sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    721.
  1. MAKiLER

    Bir an önce
    Görülsün diye Akdeniz,
    Toroslarda ağaçlar
    Hep çocuk kalır....

    Sunay Akın
    1 ...
  2. 722.
  3. 723.
  4. Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
    Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
    Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
    Kardeşim olan gözlerini unutamadım
    Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
    Dostum olan ellerini unutamadım
    Karım olan karnını ve önlerini
    Orospum olan yanlarını ve arkalarını
    işte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
    Nasıl unuturum hiç unutamadım
    CEMAL SÜREYA:ÜLKE
    0 ...
  5. 724.
  6. ümit yaşar oğuzcan - milyon kere ayten

    bir kadına yazılabilecek en güzel şiirdir bence.

    ben bir ayten'dir tutturmuşum
    oh ne iyi
    ayten'li içkiler içip
    sarhoş oluyorum ne güzel
    hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
    biraz ayten sürüyorum güzelleşiyor
    şarkılar söylüyorum şiirler yazıyorum
    ayten üstüne
    saatim her zaman ayten'e beş var
    ya da ayten'i beş geçiyor
    ne yana baksam gördüğüm o
    gözümü yumsam aklımdan ayten geçiyor
    bana sorarsanız mevsimlerden aytendeyiz
    günlerden aytenertesidir
    odur gün gün beni yaşatan
    onun kokusu sarmıştır sokakları
    onun gözleridir şafakta gördüğüm
    akşam kızıllığında onun dudakları
    başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
    ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
    bir kadehte sizinle içeriz ayten'li i̇ki laf ederiz
    onu siz de seversiniz benim gibi
    ama yağma yok
    ayten'i size bırakmam
    alın tek kat elbisemi size vereyim
    cebimde bir on liram var
    onu da alın gerekirse
    ben ayten'i düşünürüm, üşümem
    üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
    parasızlık da bir şey mi
    ölüm bile kötü değil
    aytensizlik kadar
    ona uğramayan gemiler batsın
    ondan geçmeyen trenler devrilsin
    onu sevmeyen yürek taş kesilsin
    kapansın onu görmeyen gözler
    onu övmeyen diller kurusun
    iki kere iki dört elde var ayten
    bundan böyle dünyada
    aşkın adı ayten olsun.
    0 ...
  7. 725.
  8. gece
    bacak aralarımdan katmer katmer dökülmeli
    ve ben seni
    kulak memelerimle beslemeliyim
    küf kokmalısın
    leş kokmalısın
    benim son moda parfümlerime inat
    erkek olmalısın
    erkek kokmalısın
    benim kadınlığımdan kaçış planlarıma inat
    sabahın ışığında iki çıplak
    ellerimiz güneşe değmeli
    seğirmeli gözlerimiz usulca
    kötü haber diler gibi.
    1 ...
  9. 726.
  10. Masa da masaymış ha / Edip Cansever

    Adam yaşama sevinci içinde
    Masaya anahtarlarını koydu
    Bakır kâseye çiçekleri koydu
    Sütünü yumurtasını koydu
    Pencereden gelen ışığı koydu
    Bisiklet sesini çıkrık sesini
    Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    Adam masaya
    Aklında olup bitenleri koydu
    Ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    Adam masaya onları da koydu
    Üç kere üç dokuz ederdi
    Adam koydu masaya dokuzu
    Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    Uzandı masaya sonsuzu koydu
    Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    Masaya biranın dökülüşünü koydu
    Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    Tokluğunu açlığını koydu

    Masa da masaymış ha
    Bana mısın demedi bu kadar yüke
    Bir iki sallandı durdu
    Adam ha babam koyuyordu.
    1 ...
  11. 727.
  12. stanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
    Yavaş yavaş sallanıyor
    Yapraklar, ağaçlarda;
    Uzaklarda, çok uzaklarda,
    Sucuların hiç durmayan çıngırakları
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Kuşlar geçiyor, derken;
    Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
    Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
    Bir kadının suya değiyor ayakları;
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Serin serin Kapalıçarşı
    Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
    Güvercin dolu avlular
    Çekiç sesleri geliyor doklardan
    Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
    Loş kayıkhanelerıyle bir yalı;
    Dinmiş lodosların uğultusu içinde
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir yosma geciyor kaldırımdan;
    Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
    Bir şey düşüyor elinden yere;
    Bir gül olmalı;
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
    Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
    Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
    Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
    Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
    istanbul'u dinliyorum.

    (bkz: Orhan Veli Kanık)
    0 ...
  13. 728.
  14. marifet feleğin elinden çıkmış
    dünyada başka bir terzisi yokmuş
    keremi aslıyı narına yakmış
    ateşten gömleği giyelim gitsin .
    1 ...
  15. 729.
  16. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Göz yaşlarıma, ellerinizle?

    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.

    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum

    (bkz: orhan veli kanık)
    0 ...
  17. 730.
  18. göğe bakma duraği

    ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    bu evleri atla bu evleri de bunları da
    göğe bakalım

    falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
    herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
    herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
    nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    beni bırak göğe bakalım

    senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
    bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    bana dönesin diye bir bir kapattım
    şimdi otobüs gelir biner gideriz
    dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
    seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    durma kendini hatırlat
    durma göğe bakalım


    turgut uyar
    1 ...
  19. 731.
  20. 732.
  21. 733.
  22. bence sen de şimdi herkes gibisin


    gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
    onlardan kalbime sevda geçmiyor
    ben yordum ruhumu biraz da sen yor
    çünkü bence şimdi herkes gibisin

    yolunu beklerken daha dün gece
    kaçıyorum bugün senden gizlice
    kalbime baktım da işte iyice
    anladım ki sen de herkes gibisin

    büsbütün unuttum seni eminim
    maziye karıştı şimdi yeminim
    kalbimde senin için yok bile kinim
    bence sen de şimdi herkes gibisin.

    nazım hikmet ran
    0 ...
  23. 734.
  24. MASA DA MASAYMış HA- Edip CANSEVER

    Adam yaşama sevinci içinde
    Masaya anahtarlarını koydu
    Bakır kaseye çiçekleri koydu
    Sütünü yumurtasını koydu
    Pencereden gelen ışığı koydu
    Bisiklet sesini çıkrık sesini
    Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    Adam masaya
    Aklında olup bitenleri koydu
    Ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    Adam masaya onları da koydu
    Üç kere üç dokuz ederdi
    Adam koydu masaya dokuzu
    Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    Uzandı masaya sonsuzu koydu
    Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    Masaya biranın dökülüşünü koydu
    Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    Tokluğunu açlığını koydu.
    Masa da masaymış ha
    Bana mısın demedi bu kadar yüke
    Bir iki sallandı durdu
    Adam ha babam koyuyordu.
    1 ...
  25. 735.
  26. (bkz: john donne) (bkz: the flea)

    mark but this flea, and mark in this,
    how little that which thou deniest me is ;
    it suck'd me first, and now sucks thee,
    and in this flea our two bloods mingled be.
    thou know'st that this cannot be said
    a sin, nor shame, nor loss of maidenhead ;
    yet this enjoys before it woo,
    and pamper'd swells with one blood made of two ;
    and this, alas ! is more than we would do.

    o stay, three lives in one flea spare,
    where we almost, yea, more than married are.
    this flea is you and i, and this
    our marriage bed, and marriage temple is.
    though parents grudge, and you, we're met,
    and cloister'd in these living walls of jet.
    though use make you apt to kill me,
    let not to that self-murder added be,
    and sacrilege, three sins in killing three.

    cruel and sudden, hast thou since
    purpled thy nail in blood of innocence?
    wherein could this flea guilty be,
    except in that drop which it suck'd from thee?
    yet thou triumph'st, and say'st that thou
    find'st not thyself nor me the weaker now.
    'tis true ; then learn how false fears be ;
    just so much honour, when thou yield'st to me,
    will waste, as this flea's death took life from thee.
    0 ...
  27. 736.
  28. Desem ki...

    Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
    Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
    Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    Senden kopardım çiçeklerin en solmazını.
    Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    Sende tattım yemişlerin cümlesini.
    Desem ki sen benim için,
    Hava kadar lazım,
    Ekmek kadar mübarek,
    Su gibi aziz bir şeysin;
    Nimettensin, nimettensin!
    inan bana sevgilim inan,
    Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    Ve soframda en eski şarap.
    Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    Günlerden sonra bir gün,
    Şayet sesimi farkedemezsen
    Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    Bil ki ölmüşüm.
    Fakat yine üzülme, müsterih ol;
    Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.
    Ve neden sonra
    Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
    Hatırla ki mahşer günüdür,
    Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

    Cahit sıtkı tarancı
    3 ...
  29. 737.
  30. Ben senden önce ölmek isterim (eşi piraye'den nazım hikmet'e)

    Ben senden önce ölmek isterim.
    Gidenin arkasından gelen, gideni bulacak mı zannediyorsun?
    Ben zannetmiyorum bunu.
    iyisi mi, beni yaktırırsın,
    odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
    Kavanoz camdan olsun,
    şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin
    Fedakarlığımı anlıyorsun:
    vazgeçtim toprak olmaktan,
    vazgeçtim çiçek olmaktan
    senin yanında kalabilmek için.
    Ve toz oluyorum,
    yaşıyorum yanında senin.
    Sonra, sende ölünce kavanozuma gelirsin.
    Ve orada beraber yaşarız
    külümün içinde külün...
    ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi oradan atana kadar…
    Ama biz
    o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize,
    atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek.
    Toprağa beraber dalacağız.
    Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse,
    sapında muhakkak iki çiçek açacak:
    biri sen, biri de ben...
    Ben daha ölümü düşünmüyorum.
    Ben daha bir çocuk doğuracağım
    Hayat taşıyor içimden.
    Kaynıyor kanım.
    Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
    ama sen de beraber.
    Ama ölüm de korkutmuyor beni.
    Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini.
    Ben ölünceye kadar da Bu düzelir herhalde.
    Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde ?
    içimden bir şey:
    Belki diyor.
    2 ...
  31. 738.
  32. çocuk gibi sevdim, devler gibi ıstırap çektim...

    ŞAHANE SERSERi

    yolumdan çekil yavrum
    bağlasalar duramam
    demir asa demir çarık dedim
    neyleyim!
    yolculuk dedim
    ağaçlara tünedi yine akşam kargalarla bir
    rüzgar kendini yerden yere vuruyor
    kırık dökük yıldızlar belirli uzaktan
    telsiz mevceleri ardım sıra koşturuyor
    anamdan yolcu doğmuşum
    yedi dağın yolları kalbimden geçer
    salkım salkım mısralar gelir içimden
    dudaklarımda yağmur damlaları
    alır beni yollar beni alır gider

    anamdam yolcu doğmuşum
    nehirlerle birlikte denizlere kavuştum
    akşam dedim
    şu koca dünya dedim
    ağlasam dedim
    yola bir düşüldü mü ömür boyunca gidilir
    ekmeğin ve şarabın peşinden
    turnaların peşinden
    büyük şehirler büyük aşklar
    çığlık çığlığa terkedilir
    ben
    çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim
    damarlarımda dünyanın bütün rüzgarları
    harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen
    anamdam yolcu doğmuşum
    neyleyim
    gurbet dedim
    vatan dedim
    hürriyet dedim.

    ATTiLA iLHAN
    2 ...
  33. 739.
  34. atilla ilhan-an gelir

    an gelir
    paldır küldür yıkılır bulutlar
    gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
    o eski heyecan ölür
    an gelir biter muhabbet
    çalgılar susar heves kalmaz
    şatârâbân ölür

    şarabın gazabından kork
    çünkü fena kırmızıdır
    kan tutar / tutan ölür
    sokaklar kuşatılmış
    karakollar taranır
    yağmurda bir militan ölür

    an gelir
    ömrünün hırsızıdır
    her ölen pişman ölür
    hep yanlış anlaşılmıştır
    hayalleri yasaklanmış
    an gelir şimşek yalar
    masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
    direkler çatırdar yalnızlıktan
    sehpada pir sultan ölür

    son umut kırılmıştır
    kaf dağı'nın ardındaki
    ne selam artık ne sabah
    kimseler bilmez nerdeler
    namlı masal sevdalıları
    evvel zaman içinde
    kalbur saman ölür
    kubbelerde uğuldar bâkî
    çeşmelerden akar sinan
    an gelir
    -lâ ilâhe illallah-
    kanunî süleyman ölür

    görünmez bir mezarlıktır zaman
    şairler dolaşır saf saf
    tenhalarında şiir söyleyerek
    kim duysa / korkudan ölür
    -tahrip gücü yüksek-
    saatli bir bombadır patlar
    an gelir
    Attila ölür
    2 ...
  35. 740.
  36. 741.
  37. Hadi Git
    Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
    Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

    Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
    Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

    Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
    Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

    Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
    Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

    Hadi git, benden sana dilediğince izin,
    Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

    Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
    Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

    Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
    Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

    Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
    Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

    Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
    Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

    Her darbene tahammül edecektir bedenim,
    Gururum mani olur perişanıma benim.

    Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
    Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

    Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
    Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

    Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
    Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

    Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
    Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

    Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
    Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

    Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
    Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

    Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
    Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

    Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
    Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

    Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
    Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...


    Cemal Safi
    2 ...
  38. 742.
  39. '' karanlıkta dünyayı bir bir hatırlamak
    ben yeter dedikçe şehirlerin güzelleşmesi
    bir anda kendi kendime bulduğum mutlu gerçek
    bir kadın var beni onun iki eli, iki gözü kurtarır yaşamamaktan
    öyle hoşlanırım ki onunla yatmaktan utanırım artık
    sabahları acıkmayı ondan öğrendim. ''

    turgut uyar
    0 ...
  40. 743.
  41. "ıslak sokaklar mevsimindeyiz artık..
    Bu kalabalik sehire hüzün yağar bu zamanlar..
    Yalnızlık yağar caddelerine..
    Darma dağan saçlar ıslanmış yüzler hep yere bakar..
    Kahveleri bile dert yüklenir.. Çayları daha bir demli..
    Unutulan sevgililer hatırlanır veya sevgililer unutulmaya calışılır..

    Bu mevsimde vitirinleri az sulu rakı gibidir bu şehirin..
    Her adımın yalnızlığa uzanır..
    Yine de hızlı atılır adımlar..
    Koşulur bu sokaklarda..
    Herkes kendi türküsünü söyler yüzünü buruşturarak..
    Herkes kendi hikayesini en acıklı sanır..

    Kendisi koca bir yalanken gerceği arar bu şehir..
    Sokakları gibi evleri de acı doludur..
    Gözyaşları taşar pencerelerinden..
    Geceleri gerçeklerini saklar da hergün başka bir maske takar insanları..
    Hayatları vardır anlattıkları bir de tek basına kalınca yasadıkları..

    Askları bir damla gözyaşında boğulur bu şehirin..
    Onun için geceleri yeni hayatlar yazılır kimsenin bilmediği zamanlara..
    Onun için kimse üzülmez gidenlere ve acır geride kalanlara..
    Herkes kendi türküsünü söyler bu şehirde sadece kendi acısına ağlar..
    Herkesin tiyatrosudur bu şehir, herkesin en yalandan sahnesi..
    Ve onun icin bulunmayı bekler bu şehirin denizlerinde incilerin en sahtesi..

    Yine de yalan olduğunu bile bile hergün aynı oyunu oynar bu şehirin insanları..
    Herkes kendi hikayesini en aciklı sansa da her geceyi pembeye boyar gündüzün yalanları..
    Bu mevsimde vitirinleri az sulu rakı gibidir bu şehirin..
    Her yudumun yalnizliğa uzanır..
    Yine de hızlı adımlar atılır koşulur yalnızlığa..
    Herkes kendi türküsünü söyler yüzünde bir maskeyle..
    Hergün insanlığından bin defa utanır!!
    0 ...
  42. 744.
  43. MIRILDANDIKLARIM

    Kırdın mı incittin mi birilerini
    Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
    Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
    Yeniden düşünmeliyim
    Dostluklarımı, ilişkilerimi
    Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
    Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
    Borçlarımı ödedim mi?
    Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
    Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
    giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
    Geri verdim mi aldıklarımı:
    Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
    Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
    Yokladım mı duygularımı
    Hala sevebiliyor muyum insanları?
    Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
    ovmalı umutları
    Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
    Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
    Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
    Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
    Gece telefonları, ıssız konuşmalar
    Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
    Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
    O kadar çok anlattım ki
    Kendime kaldım anlatmaktan...
    Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
    Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
    Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
    Ofset duyarlılıklardan
    Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
    'içtenliğin' yada 'dünya görüşünün' kirletmediği
    Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
    Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
    vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
    Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
    Hala bir umut var mıdır
    Çikmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
    Ne çıkmaz sokaktayım nede mutsuz
    Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
    Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
    Kış güneşinin mutlu ettigi bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
    Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
    senin ve benim , yani bizim için...
    0 ...
  44. 745.
  45. lepra

    topu uzak arsaya kaçmış
    bir çocuk olarak karşındayım, benim
    ağzımdaki şekere benzer
    dualar ederim

    tatlı, yapışkan
    çabuk biten
    diş çürüten

    hafriyat çamurundan telsiz yapan
    bir çocuk olarak karşındayım, benim
    kirlenen ellerimle bile
    seni özleyebilirim

    küçük, uzak
    özensiz

    bulduğu her parayla bakkala koşan
    bir çocuk olarak karşındayım, benim
    aldığım en büyük hazzı
    seninle paylaşabilirim

    iç içe ve yüksek
    hızlı ve gergin
    kolay gelen, eşsiz

    çayını açık içen
    bir çocuk olarak karşındayım, benim
    büyüklere görünmeden
    bi sigara yakabilirim

    seninle ya da sensiz
    öksürüklerle
    düzensiz

    okumaya erken başlayan
    bir çocuk olarak karşındayım, benim
    bu zeki gözlerimle
    seni öpebilirim

    titrek ve ışıltılı
    dalgın ve unutkan
    bedelsiz

    basamakları atlayarak çıkan
    bir çocuk olarak karşındayım, benim
    dengemi kaybedersem
    sana düşebilirim

    sağlıksız ve korkulu
    çekingen, kırık dolu
    sahipsiz

    kelimeleri yutarak konuşan
    bir çocuk olarak karşındayım, benim
    ağzımı tamamlayabilirsen
    çok teşekkür ederim

    müşir fuat
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük