sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    159.
  1. gülce-ömer lütfi mete hele bir de ibrahim sadri okuyorsa,az buçuk sevda nedir biliyorsan..değmesin kimse..öylece dinleyiver..

    --spoiler--
    ömer lütfi mete'yi yakın zamanda kaybettik. kurtlar vadisi senaristlerindendi..siyasi kitaplarının yanında çok içten başka şiirleri de bulunmaktadır.
    --spoiler--

    sözlerini de yazayım tam olsun,

    ucurumun kenarındayım hızır
    bir dilber kal'asının burcunda
    muhteşem belaya nazır
    topuklarım boşluğun avucunda
    kaldım parmaklarımın ucunda
    bir gamzelik rüzgar yetecek
    ha itti beni ha itecek

    uçurumun kenarındayım hızır
    cihan hazır
    divan hazır
    ferman hazır
    kurban hazır

    uçurumun kenarındayım hızır
    güzelliğin zülme çaldığı sınır
    başım döner, beynim bulanır
    el etmez
    gel etmez
    gülce'm uzaktan dolanır

    uçurumun kenarındayım hızır
    gülce bir davet
    mecaz degil
    maraz degil
    gülce bir afet
    peri degil
    huri degil.
    gülce bir beyaz zehir
    gülce en vahim haz
    buram buram zehir
    yâr gözünde infaz
    bir gamzelik rüzgar yetecek
    ha itti beni ha itecek
    güzelliğin zülme çaldığı sınır

    uçurumun kenarındayım hızır
    ben fakir
    en hakir
    bin taksir
    ateşten
    kalleşten
    mızrakla gürzden
    dabbet-ül arz dan
    deccalden
    yedi düvelden
    korku nedir bilmeyen ben
    tir tir titriyorum gülce'den
    ödüm patlıyor gülce'ye bakmaktan
    nutkum tutuluyor
    ürperiyorum
    saniyeler gözlerinde birer can
    her saniyede bir can veriyorum...

    ömer lütfi mete
    0 ...
  2. 158.
  3. Erkek kadına dedi ki:
    - Seni seviyorum,
    ama nasıl?
    avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
    parmaklarımı kanatarak
    kırasıya,
    çıldırasıya...
    Erkek kadına dedi ki:
    - Seni seviyorum,
    ama nasıl?
    kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
    yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
    yüzde hudutsuz kere yüz...
    Kadın erkeğe dedi ki:
    - Baktım
    dudağımla, yüreğimle, kafamla;
    severek, korkarak, eğilerek,
    dudağına, yüreğine, kafana.
    Şimdi ne söylüyorsam
    karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
    Ve artık
    biliyorum:
    Toprağın
    Yüzü güneşli bir ana gibi
    En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...

    Fakat neyleyim
    saçlarım dolanmış
    ölmekte olanın parmaklarına
    başımı kurtarmam kâbil
    değil!
    Sen
    yürümelisin,
    yeni doğan çocuğun
    gözlerine bakarak...

    Sen
    yürümelisin,
    beni bırakarak...

    Kadın sustu.

    SARILDILAR

    Bir kitap düştü yere...
    Kapandı bir pencere...

    AYRILDILAR...
    1 ...
  4. 157.
  5. istiklal Marşı
    Çanakkale Şehitlerine
    M.Akif Ersoy.
    0 ...
  6. 156.
  7. onu, sevebileceğinin en yücesiyle
    sevdin
    titreme daha fazla kalbim

    bağışla kendini artık onu da
    bırak gitsin.
    bırak gitsin.

    o senin ezel gününden kaderin
    sen onu nasılsa bin kere daha
    seveceksin.

    birhan keskin
    1 ...
  8. 155.
  9. Biz talebeyken şeydik
    iyi arkadaştık şeylen
    Biliyorsunuz şeylen şey olunmaz
    Ben şeyi bitirince babam
    şey dedi şey Partisine girdim
    Zaten şeyle evlenmiştim
    Şey şeye gidelim dedi gittik
    Şeysiz de olmuyor döndük
    iki şeyim oldu büyüdüler
    Doktor sende bir şey var diyor simdi
    Tabiy bende bir şey var: sayamadığın kadar
    Kimse dokunamaz benim şeyime
    Çünkü ben bir şeyim
    Her şey de bir şeydir ama
    Ben başka bir şeyim
    Ben şeyim

    Can Yücel
    0 ...
  10. 154.
  11. Biraz gevşetebilsem göğüs kafesimi,
    Dokunup durdurabilsem attığın yeri,
    Boşalttığın yere ne koyduysam dolmuyor.
    Dakika başı bir of içimden hiç kesik olmuyor.

    Her neyse işte özledim seni o kadar,
    Boş düşünce balonu başımın üstünde,
    Bir şey yazmaz oldu senden sonra içinde,
    Boşalttığın yere ne koyduysam dolmuyor.

    Koşmak istesem de sana hayat beni geri çekiyor.
    Her neyse işte özledim seni o kadar,
    Bir şiir olmadım kafiyene uyamadım.
    Sen kaçtın ben kelime bulup seni tutamadım.
    Boşalttığın yere ne koyduysam dolmuyor.
    Dakika başı bir of içimden hiç kesik olmuyor.

    Her neyse işte özledim seni,
    Her neyse işte böylesi hayat nereye kadar...
    0 ...
  12. 153.
  13. 152.
  14. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
    ellerimde koparmaya çaıştığım zincirlerden kalma yara izleri
    yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun.
    gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın.
    yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak.

    öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
    belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde.
    hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi,
    hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha.
    hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun.
    hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde.
    hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde.

    öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
    sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun.
    ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile.
    dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince.
    yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane.
    unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım,
    sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki
    yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre.
    öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...

    Orhan Veli Kanık.
    1 ...
  15. 151.
  16. edebiyattan nefret ediyorum ama bu sana ne tür bir tabanca sağlar ki?

    -maddeler halinde sayınız.-

    1- Halamın artık ne zaman evleneceğimi sorduğunda, annemin yalan söylememek için kıvrılan dudağının köşesinde patlayan ilkokul

    2- Otobüse beraber binen iki kişinin, eğer boş yer varsa yan yana oturmaya çalışması

    3- Kedin için bir isim buluyorum zil

    4- Sevgili şeyhim;
    Ben Allah’ı çok seviyorum.
    Onu düşününce içim titriyor; elim- ayağım- soluğum, her şeyim kesiliyor.
    Ama ona bir türlü açılamıyorum, ne yapmalıyım?

    5- Annemle kız bakmaya gittik, ben beğenmedim.

    6- Yaz olunca karıncalara basmamalıyız.

    7-

    SAHTE DÜNYALAR
    -oyun, I perde-
    Akıllı Oğlan: Duydun mu lan, Talat Paşa masonmuş.
    Zeki Oğlan: Yapma yaa! (Bir an durur) Talat Paşa kim?

    -PELTEK-
    8- Burçak beni sevmiyor.

    9- Burçak beni sevmiyor.

    10- Burçak beni sevmiyor.

    (bkz: Ah Muhsin Ünlü)
    0 ...
  17. 150.
  18. hasret
    yüz yil oldu yüzünü görmeyeli,
    belini sarmayali
    gözünün içinde durmayali
    aklinin aydinligina sorular sormayali
    dokunmayali sicakligina karninin.
    yüz yildir bekler beni
    bir sehirde bir kadin.
    ayni daldaydik ayni daldaydik
    ayni daldan düsüp ayrildik
    aramizda yüz yillik zaman
    yol yüz yillik.
    yüz yildir alacakaranlikta
    kosuyorum ardindan.

    (bkz: Nazım Hikmet)
    0 ...
  19. 149.
  20. onu, sevebileceğinin en yücesiyle
    sevdin
    titreme daha fazla kalbim

    bağışla kendini artık onu da
    bırak gitsin.
    bırak gitsin.

    o senin ezel gününden kaderin
    sen onu nasılsa bin kere daha
    seveceksin.
    2 ...
  21. 148.
  22. Bırakıp gidiyor anılarımı rüzgar
    Denize bırakılmış çöpler gibi
    Yol kenarlarında birikmiş gereksiz eşyalar gibi
    Geri veriyor ve çekip gidiyor usulca.

    Bulanık bir havuzun yanında buluyorum kendimi
    Bakımsız, taşları kırık bir havuzun yanında
    içinden koyu yeşil bir çocuğun baktığı
    Çürümeye yüz tutmuş yaprak renginde
    Ağlaması yağmurlu bir sundurmaya benzeyen
    Kırık iskemleleri, çatlamış mermer masasıyla
    Yağmurlu bir sundurmaya
    Ve pencerelerde belli belirsiz bir kadın
    Pencerelerde ve her yanda.

    Bir çocukta bir kadın hayaleti mi
    Bir kadında bir çocuk hayaleti mi
    Yalnızca bir hayalet mi yoksa.

    (Nerdeyim
    Kelebeklerden dokunuşlar alan bir yaprak gibi inceyim
    Para bozduranların az çok bildiği
    Adres soranların gene bildiği
    Bir sokakta bir aşağı bir yukarı
    Saatlerce dolaşanların hemen hemen bildiği
    Amansız bir güceniğim.)

    Geri getiriyor bunları rüzgar
    Geri getiriyor anılması kırmızı bir konağı da
    iniltili, hasta bir konağı da
    Çatısında baykuşların tünediği
    Birtakım iplerin düğümlendiği tahtaboşlarda
    Ve bütün konuşmaların tek bir cümlede toplanıp
    Suskunluğu bir anıt gibi yükselttiği
    Bir konağı ve konağın olanca görkemini
    Geri getiriyor rüzgar.

    (Konaksa yandı çoktan
    Tertemiz bir asfalt ezip geçti onu
    iyi biliyorum tertemiz bir asfalt
    Ezip geçti onu
    Kırmızı bir konak mezarı gölgesi bırakarak.)

    Ve yıllar ve günler ve saatler ayarlandı
    Caddeler, işhanları kahveler ayarlandı
    Meyhaneler, genelevler
    Pasajlar, dar sokaklar, geçitler
    Soğuk biralar ayarlandı, soğuk her şey
    Ve bütün ilişkiler
    Birden yerini aldı.

    Ve her şey yetişti gene
    Sarı bir çarşambadan
    Kahverengi bir cumartesiye.

    EDiP CANSEVER - Ben Ruhi Bey Nasılım'dan bir bölüm
    0 ...
  23. 147.
  24. eğer {rudyard kipling }

    bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
    ve bunun sebebini senden bildikleri zaman,
    sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen,
    eğer sana kimse güvenmezken, sen kendine güvenir
    ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen,
    eğer beklemesinin bilir ve beklemekten de yorulmazsan,
    veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen,
    ya da senden nefret edilirde sen kendini nefrete kaptırmazsan,
    bütün bunlarla beraber ne çok iyi, ne de çok akıllı görünmezsen,
    eğer hayal edebilir de hayallerinin esiri olmazsan,
    eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,
    eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır
    ve bu iki hokkabazıda aynı şekilde karşılayabilirsen,
    eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından,
    ahmaklara tuzak kurmak amacıyla eğilip bükülmesine katlanabilirsen;
    ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür
    ve kırık dökük aletlerle onları yeniden yapabilirsen;
    eğer bütün kazancını bir yığın yapıp
    ve bir yazı tura atma rahatlığı içinde kaybetmeye tahammül edebilirsen ,
    ve kaybettikten sonra bir tek kelime etmezsen
    ve kaybın hakkında bir kelimecik olsun bir şey söylemezsen ;
    eğer kalp, sinir ve kaslarını eskidikten çok sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen,
    ve kendinde dayan diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman
    dayanabilirsen
    eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,
    ya da krallarla gezip halktan birisi olabilirsen,
    eğer ne düşmanların, nede sevgili dostların seni incitemezse,
    eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilir,
    eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı,
    altmış saniyede koşarak doldurabilirsen,
    dünya üstüyle ve altıyla senindir.
    ve onun ötesinde sen insan sayılırsın oğlum…
    0 ...
  25. 146.
  26. Ahreli bir kağıt üstüne simsiyah kapanmışım

    kazırım kendimi bir secdeden, ellerimde gizli hattatlar

    ve söze gelmez devrik duyarlıklarım

    gözlerim -hüznün dilsiz masalcısı-

    gözlerimde hiçbir dile çevrilmez intiharlar

    oysa saklı hançerimi mağrur bildiniz

    kendimin tenha bir yerinde vurulmuşum, yatarım

    orası bir denizin gölgesidir, göremezsiniz.
    Murathan Mungan.
    1 ...
  27. 145.
  28. Köpek Yalnızlığım

    Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
    Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
    Nereye varsam
    Orada yalnızlığı beni bekler bulurum

    Her sabah evler boşalır
    Bir sel akar sokaklardan caddelere
    Ben kendi içimde kaybolurum
    Ne gidecek yerim vardır ne bekliyenim
    Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
    Zamanlar geçer, mevsimler değişir
    Değişmez benim kaderim
    Görür yüzüme bakanlar ilk aldanmışlığımı
    Söyler köpek yalnızlığımı gözlerim

    Ne zaman ellerin elime değse
    insan yüreğim o zaman çarpar
    Yalnızlık bir o zaman terk eder beni
    Tutar eşsiz gözlerin dağınık saçlarımdan
    O ışıktan dünyasına sürükler beni
    Ellerin bir bir ayıklar
    Eski halimden ne kalmışsa
    Doldurur sevgiyle, umutla, aşkla
    Suyum çekilmişse, içim boşalmışsa
    Verdiğin mutluluktan, sunduğun aydınlıktan
    Bir anda değişir bakışlarım
    Çözülmüş bir yumağı
    Yeniden sarmaya başlarım

    Işıkların demet demet
    Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
    Yokluğun ölüme
    Varlığın aşka çağırır bir yandan
    Bilirim biraz sonra gideceksin
    Saatleri durduramam
    insanları öldüremem
    Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde
    Kadere karşı duramam
    Ve işte çirkin alınyazım
    Sensizliğe mahkum eder
    işte o zaman
    Yıkılmış bir şehirdir kalbim
    içinde baykuşlar öter

    Dünyaya gelişimin
    Kırkıncı yılına bir basamak kala
    Bütün basamakların çöktüğünü hissederim
    Dünyaya gelişimin
    Kırkıncı yılına bir basamak kala
    O kırk kuruş etmez kaderim
    Her adım başında beni bir kere boğmaya başlar
    Gözbebeklerim sönmeye
    Ellerim soğumaya başlar
    Taşlar yağar üstüme gökyüzünden
    Uzun, sivri iğneler saplanır tenime
    Bir kere daha içim isyanla dolar
    Bir kere daha lanet ederim dünyaya geldiğime

    Kapını açık tut, pencereni kapatma
    Yarın evinin önünden ben geçeceğim
    O zaman
    Duvarların ağladığını duyacaksın

    ilk çağırışımda gel
    ikincisinde çok geç olabilir
    Ve ben ilk çağırışında geleceğim
    ikincisinde çok geç olabilir
    Kimbilir nasılım ve nerdeyim
    Bulursan ne olur beni bırakma
    Bulamazsan aradığın yerdeyim
    Hani o toprakla denizin kesiştiği
    Kumların üzerine yorgun gölgelerin düştüğü
    Sevenlerin ürkek adımlarla buluştuğu o yerde

    Yoksul rıhtımlarda köhne gemiler
    Benden bir parça koparıp gider
    Ben hep böyle yarım, ben böyle kırık dökük
    Ne olur beni bırakma bulunca
    Ve ilk çağırışımda gel
    Sarsın krallığım yeryüzünü bir uçtan bir uca

    Elini uzatsan tutacaksın
    Yakındayım
    Baksan göreceksin
    Görsen seveceksin
    Aradığın benden başkası değil
    Farkındayım
    Benim yüreğim değil
    Kayan bir zamandır avuçlarından
    Uzat ellerini susadım
    Güzelliğin
    Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından

    Gel diyorum
    ilk çağırışımda gel
    Gel ki
    Aydınlığında
    Bütün geceler gündüz olsun
    Dinle, uzak bir saat onikiyi çalıyor
    Ne güç anlamıyor musun
    Bir ömür boyu arayıp da seni bulmamak
    Ben yokluğunda böyle yok, böyle yoksun
    Ben yokluğunda böyle paramparça
    Sensiz olmak hiç olmamak
    2 ...
  29. 144.
  30. Siperde Perende

    Kim der ki "Mukadderat sicimi beni bağlamaz"?
    Askını, kaskını, maskeni taksan bile..
    Namluların nazarı değdiği zaman
    Azrail'in menzilinde kim sakarlaşmaz?

    Kim der ki "Ebediyet kullanışsızdır"
    üçüncü günündeyken üç günlük dünya
    bana belki de sevap kazandırır
    çocuklarım var diye sürdürdüğüm vardiya.

    Kim der ki "Gençliğimi israf etmedim"?
    Kim ne derse desin, ıslık değil parola çığlık
    siperden mezara tepemdedir her daim
    yüzbaşı güz, albay ölüm ve general ayrılık.

    Murat Menteş
    0 ...
  31. 144.
  32. Geçer!

    Izdırabın sonu yok sanma , bu alemde geçer ,
    Ömr-i fani gibidir , gün de geçer , dem de geçer ,
    Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer ,
    Devr-i şadi de geçer , gussa-i matem de geçer ,
    Gece gündüz yok olur , an-ı dem adem de geçer ,

    Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi ,
    Çağlıyan göz yaşı mı , yoksa ki hicran seli mi ?
    inleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi ?
    Çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun filimi ,
    Ney susar , mey dökülür , gulgule-i Cem de geçer ,

    ibret aldın , okudunsa şu yaman dünyadan ,
    Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan .
    Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan ,
    Önü yokdan , sonu boktan , bu kuru da'vadan
    Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer .

    Ne şeriat , ne tariykat , ne hakiykat , ne türe ,
    Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
    Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre !
    Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre ,
    Cennet iflas eder , efsane-i Adem de geçer .

    Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne ,
    Girmemiştir bu avalim , bu bedyi' gözüne.
    Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
    Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne ,
    Hak olur pir-i mugan , sohbet-i hemdem de geçer.
    1 ...
  33. 143.
  34. (bkz: guerilla şiirleri)

    birçok yazar tarafından çok sevilir.
    0 ...
  35. 142.
  36. en uzak mesafe ne afrika'dır, ne çin, ne hindistan
    ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldıyan.
    en uzak mesafe; iki kafa arasındaki mesafedir
    birbirini anlamayan.

    can yücel
    0 ...
  37. 141.
  38. Söğüt Bahçeleri'nden aşağıda

    karşılaşmıştım aşkımla ben,

    Kar beyazı ufak ayaklarıyla

    geçiyordu Söğüt Bahçeleri'nden.

    Aşkı kolayından al dedi bana,

    yapraklar ağaçlarda büyürcesine;

    Genç ve budalaydım ben ama

    hak vermemiştim düşüncesine.

    Aşkım ve ben durmuştuk

    bir çayırlıkta nehir boyu,

    Ve o kar beyazı elini

    çökük omzuma koydu.

    Bana yaşamı kolayından al dedi,

    büyürcesine savaklarda çim;

    ama genç ve budalaydım ben,

    ve artık gözyaşı doluydu içim.

    (bkz: william butler)
    2 ...
  39. 140.
  40. 139.
  41. 138.
  42. Güçlü Olacaksın Çocuk

    güçlü olmalısın çocuk...
    ne kadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
    insanlara en az yansıtmalısın
    hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler
    Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
    Tahmin bile edemesinler

    Güçlü olmalısın çocuk
    Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse
    Ağlama demiyorum, ağla
    Ama sen bile bilme ağladığını
    Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın

    Güçlü olmalısın çocuk
    Haksızlığa da uğrasan,
    en sevdiğini de yitirsen
    hatta kimsesiz kalsan
    cebinde beş kuruş paran da olmasa
    sakat da olsan...
    ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın
    Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın
    Sen, kazanmak için varsın
    Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten
    Beğenmiyorsan kuralları,
    çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi
    istemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük
    Kabullenmen lazım...
    Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen
    herkesten biri olduğunu unutmayacaksın
    Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
    anlatmaya çalışmayacaksın
    Bir de gururun üstün gelmeli
    Gururunu kişiliğin belleyeceksin;
    Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
    Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

    Güçlü olmalısın çocuk!
    Herkesten, her şeyden daha güçlü
    Ölümüne seveceksin yurdunu mesela
    yahut bir kızın kızıl saçlarını..
    Ama ölümü sen seçmeyeceksin
    Cesaretin ağır basacak
    Korkmayacaksın kimseden!
    Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
    En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
    Çok acılara şahit olacaksın
    Çok acılar tadacaksın
    isyan sözcükleri günışığına çıkmak için
    dilinin ucunda bekliyor olacaklar
    Ama sen daima sabırlı olacaksın; olmalısın;

    Çünkü güçlüsün sen;
    Öyle olacaksın;
    Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni
    Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi
    Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak
    Çözülemeyeceksin
    Birileri seni çok az da olsa anladığında,
    kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın
    Güçlü olacaksın çocuk,
    Yorulmayacaksın
    Anlatmayacaksın
    Her vurgunda daha da dik duracaksın
    Güçlü olacaksın
    Tüm kaybettiğim aşklarıma,
    Sen sahip çıkacaksın...
    0 ...
  43. 137.
  44. --spoiler--
    duyumsadığın her şeye
    en küçük önemi ver.

    söylemişti sensiz yapamayacağını...
    yeniden rastlarsan ona
    tanıyacaktır seni

    bana bir iyilik yap
    bu kadar çok sevme beni...

    en son sevildiğimde duymamıştım
    en küçük bir sevinç bile...

    (bkz: bertolt brecht)
    --spoiler--

    --spoiler--
    ne günlermiş, ne günlermiş
    sus pus olmuş, puslu bir istanbul muydu yüzün, yoksa
    çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
    dolmabahçe`de, çay tadında...
    divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
    tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
    ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep`i seven ama
    yüreği takvim yokuşlarında...
    sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
    sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
    üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
    içime... yalan! sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
    seyir defterimde... ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
    seyrediyorum...
    kadın, beyoğlu`nun bir kış akşamında,
    üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
    muzdarip yürüyordu... adam da... yürümek hiçbir şeyi
    çözmüyordu, bazı aralık akşamlarında... parmağında
    yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... kadının yüzünde
    bir hüzün... hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
    yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
    ... soğuğun ve karanlığın vehameti!
    hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
    daraltılmış... ilk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
    yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
    bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
    yazlar... hepsi daraltılmış... yaşananlara bir beden
    büyük geliyor artık hayat!

    bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
    olmak içinse erken... beni sevda yerimden vurdu yine
    zaman... şimdi sana söylenecek tek cümle:
    bende sana yetecek kadar ben kalmadı.

    (bkz: yılmaz erdoğan)
    --spoiler--
    1 ...
  45. 136.
  46. bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm, kal,
    diyorum ona, kimsenin
    seni görmesine izin veremem.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama viski döküyorum üstüne
    sigara dumanına
    boğuyorum,
    fahişeler, barmenler ve
    bakkal çırakları hiçbir zaman
    bilmiyorlar onun orada
    olduğunu.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm,
    yat lan aşağı, diyorum ona,
    ocağıma incir dikmek mi
    niyetin? Avrupa'daki kitap
    satışlarını sabote etmek mi?

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama zekiyim, sadece
    geceleri izin veriyorum çıkmasına,
    herkes yattıktan sonra.
    orada olduğunu biliyorum, derim
    ona, kederlenme
    artık.

    sonra yerine koyarım yine
    ama hafifçe öter
    tamamen ölmesine de izin
    vermiyorum
    ve birlikte uyuyoruz
    gizli antlaşmamızla
    ve insanı ağlatacak kadar
    güzel, ama ben
    ağlamam, ya
    siz?

    charles bukowski
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük