sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    61.
  1. Sen kaf dağının ardında bir çiçek.. Bense sevdiğim, sabah eserinde kendini yollara atmış bir toz tanesiyim.. Savrulurum yanına varacağım diye poyrazdan karayele.. Ama inan sevdandan hırçın değil hiç bir fırtına...

    Çok deniz gezdim çok bahçe geçtim ama görmedim senin gibisini..
    Görmedim de dokunmadım da bir tekinin yaprağına. E hadi sevdiğim sen de insafa gel azıcık, gel de dokunsun yapraklarındaki sihir şu yorgun bedenime, sen gel de olmasın bahar, esmesin rüzgar, akmasın dereler denizlere... Kollarında bir beş dakika ver, bu ömrüm de olmasın...
    Rea
    1 ...
  2. 60.
  3. en uzak mesafe
    ne afrika'dır,
    ne çin,
    ne hindistan,
    ne seyyareler,
    ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
    en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.....

    can yücel
    2 ...
  4. 59.
  5. Ahmet Muhip Dıranas - Kara gözlerin şiiri

    Kara gözlerindeki umut
    Siyah saçları kadar karamsardı
    ve kadere küsmüştü O, bir kere
    Sevgiyi öldürdü diye...
    Sanki ona uzanan ellerde
    Keskin bir bıçak
    Ha vurdu ha vuracak
    Bu, benim karanlıklarım,
    Bu benim sırlarım diyor hep
    Bir gün gelecek
    Şefkatle kollarına saracaklar...
    Asılsız sevgilerdi onu yıkan aslında
    Umutları umduğu gibi çıkmamaış
    Beklentileri hep korkuları olmuş
    Sanki bütün hayatı,
    Kupkuru bir odadaymış kopamadıklarıyla..
    Gülüşleri bir sigara içimi zamanı kadar az
    Her nefeste biraz daha kısalırken
    Bütün beklentileri
    Duman duman uçuyorlardı.
    Kurallar koymak isterken dostluklarına,
    Kuralları bozduğunun farkında değildi aslında...
    Şimdi o gözlerde,
    Vakitsiz yağan yağmurlar var,
    Hasat mevsimi bitmiş bahçelere
    Sağnak sağnak yağacaklar.,
    Belki gönlünde gökkuşağı açacak
    Ama, altından çocuklar geçmeyecekler.
    Su yerine zehir akacak ırmaklarından,
    Hiç kimse içmeyecek...
    ya Ben,
    Şimdilerde bir bağ bozumu hüznü var içimde,
    Üzümlerim gazap üzümü
    Şaraplarımsa gözyaşları...
    Sen güz güneşinde,sanki kanadı kırık bir kuş,
    Konmuştu bahçeme,
    Ona şefkatle eğilirken
    Pır diye uçtu birden
    Kırık sandığım kanatlarındaki sahtelik,
    ve,inancımla birlikte.
    4 ...
  6. 58.
  7. "ak bir yaban güvercini
    gibiydin aşk
    vişnelere bulaştın kirlendi beyazın.

    takılamayan
    telli duvak

    verilemeyen mendil

    düşlerde
    kaldın.

    al üstüne mor giymiş
    körkuyularda
    körkuyularda

    sevdadan delirmiş.

    ah yüzüne bütün kapılar
    kapanmış senin
    ıtır ve yasemin kokulu günah.

    çıkılamayan yıldız
    gidilemeyen iklim

    kimbilir hangi limanda
    hangi gemiye
    yüklenmiş.
    al üstüne mor giymiş
    körkuyularda
    körkuyularda

    sevdadan delirmiş.

    düşlerde
    kaldın.**"
    2 ...
  8. 57.
  9. elimden gelen bu

    elimden gelen bu ben iki kişiyim .
    çoğalmak neyse ne azalmak zor.
    birisi seni her an bırakıp gittiğim,
    öbürü kan gibi tutulmuş seviyor.
    ağzındaki acı alnındaki çizgiyim .
    gözlerine kirli bir bulut getirdim.
    hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor .

    elimden gelen bu ben iki kişiyim .
    birisi kapadığın kapılardan gitmiyor .
    yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o.
    bir yerin üşüse onun sıcaklığı,
    öbürü en içten çağrını işitmiyor.
    alıp tutmaksa o basıp gitmekse o .
    bakışları kıyısız deniz uzaklığı .

    elimden gelen bu ben iki kişiyim .
    ikisi birden çıkmaya uğraşıyor .
    bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim?
    birisi yeni baştan serüvene başlamış .
    öbürü silahında son mermiyi sıkıyor.
    çoğalmak neyse ne, azalmak zor.

    atilla ilhan
    3 ...
  10. 56.
  11. sizin hiç babanız öldü mü?
    benim bir kere öldü kör oldum
    yıkadılar aldılar götürdüler
    babamdan ummazdım bunu kör oldum
    siz hiç hamama gittiniz mi?
    ben gittim lambanın biri söndü
    gözümün biri söndü kör oldum
    tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
    söylelemesine maviydi kör oldum
    taşlara gelince hamam taşlarına
    taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
    taşlarda yüzümün yarısını gördüm
    bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
    yüzümden ummazdım bunu kör oldum
    siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

    (bkz: cemal süreya)
    14 ...
  12. 55.
  13. 54.
  14. " hiç özlemedim seni
    özlemek dostluktandır
    dostluğundan öte bulmalıyım seni

    sıcaklığını bulmalıyım
    dokunuşlarını, kenetlenişi
    terimizle sulanmalı yeryüzü
    güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca

    apansız fırtınalar çıkmalı
    sarsılmalıyım

    özlemek
    yanında olmak isteğidir
    gülüşünü görmek biraz da
    hiç özlemedim seni

    saçlarına gül takmam
    bir ırmak gibi akıtırım ovaya
    soluğunla yanar
    dudaklarımın bozkırı

    akkor halindeki ufuk
    bakır bir tel gibi eriyip gider
    kraterler ortasında kalırım "

    ahmet telli.
    5 ...
  15. 53.
  16. her şey yapılabilir
    bir beyaz kağıtla
    uçak örneğin uçurtma mesela
    altına konulabilir
    bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
    sallanan bir masanın
    veya şiir yazılabilir
    süresi ötekilerden kısa
    bir ömür üzerine.

    bir beyaz kağıda
    her şey yazılabilir
    senin dışında
    güzelliğine benzetme bulmak zor
    sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
    her şeyden
    bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
    belki tabiattadır çaresi
    senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
    ve benim
    bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
    anlarım bitkiden filan
    ama anlatamam
    toprağın güneşle konuşmasını
    sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

    sen bana ışık ver yeter
    bende filiz çok
    köklerim içimde gizlidir
    gelen giden açan soran bere budak yok
    bir şiir istersin
    "içinde benzetmeler olan"
    kusura bakma sevgilim
    heybemde sana benzeyecek kadar
    güzel bir şey yok

    uzun bir yoldan gelen
    tedariksiz katıksız bir yolcuyum
    yaralı yarasız sevdalardan geçtim
    koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
    her şeyi anlattım
    olan olmayan acıtan sancıtan
    bilsem ki sana varmak içindi
    bütün mola sancıları
    bütün stabilize arkadaşlıklar
    daha hızlı koşardım
    severadım gelirdim
    gözlerinin mercan maviliğine

    sana bakmak
    suya bakmaktır
    sana bakmak
    bir mucizeyi anlamaktır

    sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
    aşk sorgusunda şahanem
    yalnız kelepçeler sanıktır
    ne yazsam olmuyor
    çünkü bilenler hatırlar
    hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
    bahçıvanlar değil tüccarlardır
    sen öyle göz
    sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
    sen teninde cennet kayganlığı iken
    sana şiir yazmak ahmaklıktır

    bir tek söz kalır
    dişlerimin arasından
    ben sana gülüm derim
    gülün ömrü uzamaya başlar

    verdiğim bütün sözler
    sende kalsın isterim
    ben sana gülüm derim
    gül sana benzediği için ölümsüz
    yazdığım bütün şiirler
    sana başlayan bir kitap için önsöz

    sana bakmak
    bir beyaz kağıda bakmaktır
    her şey olmaya hazır
    sana bakmak
    suya bakmaktır
    gördüğün suretten utanmak
    sana bakmak
    bütün rastlantıları reddedip
    bir mucizeyi anlamaktır
    sana bakmak
    allah'a inanmaktır

    (bkz: yılmaz erdoğan)
    6 ...
  17. 52.
  18. sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
    kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
    bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
    sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

    özdemir asaf
    2 ...
  19. 51.
  20. bak bil ki; domuzların önüne inciler serilmez,
    mücevherden sarraflar anlar ancak, başkası bilmez,
    kör insan için ne farkeder ki, elmas da bir cam da
    sana bakan kör ise; sakın kendini camdan sanma

    (mevlana)
    3 ...
  21. 50.
  22. Gönlümle baş başa düşündüm demin;
    Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
    Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
    Akisleri sönen bir ses gibisin.

    Mâziye karışıp sevda yeminim,
    Bir anda unuttum seni, eminim
    Kalbimde kalbine yok bile kinim
    Bence artık sen de herkes gibisin. (bkz: nazım hikmet ran)
    4 ...
  23. 49.
  24. 48.
  25. bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet

    sen say ki
    ben hiç ağlamadım
    hiç ateşe tutmadım yüreğimi
    geceleri, koynuma almadım ihaneti
    ve say ki
    bütün şiirler gözlerini
    bütün şarkılar saçlarını söylemedi
    hele nihavent
    hele buselik hiç geçmedi fikrimden
    ve hiç gitmedi
    bir topak kan gibi adın
    içimin nehirlerinden
    evet yangın
    evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
    evet kaybetmenin o zehirli buğusu
    evet nisyan
    evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
    sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
    bu sevda biraz nadan
    biraz da hıçkırık tadı
    pencere öü menekşelerinde her akşam

    dağlar sonra oynadı yerinden
    ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
    sen say ki
    yerin dibine geçti
    geçmeyesi sevdam
    ve ben seni sevdiğim zaman
    bu şehre yağmurlar yağdı
    yani ben seni sevdiğim zaman
    ayrılık kurşun kadar ağır
    gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
    yine de bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
    ahmet hamdi tanpınar
    8 ...
  26. 47.
  27. rengarenk dünyada bir adam gezer,
    ne zengin ne fakir.
    ne mümin ne zındık.
    hiçbir gerçeğe dalkavukluk etmez.
    hiçbir yasağı tanımaz...
    bu alacalı dünyada kimdir bu adam, cesur ve üzgün.
    2 ...
  28. 46.
  29. ne atom bombası,
    ne londra konferansı,
    bir elimde cımbız
    bir elimde ayna
    umrumda mı dünya?

    orhan veli kanık
    5 ...
  30. 45.
  31. Benim kendimi içinde bulduğum şiir Liliyar... Paylaşalım :

    bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
    ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
    altın saçlarını yana atışı yok mu lilinin
    lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
    lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
    kuklalar titremesin ne yapsın
    kuklaların kukla olmadığı besbelli
    lilinin çekip gideceği besbelli
    lilinin dönüp geleceği besbelli

    ekmek ha bakkalın olmuş ha cabaret de paris'nin
    sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte lili
    ekmek ne kadar allahınsa lili de o kadar allahın lili
    yüzün ruhun kadar aydınlık ya lili
    gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya lili
    anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
    olamaz üstüdardan geçeriken bulduğun mendil

    -bizi bırakıp nereye gidiyorsun lili
    demek bizi bırakıp gidiyorsun lili
    sen daima güzeller güzelini bulursun lili
    sen istesen de taş yürekli olamazsın
    sen daima güzeller güzeli olursun lili
    demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
    hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
    öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü lili
    tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
    sen daima sultanlar sultanı olursun lili
    demek sen gidiyorsun lili
    bizi öpmeden mi gideceksin lili

    lilinin güneşin altında duruşu yok mu
    perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
    eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
    çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
    yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
    uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu
    lilinin bir tavşan gibi koşuşu
    keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
    adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
    lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu

    ben konuşmasını bilmem lili

    Sezai Karakoç
    3 ...
  32. 44.
  33. yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde,
    hiçbir şey beklemeden...

    nazım hikmet
    9 ...
  34. 43.
  35. YAĞMUR KAÇAĞI

    elimden tut yoksa düşeceğim
    yoksa bir bir yıldızlar düşecek
    eğer şairsem beni tanırsan
    yağmurdan korktuğumu bilirsen
    gözlerim aklına gelirse
    elimden tut yoksa düşeceğim
    yağmur beni götürecek yoksa beni

    geceleri bir çarpıntı duyarsan
    telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
    sarayburnu'ndan geçiyorum
    akşamsa eylül'se ıslanmışsam
    beni görsen belki anlayamazsın
    içlenir gizli gizli ağlarsın
    eğer ben yalnızsam yanılmışsam
    elimden tut yoksa düşeceğim
    yağmur beni götürecek yoksa beni

    Attila ilhan
    6 ...
  36. 42.
  37. Seninle Ölmek istiyorum

    Dağbaşında bir avcı kulübesi
    Yerler dizboyu kar ocakta ateş
    Dışarda rüzgar
    Hadi gel önce sevişmeliyiz uzun uzun
    Yerdeki ayı postunun uzerine uzanmalıyız
    Bütün vücudunu santimetre karelere ayırıp
    Birer birer öpmeliyim
    Ve sonra sımsıkı sarılmalıyım sana
    Böylece ölmeliyiz aradan yıllar geçip
    Bizi buldukları zaman
    Etlerimiz çürümüş olsa da
    Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden Hadi gel
    Nefes almak hüner değil
    Seninle ölmek istiyorum

    Ümit Yaşar Oğuzcan
    3 ...
  38. 41.
  39. tanrı gülüşünle öfkeni almış senin;
    birinden cennet yapmış, birinden cehennem.
    sen cennetimsin benim, ben senin uslu kulun;
    açılsın kapıları bana cennetimin.

    ömer hayyam
    3 ...
  40. 40.
  41. o kızı nerede nasıl görsem
    aklımı başımdan alır ağzı
    saçları şıra köpüğü desem
    kaşları bıçak izi kırmızı

    yakut pulları mı - bu ne görkem
    kanlı gözbebeklerindeki yazı
    beni nasıl büyüledi bilmem
    kirpikleri örümcek kırmızı

    kızıl demirden bir ünlem
    salınması yangın yalazı
    korkmasam öpmeye eğilsem
    dişleri elektrik kırmızı

    çarpılmışım başım sersem
    sevdim jilet yiyen kızı
    göğsündeki kumrulara değsem
    gagaları zehirli kırmızı

    içerse kezzap içer - hem
    sarhoş da olmaz - azıp bazı
    yasak bölgelerine insem
    tüyleri ısırgan kırmızı

    gece gündüz tek düşüncem
    kasıklarımdaki ince sızı
    artık kimseyle sevişemem
    anladım sevişmek kırmızı

    jilet yiyen kız merih'li gecem
    birlikte bulacağız belâmızı
    sonumuz kuşkusuz cehennem
    kırmızı kırmızı kırmızı

    (bkz: attila ilhan)
    4 ...
  42. 39.
  43. bir yaprak gönder bana,
    yarım saatten yakın olmasın ama;
    kaldığın eve.

    sen, böylece güçlenir yürüsün.
    ben, teşekkür ederim sana,
    gönderdiğin güzel yaprak için.

    bertolt brecht.
    2 ...
  44. 38.
  45. ne sen öldürebiliyorsun beni bu cenkte
    ne ben yenebiliyorum seni
    ödünç hançer öldürmez beni
    ya başka bir silah seç kendine
    ya bırak başkasının ellerine
    ölüm aşkın işidir
    kork benden sevgilim
    ahretin olurum senin
    bu kadar çok seven öldürmesini de bilir
    ölümü göze alan yaşamasını da bilir.

    MURATHAN MUNGAN.
    4 ...
  46. 37.
  47. Dün sabah işe giderken
    Ölümü gördüm ölümü
    Ansızın kesti yolumu
    Usulca tuttu kolumu;
    "Korkma" dedi.
    (bkz: bedri rahmi eyüboğlu)
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük