- yendikten sonra kokusu bünyenizden geçmeyen sucuklar, yumurtalar.
- ilk kez piyasaya çıkan otomatik camlı arabaların(sadece ön kapılarda tabi) camlarını sürekli açıp kapatmak. akabinde kafaya yene tokatlar
- memleketin her yerinde, oyunların tüm çocuklar tarafından bilinmesi, bu nedenle hiçbir kasabada, şehirde yalnızlık hissetmemek
- gazetelerin verdiği kartondan araba,uçak maketleriyle kendinden geçmek.
- çin oyuncaklarıyla alakası olmayan majorette ve matchbox marka kaliteli oyuncaklar.
- bozacı, sütçü, horoz şekeri , macun şekeri, gerçek pamuk helva, kızkaçıran, seyyar atlı karıncalar.
kaygısızca sessiz bir akşamüstünde, yapacak, yetişecek hiçbir şey olmadan güzel bir kitabı okumak. yaşamın bu kadar koşturmaca içerisinde olması beşere uygun değil.
ben bugün çocukluğumu özledim..
sorumsuz olmayı, evlerin camlarını kırmayı görevim bilmeyi özledim.. sabahın köründe kalkıp çizgi film izlemeyi, annemler uyanmasın diye sesi sonuna kadar kısmayı özledim.. kırdığım bardaklara üzülmeyi özledim.. ateş yaktım diye azar işitmeyi.. komşunun beni bakkala göndermesini, verdiği birkaç kuruş para üstünü özledim.. yanlışlıkla yuttuğum her sakızda "tüh be!" demeyi özledim.. tencere kapağından direksiyon yapmayı özledim.. sırayı çizdiğim için kızan öğretmenime "örtmenim sabahçılar yapmış" demeyi özledim.. babam harçlığımı bozuk olarak verince daha çok para aldığımı sanmayı özledim.. beslenme derslerindeki yumurta kokusunu özledim.. hatıra defterimi kitleyince mutlu olmayı özledim.. ışıklı ayakkabılarımı özledim.. buğulanmış mutfak camına çizdiğim kalpleri özledim.. sadece pazar akşamı yaptığım banyoları özledim.. yoldan geçen renoları saymayı özledim.. yağ satarım bal satarımı özledim.. bayramda harçlık toplamayı, büyük paraları sağ cebime koymayı özledim.. arkadaşlarımın beni dışarı çağırıp, annemden 10 kişi izin almaya çalışmalarımızı özledim.. her gece anne ve babamı öpüp iyi geceler demeyi özledim.. yürürken babamın elinden tutmayı, annemin kucağında uyuya kalmayı özledim.. kaşık kaşık oralet yemeyi özledim.. uyandığımda kar tutmuşsa sebepsiz sevinmeyi özledim.. kek yapılmış kabın dibini yalamayı özledim.. "ne denmez efendim denir!" telkinlerini özledim.. sevdiklerime sebepsiz sarılmayı özledim.. çorapları birbirine geçirip maç yapmayı özledim.. topu uzağa atınca "burayı ali sami yen mi sandın?" demeyi özledim.. annemin bakmadığı anda ağzımı kazağımın koluna silmeyi özledim.. ateriye gitmeyi özledim.. bakkaldan dönerken yolda yarısını yediğim ekmekleri özledim.. hastalandığımda gördüğüm şefkati özledim.. her daim dizlerimin yara olmasını özledim.. "büyüyünce futbolcu olucam" demeyi özledim.. civciv beslemeyi özledim.. en büyük tasamın tom ve jerry'yi kaçırmak olmasını özledim.. benim yaşımdaki adamlara amca demeyi özledim.. pet şişede ateş böceği biriktirmeyi özledim.. arabanın ön koltuğuna oturamadığım günleri özledim.. "annee suuu!" diye bağırdığımda balkondan ucuna ip bağlanmış sepetle inen suyu özledim.. uçurtmaya selam verdirmeyi özledim.. kasetlerin deliğine kalem sokup geri sarmayı özledim.. meyve suyu paketlerini patlatmayı özledim.. radyoda çalan şarkıyı babamın en sevdiği kasetin üzerine kaydetmeyi özledim.. karne günleri takdir belgesini alamamışım gibi yaparak saklamayı özledim.. çalışmayan ateri kasetine üflemeyi özledim.. "at bakayım topu abin conun kıllı göğsüne" demeyi özledim, ninja kaplumbağalar izleyip april'a aşık olmayı özledim.. büyüteçle kağıt yakmayı özledim.. zeki alasya ve metin akpınar'ı kardeş zannetmeyi özledim.. arabanın, babam sağ elini koltuğa atıp geri bakınca geri geri gittiğini zannetmeyi özledim.. kurban bayramında toplanan derilerden uçak yapıldığını sandığım saflığımı özledim.. gazetelerden kupon kesip meydan larousse aldığımız günleri özledim.. kırmızı tutup kuralları koymayı özledim.. arabaların camlarından içeri bakıp "kaç basıyomuş lan" diye sormayı özledim.. metin arolat'ın klibi çıkınca gözlerimi kapamayı özledim.. annem öpünce iyileşen yaralarımı özledim.. yarını düşünmeden yaşamayı özledim.. sebep göstermeden ağlayabilmeyi özledim.. aşk kazanır sözüne olan inancımı, insanlara inanabilmeyi özledim.. kendimi özledim..
kendime verdiğim sözleri tuttuğum zamanlarımı,
şu soğuk gecelerde yatağın donduruculuğundan yatmaya çekinmem sonucu canım annemin o yatağı benim için sualsizce ısıttığı günleri,
babamın beni omuzlarına alıp gezdirdiği, 'uçaksınn sen!' yapıp uçurduğu, bisikletten düştüğümde üstümü hiç bir şey demeden silkeleyip, 'tekrar düşsen bile bu bisiklete tekrar bineceksin ta ki isteğinle inene kadar' demesini,
sıcacık yatağımda çay kaşığı sesleriyle uyanmayı ve kahvaltıyaaa! diye çağırılmayı,
aranmayı en çok da özlenmeyi,
özledim.
başımın, midemin daha az ağrıdığı, gecenin bir yarısı evden kaçıp sahilde sabaha kadar gezdiğim günleri, lise arkadaşlarımla her okul çıkışı gittiğimiz çiğköfteciyi ve orada dönen muhabbetleri, yollarda itişe kakışa, güle oynaya geldiğimiz şen şakrak günleri, hiç hesap kitap yapmadan, sorgusuzca para harcadığım o zamanları, şimdi hastalıklı olan zavallı beynimin ve yüreğimin sapasağlam günlerini...çok özledim.
ve seni baba. kapının arkasından çıkıp 'deee eee' diye beni korkuttuğun o günleri, her an yanında olduğum, sarılabildiğim, seninle doyasıya oynayabildiğim o güzel çocukluk günlerimi özledim.
bir an bir saniye. yalnızca bir saniye eski halime dönebilmek için nelerimi vermezdim. ama artık geç herşey için, çok geç.. giden gitti, kalan sağlar da hastalıklı. hayat, bana umudumu geri ver. gözyaşlarımın hesabını getir bana, bunun için çok geç olmadan.
söylesen acizlik söylemesen cesaretsizlik olacak şeyler. bursa mesela en çok. yağmurunu, karını, soğuğunu özledim. hayat geçmiş lan... daha neyin davasını güdüyorsak.
ziya osman saba'nın "sizleri görüyorum" şiiri özlenen her şeyi özetler:
sizleri görüyorum bahçemizdeki çamlar,
bütün gün gölgesinde oynadığım dost badem,
derken,dallardan ılık iniveren akşamlar;
evine dönen babam, camda bekleyen annem.
ah bütün sevdiklerim, bütün kaybettiklerim!
neyi arayayım yerde kurt, göklerde yıldız mı?
babam, annem, evimiz, bahçem, çitlenbiklerim,
sizler hayal miydiniz, sizler yaşadınız mı?
yavaşça yürüyorduk bir grupla. sonra yağmur vardı, yağmur hızlandı. arkadakiler yavaşça yürürken biz koşmuştuk, delice, yarış etmiştik. sonra baya bir ıslanmıştık. çocukluğuma dönmüştüm o an işte. yanımda mutluydun, yanında mutluydum.
sonra işte hep sen yanımdaydın ya, bana değer veriyordun. gözlerime bakıp gülüyordun, sonra anlıyordun beni hep, anlıyordun.
ben seni özledim, senin beni anlamanı. farklı bakış açını özledim. zeki oluşunu, çocuksu hallerini, yanında yaşadığım huzuru özledim.
bazen senin bana itaat etmeni, bazen benim seni dinlememi özledim. gülüşmeler, sonra kendi uydurduğumuz kendimizce mantıklı oyunlar.
sonra sadece bizi birbirimizin anladığı saçma dilimiz. sonra sana hayran oluşum. seni kendimden üstün görüşlerimi özledim. ilk defa mükemmele en yakın insanı görüşümü, ne biliyim işte. saçma sapan, bazen mantıklı.. sen bilmecesini özledim, çözemediğim.
birinde kendimi görmeyi özledim.