sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    1672.
  1. Allahım bu şiiri çok seviyorum.

    Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    Sevmek için güzele mi bakmalı?
    Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
    Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    Solması için gülü dalından mı koparmalı?
    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
    Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
    Victor Hugo
    1 ...
  2. 1671.
  3. En sevdiğim şiirler dönem dönem değişiyor. Bi dönem nazım "hoş geldin kadınım" sonra "kadın" şiiri oldu.
    Şimdi ise aşık veysel in " beni hor görme kardeşim "

    Beni Hor Görme Kardeşim

    Sen Altınsın Ben Tunç Muyum
    Aynı Vardan Var Olmuşuz
    Sen Gümüşsün Ben Saç Mıyım

    Ne Var ise Sende Bende
    Aynı Varlık Her Bedende
    Yarın Mezara Girende
    Sen Toksun Da Ben Aç Mıyım

    Kimi Molla Kimi Derviş
    Allah Bize Neler Vermiş
    Kimi Arı Çiçek Dermiş
    Sen Balsın Da Ben Cec Mıyım

    Topraktandır Cümle Beden
    Nefsini Öldür Ölmeden
    Böyle Emretmiş Yaradan
    Sen Kalemsin Ben Uç Muyum

    Tabiata Veysel Aşık
    Topraktan Olduk Kardaşık
    Aynı Yolcuyuz Yoldaşık
    Sen Yolcusun Ben Bacmıyım.
    2 ...
  4. 1670.
  5. ezberlediğim şiirlerden biri, (bkz: masa da masaymış ha)

    bu kadar naif ve saf bir şekilde hayatı anlatan, alegorinin dibine vuran güzel bir şiir yoktur herhalde.

    --spoiler--
    Adam yaşama sevinci içinde
    Masaya anahtarlarını koydu
    Bakır kâseye çiçekleri koydu
    Sütünü yumurtasını koydu
    Pencereden gelen ışığı koydu
    Bisiklet sesini çıkrık sesini
    Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    Adam masaya
    Aklında olup bitenleri koydu
    Ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    Adam masaya onları da koydu
    Üç kere üç dokuz ederdi
    Adam koydu masaya dokuzu
    Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    Uzandı masaya sonsuzu koydu
    Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    Masaya biranın dökülüşünü koydu
    Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    Tokluğunu açlığını koydu

    Masa da masaymış ha
    Bana mısın demedi bu kadar yüke
    Bir iki sallandı durdu
    Adam ha babam koyuyordu.
    --spoiler--

    uzandı masaya, sonsuzu koydu...
    0 ...
  6. 1669.
  7. Bekle dedi gitti.
    Ben beklemedim.
    O da gelmedi.
    Ölüm gibi bir şey oldu,
    Ama kimse ölmedi.

    Ozdemir asaf
    4 ...
  8. 1668.
  9. Ne güzel şey,
    Senden gayrısını takmamak,
    Tanımamak.
    Ahmet Arif .
    1 ...
  10. 1667.
  11. seni sevdim
    seni birdenbire değil
    usul usul sevdim.
    uyandım bir sabah gibi değil
    nasıl yürür özsu uçlarına
    ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara
    seni sevdim
    artık tek mümkünüm sensin.
    2 ...
  12. 1666.
  13. 1665.
  14. 1664.
  15. 1663.
  16. 1662.
  17. Nazım hikmet-Davet. Bir şiir bu kadar mı kısa öz ve anlamlı olur?
    0 ...
  18. 1661.
  19. 1660.
  20. 1659.
  21. alper’den 700 lira borç aldım bugün
    israil devleti gömülsün diye karanlıklara!
    çünkü eğer borcu varsa bir mazlumun
    başka bir mazluma
    bir mazluma
    mazlum…
    sevgilim
    tam buraya uygun bir ayet bulamıyorum.
    oysa ne çok ayet vardı 90’larda…
    baktığımız her yerde ayrı bir allah
    gördüğümüz her peygamber yeni bir mağara.
    insan olmak bizatihi sansasyoneldir.
    diline döktüğüm dilleri hatırlasana…
    alper bana 700 lira borç verdi bugün
    israil kaç mermi yapabilir bu parayla?
    tarık ali’nin muhammed ikbal için söyledikleri doğru mu?
    frengiden öldü diyor lahor pavyonlarında.
    işte 90’larda böyle şeyler düşündük biz sevgilim
    düşündük şiir yazınca temizlenir ülkemiz.
    şimdi ikbal cennette, tarık ali ingiliz
    merminin de biliyorsun, bini bir para
    ve diyelim ki humeyni’yi de seviyorum jack daniel’ı da
    diyelim ki ev kirasından muaftır bütün şehir
    diyelim ki zalimler de centilmen olabilirler…
    bana duyduğun sevgiyi azımsasana!
    lira bana alper borç bugün verdi 700.
    hemen iki paket malbora, biraz mızrak, biraz kuz.
    bilhassa ecnebi reyonundan seçtim bunları sevgilim
    fosforun pişirdiği çocuklarda bulunsun tuzumuz.
    ah evet biliyorum demode lakırdılar bunlar
    demode irrasyonalizm, antikapitalizm demode.
    dünya kocaman bir köy, en iyi sigara malbora
    araplar arkadan vururlar, meşru bir ülke israil.
    eğer bir gemi dolusu hayvan
    haksız yere böğürüyorsa
    ölen her zaman suçludur ne yapabilir ki katil?
    biliyorsun zalimin dediği olur ortadoğu’da
    dur küfretme. zalimler de allah’a dahil!
    söylemiş miydim alper’in bana borç verdiğini?
    mızrak aldım, çok arabesk, fazla anakronik.
    kuz desen; alnım açık, dolaşmam kuytularda.
    belki de lirayı kapar kapmaz 700
    yüzümü dönmeliydim olduğu gibi batıya.
    bir bakmışım karşıdan tarık ali geliyor
    hey bayım; şu var ya; şu koca london bridge…
    90’larda espriler hep böyleydi sevgilim
    çok açık göstermeci, nobran, edepsiz ve kitsch!
    90’larda zalimler biraz racon bilirdi.
    karıları çocukları köpekleri olurdu.
    yalnız kalan bir zalim allah’ı düşünürdü
    dur gevşeme. zulüm, allah’tan hariç!
    ah o gemide ben de olsaydım eğer
    mızrağı sallardım aştot’a kadar
    belki gider çirkin bir faşiste değer
    belki de bir masumun tam kafasına.
    ama savaş böyleymiş bazen siviller
    ölebilirlermiş devlet uğruna.
    90’lar bitti artık onlar var ve hey
    siz devlete inanan bütün reziller
    cehennemde karşıma çıktığınızda
    öyle bir yumruk patlatacağım ki tam burnunuza
    hayatınız gazze şeridi gibi geçerken gözünüzden
    anlayacaksınız allah ne demek
    ahlak ne demek
    ve rüya…
    bu sözlerimi cennet ehline aynen ilet sevgilim:
    devletin bekasının da allah belasını versin
    malboranın da!
    Ah Muhsin Ünlü
    0 ...
  22. 1658.
  23. Aşktan yana söz duyunca
    Ben hep seni düşünürüm
    Uçsuz hayaller boyunca
    Ben hep seni düşünürüm

    Yıldızlar kayar yüceden
    Renkler sıyrılır geceden
    Yüreğim titrer inceden
    Ben hep seni düşünürüm

    Aklın ucu değer hiçe
    Yol ararım içten içe
    Kainat uyur sessizce
    Ben hep seni düşünürüm

    Korkunun bittiği yerde
    Haz duyarım ince ince
    Bir mezar görsem bir yerde
    Ben hep seni düşünürüm

    Zaman hep sonsuza akar
    Meyve dökülür dal kalkar
    Çiçeklere bakar bakar
    Ben hep seni düşünürüm

    Rüzgar eser ilden ile
    Sağlıkta bitmez bu çile
    Vardan öte yokta bile
    Ben hep seni düşünürüm.

    (bkz: abdurrahim karakoç)
    1 ...
  24. 1657.
  25. ................
    ...............
    Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
    Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
    Sonrası iyilik güzellik.

    (bkz: cemal süreya)
    (bkz: aşk)
    0 ...
  26. 1656.
  27. (bkz: Ahmet telli)
    Çocuksun sen.

    1

    Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
    Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
    Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
    Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
    Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
    Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

    Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

    Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
    Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
    Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
    Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
    Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
    Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
    ****Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar****
    Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
    Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
    Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
    Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
    Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
    Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
    Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
    Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
    Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
    Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
    Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
    Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
    Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
    Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
    Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen

    Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
    Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
    Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
    Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil

    2

    Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
    Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
    Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
    Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
    Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
    Dursam ölürüm paramparça olur dünya

    Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm

    Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
    Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
    Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için
    Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak
    (Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu
    Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
    Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor
    Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
    Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
    Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
    Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım
    Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte

    Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan

    Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
    Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
    Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
    Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
    Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
    Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su

    Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
    Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
    (Soluğunun elma kokması bundandı belki)
    Bir elma kokusuna tutundum düşerken
    Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
    Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

    Çocuksun sen, çocuğumsun.
    3 ...
  28. 1655.
  29. 1654.
  30. Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    Sevmek için güzele mi bakmalı?
    Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
    Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    Solması için gülü dalından mı koparmalı?
    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
    Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

    Victor Hugo.
    0 ...
  31. 1653.
  32. ufffffffff bu da çok klişeleşmedi mi sevgili yazarlar.

    artık çok baydı cidden.
    0 ...
  33. 1652.
  34. 1651.
  35. Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
    Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
    Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
    Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
    Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
    Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
    Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
    Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
    Sanki hiç olmamıştı
    Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
    Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
    istanbullar
    Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
    dünyaların
    Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
    Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
    Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    Çünkü iki kişiydik

    Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    Cemal Süreya
    0 ...
  36. 1650.
  37. 1649.
  38. son dizeye geçerken bırakılmış boşluk bile koparamamış seni benden...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1081781/+
    2 ...
  39. 1648.
© 2025 uludağ sözlük