olsun olsun.