olmaz olasıca bir simetri takıntısıdır, efendim. evdeki halıları kaymayan, zemine adeta kene gibi yapışan cinslerinden olanlarla değiştirmeye sürükler, insanı. her hangi bir evin her hangi bir odasına adım attığınızda; öncelikle ortama şöyle bir bakmanıza ve eğrilikleri tespit etmenize sebep olur. daha modern göründüğü gerekçesiyle odaya saçılmış renk renk minderler kabus olur; gece uykunuza girer. aynı renk minderler birbirine paralel bile değil. inanmazsın şu an tüylerim tiken tiken oldu.
tüm cümleleri veya söz öbeklerini harf gruplarına ayırmak. örnekse; şampiyon bursa. -şam -piy -onb -urs -a . a tek kaldı. ve bu durumda kötü oluyorum. mutlaka artansız olmasaı gerekiyor.
arkamdan gelen bir arabanin icinden birinin ates edecegi korkusuyla; geceleri tek basima cadde kenarinda yuruyememek. daimi olarak, arabalarin gectigi yoldan uzaktan yurumeye calismak, gecen her arabada arkayi donup bakmak.**
simetri takıntısı mı, düzen mi yok ya düzen olamaz. hiçbir zaman düzenli bi insan olmadım ben ama bi takıntım var böyle. ne olduğuna tam karar veremedim.
mesela perde uçlarının düzgün durmasına dikkat ediyorum. ucu yamuk yumuk duruyorsa düzeltiyorum. bilgisayarımda, masa üstünde dosyaları belli bi düzen sırasına göre diziyorum. final haftam diye bi arkadaşımdaydım cumartesiden beri. bilgisayarın başına geçtim. böyle dosyalar var bi sürü word filan, indirilmiş bi şeyler filan ama böyle etrafa saçılmış gibi. içim daraldı resmen. hemen bi düzene soktum her şeyi. neyse ki hatun bi şey demedi. çöp kutusu dolu kaldı. emin olamadım bi şey der diye. sonrada, "bak yavrucum düzenledim ben her şeyi ama şu çöp kutusunu da boşalt lütfen canımı sıkıyor" dedim. çöpü de hallettik, geri dönüşüm kutusu tertemizdi.
sonra eve geldim. saç modelleri, makyaj modelleri, elbise, gelinlik vs.. modellerinin dosyalarını düzelttim. isim sırasına göre düzelttim. şuan çok mutluyum. bi de sağ gözümün altındaki yara izini estetikle hallettirirsem çok simetrik olacağım. aman yarebbim. mütemadiyen çıldırıyorum.
her allah ın günü üsküdar-beşiktaş motorunu kullananlardanım. içerde oturduğum zaman, motor daha iskeleye yanaşmadan kalkan tipler vardır. işte ben asla oturduğum yerde oturamayanlardanım. sanki maraton koşusu yapacağız çıktıktan sonra. öylesine ilk ayaklananlardanım yani...garip bir telaş vesselam.
neyse üst katı için de ayrı bir takıntım mevcut, o da merdivenlerden inerken sağa sola tutunmadan inmeye çalışmak. böyle tam yanaşırken fren de yapıyor ya, "tutunmadan inicem işte" moduna giriyorum. bir gün düşüceğim ben bu denize ama, hadi bakalım.
bende godoşa alerji var. godoş gördüm mü bi fena oluyorum ateşim falan çıkıyor. bu ateşle beraber o godoşu kaşıma hissiyatı beni deli edecek raddeye geliyor. adamı yakalayıp sırtı, karnı, neresi varsa kaşıyorum.