sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    135.
  1. Bekliyorum...
    Öyle bir havada gel ki,
    Vazgeçmek mümkün olmasın.

    davet/orhan veli kanık
    2 ...
  2. 134.
  3. Ne ararsın Tanrı ile aramda
    Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
    Hakikaten gözün yoksa haramda
    Başı açığa neden türban sorarsın?

    Rakı, şarap içiyorsam sana ne
    Yoksa sana bir zararı, içerim
    ikimiz de gelsek kıldan köprüye
    Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

    Esir iken mümkün müdür ibadet
    Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et...
    Senin gibi dürzülerin yüzünden
    Dininden de soğuyacak bu millet.

    işgaldeki hali sakın unutma
    Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
    Sen anandan yine çıkardın amma
    Baban kimdi bilemezdin şerefsiz

    (bkz: neyzen tevfik)
    1 ...
  4. 133.
  5. geri gelen mektup

    ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

    gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

    ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
    hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
    gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
    gözler ki birer parçasıdır sende i̇lahın,
    gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
    vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
    sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

    bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
    bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
    hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
    vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı.
    dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
    dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
    hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
    görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

    dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
    tek bendeki volkanları söndürse denizler!
    hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
    i̇mkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
    sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
    toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

    mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
    en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

    hüseyin nihal atsız
    0 ...
  6. 132.
  7. üstündeki elbise gözlerinin renginde
    yürüyor yürüyordu arkasına bakmadan
    onu kaybettim bir kış gününde
    yağmur yağmur yağmur yağıyordu durmadan
    ölü taşıyan bir araba
    araya girdi galiba

    koştum koştum yetişemedim
    sanki önümü kapatan bir sütundu zaman
    insanlar otomobiller dalgın habersiz zalim
    alıkoyamadım onu meçhullere dalmaktan
    boşunaydı artık çaba
    boşuna mıydı acaba

    dondum kalakaldım olduğum yerde
    gözlerimi kaplıyordu duman duman duman
    gönlüm ne geçmişte ne geleceklerde
    bir mahkûmdum görülmemiş bir cezaya çarpılan
    uğrayan bir azâba
    sığmaz hesaba kitaba.

    (sezai karakoc-kaybolus)
    1 ...
  8. 131.
  9. Etme

    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
    Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
    Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

    Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

    Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
    Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

    Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

    Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

    Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
    Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

    Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

    isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
    Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme


    Mevlana Celaleddin Rumi
    3 ...
  10. 130.
  11. Devrim

    Temiz kalan tek yerdir devrim
    bütün bir yıl
    kirlenen duvarda
    ama görebilmek icin
    asıldığı çividen indirilmelidir
    yapraklari biten takvim

    Zorbalara direnmektir devrim
    bir çocuğun
    annesinin çantasından aldığı paraları
    altına gizlediğini
    söylememiştir dövülen
    hiçbir hali

    içinde yaşamaktır devrim
    dikiş kutusunun
    ve toplu iğneler gibi
    bir arada olmayı gerektirir
    karşı koyabilmek icin zulmüne
    makas denilen patronun

    Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
    ateş böceklerini
    yakalamak isteyen çocukların
    peşine takılır gün gelir
    yanıp sönen mavi ışıkları
    polis arabalarının

    Kağıt bir gemidir devrim
    bütün gemiler
    hurdaya çıksa da sonunda
    taşıdığı özgürlük şiiriyle
    batmadan yüzer nicedir
    dünya sularında

    Kim bilir kaç yunus görmüş
    kaç DENiZ GEZMiŞ...

    Sunay Akın
    1 ...
  12. 129.
  13. SIYRILIP GELEN

    Soluk bir ay dolanıyor
    kentin üstünde her gece
    Her gece bilge bir gezgin
    tavrıyla adımlıyor yolunu

    Güz yanığı bir durgun
    sessizlikle örtülü her şey
    ve yırtılmış bir tül gibi
    savrulup duruyor zaman

    Suların sesini dinle şimdi
    ormanın fısıldayışlarını
    usulca yarılıyor dağların göğsü
    bir aşkı dinlendirmek için

    Ve gözleri uzak yamaçlarda
    aranıp dururken bir şeyleri
    sessiz ve sakin beklemekte
    bekledikçe bileylenen yürek

    Belli ki dağların, denizlerin
    ve göllerin üzerinden
    sıyrılıp gelmektedir seher
    Belli ki yakındır
    doğayı ve hayatı sarsacak saat

    Ahmet telli.
    1 ...
  14. 128.
  15. 127.
  16. GECE NÖBETi

    Daha az seviyorum seni..
    Giderek daha az..
    Unutur gibi seviyorum..
    Azala azala..
    Aramızdaki uzaklığın karanlığında..

    Geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca..
    Daha az seviyorum seni..
    Kendini iyileştiren bir yara gibi..
    Daha az..
    Ve zamanla..

    Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
    Uzak dağ kışlalarında..
    Görmüyoruz birbirimizi..
    Usul usul sis iniyor..
    Kopmuş yollara..
    Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
    Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
    Sevgilim sevgilim
    Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
    Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..

    Artık daha az seviyorum seni..
    Unutur gibi..ölür gibi daha az..
    Yeniden ödetiyorum kendime
    Onca aşkın öğretemediğini..
    Kolay değildi..
    Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
    Kaç acı birden imtihan etti beni..
    Bir tek gece vardır insanın hayatında..
    Ömür boyu sürer nöbeti..
    Bu da öyleydi..
    iyi ol..
    Sağ ol..
    Uzak ol..
    Ama bir daha görme beni..
    (bkz: Murathan Mungan)
    3 ...
  17. 126.
  18. sen benim sarhoşluğumsun...

    sen benim sarhoşluğumsun...
    ne ayıldım, ne ayılabilirim,
    ne ayılmak isterim.
    başım ağır, dizlerim parçalanmış
    üstüm başım çamur içinde
    yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

    (bkz: nazım hikmet ran)
    2 ...
  19. 125.
  20. Kinime kin katan kindarlar...
    Kinime az mı kin kattılar...
    Kin kustuğum şu tablolar
    Kanıma az mı aktılar
    Bir kıvılcım belirince gözlerinde
    Ne hikmet bilmem
    Titrer yüreğimin en sarp köşeleri..
    Kız kulesi dikmiştim ruhumun en gizli köşesine
    Yılan buldu
    Kader yine işine koyuldu..
    Belki de 'elma' dedik ve geçtik..
    Kovulduğumuzu anlamadık bile..
    inandırıldık bir yalana
    Adına ask denilen safsataya
    Biliyorduk hepimiz aslında
    Ama neylersin..
    Başka tatta yokki hayatta..
    Leylekler getirdi aşkı..
    Satamadan getirdi şeytan..
    Bak işte çevrelemiş etrafımızı bir sis yumağı..
    Çeker sinsice,eker merak duygusunu kalbimize..
    Çağırır bizi son'a dogru..
    Ve sordurtur içten yakan bir kıvılcımla
    Nereye gidiyorum...

    (bkz: çıkmaz sokak)
    1 ...
  21. 124.
  22. RIHTIMDA



    Bir beyaz gemiydi ayıran onları

    Kadın güvertedeydi, adam rıhtımda

    Şimdi unuttum yüzünü kadının

    Adamın gözleri aklımda



    Kana bulanmış bıçaklar gibi

    Uzun kirpikleri ıslaktı

    Adam dertli, adam darmadağın

    Dokunsalar ağlayacaktı



    Adam bitkindi, adam seviyordu

    Kalan kederdi, giden gemiyse

    Taş olduğu içindir dedim

    Rıhtım taşları erimediyse



    Derken bir düdük öttü ansızın

    Bembeyaz gemi gitgide ufaldı

    Korkunç yalnızlığıyla başbaşa

    Rıhtımda bir adam kaldı
    1 ...
  23. 123.
  24. Adam yaşama sevinci içinde
    Masaya anahtarlarını koydu
    Bakır kâseye çiçekleri koydu
    Sütünü yumurtasını koydu
    Pencereden gelen ışığı koydu
    Bisiklet sesini çıkrık sesini
    Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    Adam masaya
    Aklında olup bitenleri koydu
    Ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    Adam masaya onları da koydu
    Üç kere üç dokuz ederdi
    Adam koydu masaya dokuzu
    Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    Uzandı masaya sonsuzu koydu
    Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    Masaya biranın dökülüşünü koydu
    Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    Tokluğunu açlığını koydu

    Masa da masaymış ha
    Bana mısın demedi bu kadar yüke
    Bir iki sallandı durdu
    Adam ha babam koyuyordu.

    (bkz: masa da masaymış ha)
    (bkz: edip cansever)
    2 ...
  25. 122.
  26. 121.
  27. hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.

    hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    ayağını basdın odama
    kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın,
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

    hoş geldin kadınım
    nazım hikmet ran
    1 ...
  28. 120.
  29. sayılarda çoğalmak, niçin, ne olmak için?
    bir tek hiçtir çarpışı, kırk milyona bir hiçin...

    hiç
    necip fazıl kısakürek
    1 ...
  30. 119.
  31. murathan mungan-yalnız opera
    ataol behramoğlu- ben tek başıma ne yapabilirim
    oruç auroba-özlediğin gidip göremediğindir ,o

    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü biri
    Ve hiçbirşey yapmamaya karar verdi
    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü bir öteki
    Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi.
    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü bir üçüncü
    Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü
    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü yüzbinler
    Ve tek başınalıklarını sürdürdüler .
    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü milyonlar.
    miyonlarcaydılar Ve tek başınaydılar.
    Bu arada birileri Onlar adına Karar vermekteydi
    Tek başına olduklarını sananlar Topluca ortadan kaldırıldılar.
    3 ...
  32. 118.
  33. ne hasta bekler sabahı,
    ne taze ölüyü mezar,
    ne de şeytan bir günahı,
    seni beklediğim kadar.

    geçti, istemem gelmeni,
    yokluğunda buldum seni,
    bırak vehmimde gölgeni,
    gelme, artık neye yarar?

    necip fazıl kısakürek - beklenen
    6 ...
  34. 117.
  35. Aşk

    biz seninle ikimiz şubat gibiydik,
    kayadan düşsek ağrımazdı bir yerimiz,
    küçücük bir taş görsek irkilirdik.

    öyle sıkılırdık ki birbirimizden içimiz kalkardı.
    bir şiiri tersten okumak bile anlamlıydı.
    karıncaları başparmağınla ezmek,
    sinek kanatlarını yakmak o günlerde...

    hiç boş kalmayan ama hep yalnız
    bir otel odası gibiydik seninle
    boşuna aldatılırdık, boşuna susardık,
    boşuna bakardık çöken bir balkondan kendimize.

    bir anlam veremezdik çekip gitmememize,
    her aşk;
    aynıdır zaten çoğalır kan kaybettikçe

    Altay Öktem
    1 ...
  36. 116.
  37. Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    ayağını basdın odama
    kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın,
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

    NAZIM HiKMET
    2 ...
  38. 115.
  39. BENCE ŞiMDi SENDE HERKES GiBiSiN
    Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor ,
    Onlardan kalbime sevda geçmiyor ,
    Ben yordum ruhumu biraz da sen yor ,
    Çünkü bence şimdi herkes gibisin .

    Yolunu beklerken daha dün gece ,
    Kaçıyorum bugün senden gizlice ,
    Kalbime baktım da işte iyice ,
    Anladım ki sen de herkes gibisin .

    Büsbütün unuttum seni eminim,
    Maziye karıştı şimdi yeminim,
    Kalbimde senin için yok bile kinim ,
    Bence sen de şimdi herkes gibisin .

    NAZIM HiKMET
    4 ...
  40. 114.
  41. Üçüncü Şahsın Şiiri

    Gözlerin gözlerime değince,
    Felaketim olurdu ağlardım.
    Beni sevmiyordun bilirdim.
    Bir sevdiğin vardı duyardım.
    Çöp gibi bir oğlan ipince,
    Hayırsızın biriydi fikrimce,
    Ne vakit karşımda görsem,
    Öldüreceğimden korkardım,
    Felaketim olurdu ağlardım.
    Ne vakit Maçka'dan geçsem,
    Limanda hep gemiler olurdu,
    Ağaçlar kus gibi gülerdi,
    Bir rüzgar aklımı alırdı,
    Sessizce bir cigara yakardım,
    Kirpiklerini eğerdin bakardın,
    Üşürdüm içim ürperirdi,
    Felaketim olurdu ağlardım.

    Aksamlar bir roman gibi biterdi,
    Jezabel kan içinde yatardı,
    Limandan bir gemi giderdi,
    Sen kalkıp ona giderdin,
    Benzin mum gibi giderdin,
    Sabaha kadar kalırdın,
    Hayırsızın biriydi fikrimce,
    Güldü mü cenazeye benzerdi,
    Hele seni kollarına aldı mı,
    Felaketim olurdu ağlardım.

    Attila ilhan
    4 ...
  42. 113.
  43. Şimdi evime girsem bile
    Biraz sonra çıkabilirim
    Mademki bu esvaplarla ayakkaplar benim
    Ve madem ki sokaklar kimsenin değil.

    ORHAN VELi KANIK
    2 ...
  44. 112.
  45. Ölümü düşünüyorum

    O büyük yalnızlık içindeyim

    Kulaklarımda duymadığım bir musiki

    Kaskatı kesilmişim kalbim durmuş

    Artık hiç bir şeyi görmüyor gözlerim

    içimde ne bir umut ne yasama zevki

    Elim ayağım buz gibi olmuş

    Olumu düşünüyorum

    Kulaklarımda duymadığım bir musiki

    Olumu düşünüyorum

    Lalelimde bir sokaktan tabutum geçiyor

    Saygı durusunda bilmediğim insanlar

    Butun pencereler acık biri kapalı

    Kederlerim ümitlerim hayallerim

    Ve gelen bir iki dost mezarlığa kadar

    Sonra kadınlar gözleri yaşlı

    Olumu düşünüyorum

    Butun pencereler açık biri kapalı

    Kederlerim ümitlerim hayallerim ......

    umit yasar oguzcan
    2 ...
  46. 111.
  47. davet

    dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
    bu memleket bizim!
    bilekler kan içinde, dişler kenetli
    ayaklar çıplak
    ve ipek bir halıya benzeyen toprak
    bu cehennem, bu cennet bizim!
    kapansın el kapıları bir daha açılmasın
    yok edin insanın insana kulluğunu
    bu davet bizim!
    yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine
    bu hasret bizim!

    nazım hikmet ran

    edit: imla
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük