En büyük takıntım grip olmaktan korkmak. Boğazım acımaya başladığı anda evde ne kadar ıhlamur limon varsa kaynatıp, ilaç içip grip olmayı engellemeye çalışıyorum.
Çakmak elleyemiyorum. Hatta görünce bile midem bulanıyor ve çakmak değen şeylere dokunmamaya çalışıyorum. tüpü çakmakla yakan kişilerin evlerinde yemek yememeye çalışıyorum...
dinler.
anlamıyorum, neden bu kadar körsünüz ? görmüyor musunuz, kim oldukları belirsiz kişiler istek emir ve arzularını tanrı istiyor şeklinde sunuyor, dinler bundan ibaret, organsızlık yapmayın bu kadar.
Dolaptaki tüm askılıklarımın kancası aynı yöne bakmalıdır. Bir de her gün harcadığım parayı kayıt ederim. Daha önce de söyledim telefon rehberinde herkes adı soyadıyla kayıtlıdır.
Yanlış yazılan bir kelime gördüğümde ister istemez düzeltirken buluyorum kendimi.
Ve, şarj.
Telefonumun şarjı %70 den aşağı düşemez. Düştüğü an şarja takarım hemen. Şarjı daha az görmeye dayanamıyorum.
ingilizcede fonetik okumayı becerememek. alerjim mi var anlamadım ki 4 sene lise+1 sene üni hazırlık hala beceremiyorum. (Aslında ilkokulun ingilizcesini katmadığımdan 5 yıl var sayılmaya değer görmüyorum yoksa 4. sınıftan itibaren ingilizceyi eklesem 10 yıl oluyor da 10 yıldur beceremiyorum deyince becermeye uğraşasım gelmiyor.)
Masamda iki kalem var. Ikisi de ayni. Ofisten cikarken klavyenin iki yanina dik sekilde askilari asagi bakacak sekilde birakirim. Sabah geldigimde es kaza yeri kipirdamis vs olursa tum gece kayitlarini inceler ofise kimin girdigini bulurum. Zira insanlarin cogu kalemlere dikkat etmez. Yere dusunce alir rastgele masaya koyar.
aralık kalan kapı takıntım var. gece odama birisi girip çıksa ve kapıyı aralık bıraksa dahi içgüdüsel bir sebeple uyanıp o kapıyı kapatır öyle uyurum. ya tam açık olacak ya kapalı olacak. sürekli oturduğun/yattığın yerden kalkma durumu oluyor. eziyet verici.
özel bilgilerime haddinden, gereğinden fazla saygı göstermek. ( öyle ki üzerinde tc numaram olan bir evrağı önce suda ıslatıp hamur haline getirdikten sonra çöpe atıyorum.) *
şahsi eşyalarıma gereğinden fazla temkinli davranmak. (şayet ki; koyabileceğim askılık, masa gibi bir yer yoksa montumu bile öyle uluorta ortada bırakmam. yanımda 20 tlm olsa bile kısa süreliğine dişarı çıkarken dahil yanıma alırım.)
kimi işlere dakikasına saniyesine kadar zamanı gelmeden başlamamak. (örneğin diş fırçalarken dahil saatin saniyesi 12ye ya da buçuğa gelmeden başlamıyorum.)
evde yemek yerken muhakkak saçlarımı toplamak. (kahvaltıdan önce bile toplayabiliyorum, gerçi o kadar uzun saçlarım yok ama oraya buraya girecek diye rahatsız oluyorum bu biraz da çocukluktan annem sayesinde edindiğim bir alışkanlık.)
tabağımı iyice sıyırmak, pirinç bulgur soğan tanesi dahil bırakmamak.
aldığım çoğu kıyafetin iç kısmındaki minik etiketleri illaki kesmek. (tenime değmesi rahatsızlık veriyor.)
Mesela azcık su var, çiçeğin dibine dökeceğim. Birkaçını suladım, ötekiler kaldı. Suyun yetmediği çiçekler için, hepsine eşit gelecek şekilde su doldururum. Ve sonra içim rahat.