sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    796.
  1. Bu engin ayrılık canıma yetti,
    Başımdan aşıyor kederim Mernuş,
    Bu yolda yazılmış fermanı kaza,
    Bunu da gösterdi kaderim Mernuş.

    Bağlanmıştım bütün kalbimle sana,
    Şu fani cihanı okuttun bana.
    Sen göçtükten sonra ben yana yana
    Hicranla gözyaşı dökerim Mernuş.

    Bu yolda cahilim, bildiğim kısa,
    Sen girdin toprağa ben düştüm yasa.
    Haklı haksız hatırını kırdımsa
    Affet günahımı beşerim Mernuş.

    neyzen tevfik
    0 ...
  2. 797.
  3. MUSTAFA KEMAL

    dağ başını efkâr almış
    gümüş dere durmaz ağlar
    gözyaşından kana kesmiş gözlerim
    ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
    ağlar ağlar cihan ağlar
    mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
    altmış üç ilimiz altmış üç yetim
    yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
    her geçen seni bizden parça parça götürür
    mustafa'm mustafa kemal'im

    diz dövdüm
    gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna
    sakarya'nın suları nâmın söyleşir
    hemşehrim sakarya öksüz sakarya
    ankara'dan uçan kuşlar
    kemal'im der günler günü çağrışır
    kahrolur bulutlara karışır
    gök bulut yaşmak bulut
    uca dağlar dev boyunlu morca dağlar
    divan durmuş bekleşir
    mustafa'm mustafa kemal'im

    nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin
    çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin
    şol yüzünde güneş südü sıcaklık
    ellerinden öperim mustafa kemal
    senin dalın yaprağın biz senin fidanların
    biz bunları yapmadık
    sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal
    elsiz ayaksız bir yeşil yılan
    yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal
    hani bir vakitler kubilay'ı kestiler
    çün buyurdun kesenleri astılar
    sen uyudun asılanlar dirildi
    mustafa'm mustafa kemal'im

    karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor
    dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor
    bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru
    yattığı yer nur olsun mustafa kemal
    ben ölümden korkmam diyor
    korkmam diyen dilleri toz oldu toprak oldu
    değirmen döndü dolandı yıllar oldu
    bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir
    o bize öğretmedi kazan kaldırmasını
    günahı vebali öğretenin boynuna
    erdirip oldurana ana avrat sövmesini
    yüreğim kırıldı kanım kurudu
    var git karadeniz var git başımdan
    mızıka çalındı düğün mü sandın
    bir yol koyup gideni gelir mi sandın
    mustafa'm mustafa kemal'im

    ankara'nın taşına bak
    tut ki baktım uzar gider efkârım
    çayır ağlar çimen ağlar ben ağlarım
    gözlerimin yaşına bak
    ankara kalesi'nde rasattepe'de
    bir akça şahan gezer dolanır
    yaşın yaşın mezarını aranır
    şu dünyanın işine bak
    mustafa'm mustafa kemal'im

    (bkz: Attila iLHAN)
    0 ...
  4. 798.
  5. yapma dedim,
    yapma...
    al!
    kırdın kırdın.

    --can yücel--
    0 ...
  6. 799.
  7. SEVi ŞiiRi

    Ben senin en çok sesini sevdim
    Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
    Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
    Bana her zaman dost, her zaman sevgili

    Ben senin en çok ellerini sevdim
    Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
    Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
    En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

    Ben senin en çok gözlerini sevdim
    Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
    Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
    Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

    Ben senin en çok gülüşünü sevdim
    Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
    Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
    Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

    Ben senin en çok davranışlarını sevdim
    Güçsüze merhametini, zalime direnişini
    Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
    Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

    Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
    Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
    Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
    Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

    Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
    Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
    Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
    Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

    Ümit Yaşar OĞUZCAN
    0 ...
  8. 800.
  9. misafir

    bir gece misafirim olsan yeter,
    dolar odama lavanta kokusu;
    soğur sevincinden sürahide su.
    ay pencerede durup durup güler.

    havva kızlarının en dilberini
    görsün diye aya karşı soyunsan!
    okşasam, öpsem, koklasam kimi zaman,
    vücudunun ürperen her yerini.

    teneffüs eder gibi seviştikçe,
    doğacak çocuğum aklıma gelir;
    şiir söylerim saadete dair,
    odama misafir olduğun gece.

    cahit sıtkı tarancı.
    1 ...
  10. 801.
  11. 802.
  12. ...ne bir filmdeki mutlu son,
    ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz.
    biz sadece özlemle severiz ve kavuşursak biteriz biz...
    1 ...
  13. 803.
  14. masa da masaymış ha / edip cansever

    adam yaşama sevinci içinde
    masaya anahtarlarını koydu
    bakır kâseye çiçekleri koydu
    sütünü yumurtasını koydu
    pencereden gelen ışığı koydu
    bisiklet sesini çıkrık sesini
    ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    adam masaya
    aklında olup bitenleri koydu
    ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    adam masaya onları da koydu
    üç kere üç dokuz ederdi
    adam koydu masaya dokuzu
    pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    uzandı masaya sonsuzu koydu
    bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    masaya biranın dökülüşünü koydu
    uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    tokluğunu açlığını koydu

    masa da masaymış ha
    bana mısın demedi bu kadar yüke
    bir iki sallandı durdu
    adam ha babam koyuyordu..
    0 ...
  15. 804.
  16. nazım hikmet'in bütün şiirleri!
    ve de
    an gelir paldır küldür yıkılır bulutlar gökyüzünde
    anlaşılmaz bir heybet
    o eski heyecan ölür
    an gelir biter muhabbet
    çalgılar susar
    heves kalmaz
    şatârâbân ölür
    şarabın gazabından kork
    çünkü fena kırmızıdır kan tutar
    / tutan ölür sokaklar
    kuşatılmış karakollar taranır yağmurda
    bir militan ölür
    an gelir
    ömrünün hırsızıdır her ölen pişman ölür
    hep yanlış anlaşılmıştır
    hayalleri yasaklanmış
    an gelir
    şimşek yalar
    masmavi dehşetiyle
    siyaset meydanını direkler
    çatırdar yalnızlıktan sehpada
    pir sultan ölür
    son umut kırılmıştır
    kaf dağı'nın ardındaki
    ne selam artık
    ne sabah
    kimseler bilmez
    nerdeler namlı masal sevdalıları
    evvel zaman içinde kalbur saman ölür
    kubbelerde uğuldar bâkî çeşmelerden akar sinan
    an gelir
    -lâ ilâhe illallah- kanunî süleyman ölür
    görünmez bir mezarlıktır zaman
    şairler dolaşır saf saf
    tenhalarında şiir söyleyerek
    kim duysa /
    korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatli bir bombadır patlar
    an gelir Attila ölür.





    Attilla iLHAN

    ''şarabın gazabından kork
    çünkü fena kırmızıdır kan tutar ''
    en sevdiğim yeri .
    0 ...
  17. 805.
  18. çin lokantası

    'beni sevmene asla izin vermeyeceğim'
    diye yazmıştın kapımdaki not defterime
    kendi kapımı çalmak zorunda kalmıştım
    içerde olmadığımı bile bile...

    gövdeni hatırlıyorum ansızın bu kış ormanında işte
    uzun, büyük, parlak
    siyah ve vahşi!
    parçalayacak kadar siyah
    ve onarabilecek kadar vahşi!
    sanki
    aşka hayattan daha fazla özen gösteren, çocuksu
    ama hep parçalanmış, hırpalandıkça palazlanmış bir ziyaretçi!

    gövde'nin tarihi'nde yan yana dururdu yalnızlıklarımız
    plastik ve acımasız, zehirli ve karmaşık
    kısaca, birbirlerine sevgiyi öğretmeye çalışırken
    birbirlerine kan içirdiklerini anlayan iki serseri aşık!

    ellerin saklamaya çabaladığı o şehir gecesi
    başın omzumda, gözlerin kapalı, saçların açık
    giderken citroen: dudaklarını döven neon gazı
    dudaklarındaki kazı tozu, 'ölelim mi? ' demiştin
    bak şimdi tam sırası!

    dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben
    müşterisiz
    mütemadiyen ağlamaklı
    için için eğlenceli
    temiz...
    çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı
    bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben
    bir tahta masa, iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz!

    mesela
    yeni pişmiş pirinç pilavı dilinin üstünde yürürdü kokarca
    ve sağ kulağındaki yabanıl bitki örtüsü
    biz birbirimizin çatalı, bıçağı
    biz birbirimizin incecik hırsızı, gönül süsü
    ayrılık, bir yutulmaz lokma gibi kaldı boğazımızda!

    sevgilim, sevdanın sevdaya ettiğini etmez et, kemiğe
    sarayın çıkışlarını tutarken uyuşturucu ve kaftan
    merdivenlere yığılıp ölen son şehzade
    son fırsat, kaçınılmaz son düet, son soytarının son yemini
    son sonsuzluğa dokunan küstah kızıl kanaviçe!

    dağlar, dersini verir acının kuşkusuz
    aslolan, savruk ruhlara yakışan sahici ölümler bulmakta
    yoksa kimin kimin tabutunu çakacağı mühim değil!
    gecenin koynuna ihanet, bir orospu gibi sokulmakta!

    Işıktan ışığa geçen o tenha yolda
    o karanlık nefes alışta ve o darmadağın boğulmada
    seni sevmeme asla izin vermediğin o kör noktada
    o hırçın, o fazla erkek, fazla kadın noktada
    tanımadığım
    tanımaya kalkışmadığım
    izahı zor, kavranması imkansız bir hastalık gibi
    ilerledim gövdenin gövdemi bulandırdığı
    şaha kaldırdığı boşluklarda!
    iz sürmedim
    ad sormadım
    dönüp bakmadım ardıma!

    hatırla sevgilim, mutlaka sen de hatırla
    o kadar çok kovaladık ki hayat içersinde
    kendi kendimizi
    mecali kalmadı hayatların başka hayatları yakalamaya!

    'beni sevmene asla izin vermeyeceğim'
    diye yazmıştın kapımdaki not defterine
    ben de eklemiştim altına:

    'aşkı dövmek lazım
    kalbe terbiyesizlik ettiğinde! ..'

    2 ...
  19. 806.
  20. 807.
  21. dün sabaha karşı kendimle konuştum
    ben hep kendime çıkan bir yokuştum
    yokuşun başında bir düşman vardı
    onu vurmaya gittim kendimle vuruştum..

    (bkz: özdemir asaf)
    1 ...
  22. 808.
  23. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
    Nereden bileceksin?
    Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.
    Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.
    Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..
    Ama sen hiç benimle olmadın ki...
    YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDi YA YÜREĞiN...

    (bkz: CAN YÜCEL-SENiNLE OLMANIN EN GÜZEL YANI)
    2 ...
  24. 809.
  25. seziyorum ki kaçacaksın...
    yalvaramam koşamam
    ama sesini bırak bende

    biliyorum ki kopacaksın
    tutamam saçlarından
    ama kokunu bırak bende

    anlıyorum ki ayrılacaksın
    çok yıkkınım yıkılamam
    ama rengini bırak bende

    duyumsuyorum ki yiteceksin
    en büyük acım olacak
    ama isini bırak bende

    ayrımsıyorum ki unutacaksın
    acı kurşun bir okyanus
    ama tadını bırak bende

    nasıl olsa gideceksin
    hakkım yok durdurmaya
    ama kendini bırak bende..
    1 ...
  26. 810.
  27. Dün Sabaha Karşı (Özdemir Asaf)

    Dün sabaha karşı kendimle konuştum
    Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
    Yokuşun başında bir düşman vardı
    Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum
    1 ...
  28. 811.
  29. dönem dönem okuduğum, her okuyuşumda farklı anlamlar yüklediğim şiir...

    (bkz: yalnız bir opera)
    0 ...
  30. 812.
  31. yak
    sende bu şarkımı
    katlet
    hakkımı alırım giderim
    farz et
    ömrümü soldur beni mahvet
    bıçagını yüregime sapla ve
    terk et!!
    0 ...
  32. 813.
  33. BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK iSTERiM


    Ben
    senden önce ölmek isterim.
    Gidenin arkasından gelen
    gideni bulacak mı zannediyorsun?
    Ben zannetmiyorum bunu.
    iyisi mi, beni yaktırırsın,
    odanda ocağın üstüne korsun
    içinde bir kavanozun.
    Kavanoz camdan olsun,
    şeffaf, beyaz camdan olsun
    ki içinde beni görebilesin...
    Fedakârlığımı anlıyorsun :
    vazgeçtim toprak olmaktan,
    vazgeçtim çiçek olmaktan
    senin yanında kalabilmek için.
    Ve toz oluyorum
    yaşıyorum yanında senin.
    Sonra, sen de ölünce
    kavanozuma gelirsin.
    Ve orda beraber yaşarız
    külümün içinde külün,
    ta ki bir savruk gelin
    yahut vefasız bir torun
    bizi ordan atana kadar...
    Ama biz
    o zamana kadar
    o kadar
    karışacağız
    ki birbirimize,
    atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
    yan yana düşecek.
    Toprağa beraber dalacağız.
    Ve bir gün yabani bir çiçek
    bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
    sapında muhakkak
    iki çiçek açacak :
    biri sen
    biri de ben.
    Ben
    daha ölümü düşünmüyorum.
    Ben daha bir çocuk doğuracağım.
    Hayat taşıyor içimden.
    Kaynıyor kanım.
    Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
    ama sen de beraber.
    Ama ölüm de korkutmuyor beni.
    Yalnız pek sevimsiz buluyorum
    bizim cenaze şeklini.
    Ben ölünceye kadar da
    bu düzelir herhalde.
    Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
    içimden bir şey :
    belki diyor.


    18 Şubat 1945

    Nazım Hikmet Ran
    0 ...
  34. 814.
  35. gecenin en sevdiğim saati gibisin sen.

    güneşten arınmış, insanlardan sıyrılmış, yorgunluklarını günde bırakıp odama sığınmış. anlatılan kadarını değil de, hissettiği kadarını bilir aslında her insan. bu yüzden gecenin en sevdiğim saati gibisin sen. güne ve görünene inat içinden kimsenin bilmediği, duymadığı gece sessizliğinde cümleler geçiren.

    ve her gece bedenlerimize inat ruhlarımız uzanıverir yanyana.

    çünkü biliriz insan yalnız aşkla dinlenir hayatta.

    iyi geceler bu gece ruhum yanında.
    1 ...
  36. 815.
  37. tahir'le zühre meselesi

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
    bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte
    yani yürekte.
    Mesela bir barikatta dövüşerek
    mesela kuzey kutbunu keŞfe giderken
    mesela denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?
    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil

    nazım hikmet ran
    2 ...
  38. 816.
  39. "daha nen olayım isterdin ?
    onursuzunum senin ..."
    **
    0 ...
  40. 817.
  41. ISITAN GÜNEŞE ŞiiR :))
    Tepelerden güneye bakan yamaçlarında
    Bekledim seni,
    Tarlalarda bekledim.
    En umutsuz günlerimde,
    ...Karanlıklarda...
    Bu kışlar kolay geçmedi güneşim.
    Şimdi her sabah kalkınca daha yakın
    Daha cömert, daha iyi,
    iliklerime kadar ısıt beni.
    Güzel günler benim de hakkım...

    :))
    1 ...
  42. 818.
  43. var mı beni içinizde tanıyan
    yaşanmadan çözülmeyen sır benim
    kalmasa da şöhretimi duymayan
    kimliğimi tarif etmek zor benim

    bülbül benim lisanımla ötüştü
    bir gül için can evinden tutuştu
    yüreğine toroslar’ dan çığ düştü
    yangınımı söndürmedi kar benim

    niceler sultandı, kraldı, şahtı
    benimle değişti talihi, bahtı
    yerle bir eyledim taç ile tahtı
    akıl almaz hünerlerim var benim

    kamil iken cahil ettim alimi
    vahşi iken yahşi ettim zalimi
    yavuz iken zebun ettim selimi
    her oyunu bozan gizli zor benim

    yeryüzünde ben ürettim veremi
    lokman hekim bulamadı çaremi
    aslı için kül eyledim keremi
    ibrahim’in atıldığı kor benim

    sebep bazı leyla bazı şirindi
    hatırım için yüce dağlar delindi
    bilek gücüm ferhat ile bilindi
    kuvvet benim, kudret benim, fer benim

    ilahimle mevlana’yı döndürdüm
    yunusumla öfkeleri dindirdim
    günahımla çok ocaklar söndürdüm
    mevladanım hayır benim, şer benim

    benim için yaratıldı muhammed
    benim için yağdırıldı o rahmet
    evliyanın sözündeki muhabbet
    enbiyanın yüzündeki nur benim

    kimsesizim hısmım da yok hasmımda
    görünmezim cismimde yok resmimde
    dil üzmezim tek hece var ismimde
    barınağım gönül denen yer benim
    benim adım aşk !!!

    cemal safi


    http://www.youtube.com/wa...wg_M0&feature=related
    0 ...
  44. 819.
  45. 820.
  46. bırakıp gittin beni umarsız bir efkâre,
    haber gönder, nerdesin ey, gülnare
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük