sabah mesainin olmadığı, çalar saatsiz yaşadığım; biyolojik saatime göre uyanıp canım istediğinde derse gittiğim -bir de şikayet ettiğim ki alenen azaptayım buna bir ceza olarak- tatil modundaki canım okul hayatım...
huzur içinde endişesiz nefes alabilmek, çocukluğum, bisiklet turlarımız, ilkokuldayken yaz tatilllerinin o yakıcı sıcağında dışarda oyun oynamayı özledim...
ilkokul aşkım özlemle yakalamaca oynarken sarılınca seksten bile daha fazla heyecanlanmak.
bir gofretin dayanılmaz lezzeti.
ilk yazlık aşkım esin bisikletten düşüp dizini yaraladığında öpeyimde geçsin dediğimde, öpte geçsin demesi. sonra balkondan neredeyse bütün ailenin tiyatro seyreder gibi bizi seyrettiğini farkına varınca kıpkırmızı olmak.
okulun bahçesinde top oynarken kavgaya tutuşmak. (bkz: çocuk kavgası)
babamın bana iyi davrandığı günler.
liseye kadar süren (ilkokul-ortaokul) müthiş başarılar.
mükemmel ilkokul öğretmenim.
fiş kesmek.
Hani 1. Sınıfta okumayı öğrenirken içinde cümleler olan, sayfalardan fiş kesmeyi. Ali ata bak, oya ip atla, ışık ılık süt iç.
Nasıl özenle yerleştirilirdi fiş dosyasına. Ne kıymetliydi o dosyalar sanırsın devlet dosyası taşıyorduk.