sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    475.
  1. Çocuk gönlüm kaygılardan azade
    Yüzlerde nur ekinlerde bereket
    At üstünde mor kaküllü şehzade
    Unutmaya başladığım memleket

    Şakağımda annemin sıcak dizi
    Kulağımda falcı kadının sözü
    Göl başında padişahın üç kızı
    Alaylarla Kaf Dağı'na hareket
    0 ...
  2. 476.
  3. sanma ki adını ağızıma alıyorum diye seni seviyorum
    dudak tiryakiliği benimkisi
    seni içime çekmiyorum...

    (bkz: özdemir asaf)
    1 ...
  4. 477.
  5. En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
    en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
    yer yer tırnaklarımla kazıdım
    hatıralarımın camını..
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    biri o,
    biri ötekisi..
    Düşmanımdır ikisi..
    Sana gelince...
    Yazıyorsun..
    Okuyorum..
    Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
    insanın
    bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
    Ne yazık!..
    Ne kadar
    beraber geçmiş günlerimiz var;
    senin
    ve benim
    en güzel günlerimiz..
    Kalbimin kanıyla götüreceğim
    ebediyete
    ben o günleri..
    Sana gelince, sen o günleri -
    kendi oğluyla yatan,
    kızlarının körpe etini satan
    bir ana gibi satıyorsun!.
    Satıyorsun:
    günde on kaat,
    bir çift rugan pabuç,
    sıcak bir döşek
    ve üç yüz papellik rahat
    için...
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    Biri o,
    biri ötekisi...
    Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
    Sana gelince...
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün...
    Ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    Artık seninle biz,
    düşman bile değiliz..

    nazım hikmet
    0 ...
  6. 478.
  7. 479.
  8. 480.
  9. Yaşadım Ulan Dibine Kadar

    Unutma! Yüreğinde bir ismin imzası var.
    Ve sen onu silemezsin, söküp atamazsın, ne kadar uğraşsan da... seninle beraber büyür içindeki sızı.
    ilk önce onu hissedersin başkasına dokunduğunda. .
    Unutma! Bir kere sevdin mi uzun uzun yanarsın. Sitemler öfkeler birikirken içinde, sen azalırsın.
    Dilinde küfür elinde kadeh, eksik olmaz. Günler böyle geçer alışırsın.
    Unutma! Sabahlar artık gecikir. ister sağa dön ister sola, gözüne uyku değil gidenin hayali gelir.
    Kendini şiirlere verirsin. Elin sigaraya gider her on dakika da bir fena zehirlenirsin.
    Unutma! Bir süre güvenmeyeceksin kimseye, kendine sığınacaksın.
    Aşk konuşulduğunda sen susacaksın, of'larla ah'larla başlayacaksın her cümleye.
    Çevrende senden başka herkes haksız olacak. Senin haklılığınsa çaresiz gidecek çöpe.
    Unutma! Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın. Biri seni bulacak.
    Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan, biraz ürkeceksin.
    Ne kadar dirensen de nafile. insansın sonuçta seveceksin.
    Eski acılara bakıp da küsme sevdalara, gâvura kızıp da oruç bozulmaz.
    Sök at kafandan acaba'ları! Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz.
    Artık kararmaz gecelerin. Bir daha yaşlar akmaz gözünden. Sabahların gecikmez.
    Kim bilir ağladığın günlere gülersin. Bir defa öldün ya zamanında? Bir daha ölmezsin.

    Can Yücel*
    0 ...
  10. 481.
  11. Gölge ve Zaman

    gölgesi vuruyor Zaman'ın
    ilkyazdan kalma bir şiire

    sordumdu: bu soruyu mühüre
    ve seni bana üşürten nedir
    seni ağzımın ağzıyla öptüm
    ve elimin eliyle okşadım
    andolsun, bir dokunuşla seni örterim
    üşür tenim, çünkü aşk
    üşür köpüre köpüre

    işte gün serinledi bende
    aşklarda dururum biraz
    seni şiirlerimle gölgelerim
    yazları devire devire
    ne zaman suya eğilip baksam
    orda suyun hayalini görürüm
    yüzümü uçura uçura yürürüm
    Zaman'ı gezdire gezdire

    vururum bir gölge gibi kendime

    Hilmi YAVUZ
    0 ...
  12. 482.
  13. davet

    dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdenize bir kisrak basi gibi uzanan
    bu memleket bizim!
    bilekler kan içinde, disler kenetli
    ayaklar çiplak
    ve ipek bir haliya benzeyen toprak
    bu cehennem, bu cennet bizim!
    kapansin el kapilari bir daha açilmasin
    yok edin insanin insana kullugunu
    bu davet bizim!
    yasamak bir agaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardesçesine
    bu hasret bizim!

    nazim hikmet
    0 ...
  14. 483.
  15. ''sanki aşk sustu'' dedim.
    ''aşk hiç susar mı?'' dedi.
    ''sen susuyorsun ya..'' dedim.
    ''ben aşk mıyım?'' dedi.
    ''aşksın'' dedim,
    sustu...

    Necip Fazıl Kısakürek
    2 ...
  16. 484.
  17. Sen Söylemeden de Biliyorum

    Seziyorum ki kaçacaksın.
    Yalvaramam koşamam
    Ama sesini bırak bende.

    Biliyorum ki kopacaksın.
    Tutamam saçlarından
    Ama kokunu bırak bende.

    Anlıyorum ki ayrılacaksın.
    Cok yıkkınım yıkılamam
    Ama rengini bırak bende.

    Duyumsuyorum ki yiteceksin.
    En büyük acım olacak
    Ama ısını bırak bende.

    Ayrımsıyorum ki unutacaksın.
    Acı kurşun bir okyanus
    Ama tadını bırak bende.

    Nasıl olsa gideceksin.
    Hakkım yok durdurmaya
    Ama kendini bırak bende.

    Aziz Nesin
    1 ...
  18. 484.
  19. yılmaz erdoğanın ve necip fazıl kısakürek in yazmış olduğu çoğu şiirler.
    0 ...
  20. 485.
  21. BENCE SEN DE ŞiMDi HERKES GiBiSiN


    Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
    Onlardan kalbime sevda geçmiyor
    Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
    Çünkü bence şimdi herkes gibisin



    Yolunu beklerken daha dün gece
    Kaçıyorum bugün senden gizlice
    Kalbime baktım da işte iyice
    Anladım ki sen de herkes gibisin



    Büsbütün unuttum seni eminim
    Maziye karıştı şimdi yeminim
    Kalbimde senin için yok bile kinim
    Bence sen de şimdi herkes gibisin


    1918 nazım hikmet.
    0 ...
  22. 486.
  23. nihal atsız - geri gelen mektup.
    attila ilhan - beni koyup gitme.
    murathan mungan - yalnız bir opera.
    murathan mungan - yalnızlık.
    attila ilhan - sisler bulvarı.
    attila ilhan - an gelir.
    attila ilhan - ben sana mecburum.
    nazım hikmet - bir fotoğrafa.
    ...
    0 ...
  24. 487.
  25. Kimsenin hayatında belli deildirki kimin ne zaman gelip nezaman gideceği
    bi gün bakarsın hayatında bi gün bakarsın deil...
    bazende hiç hazırlıksızken karşına biri çıkar
    gelir ve çoktan hayatına dahil olmuştur artk
    anlamazsın bile nasıl olduğunu .....
    gelişler neysede gidişler hep hüzün verir...
    alıştığın inandığın kimse gitmiştir artık , ama;
    ne zaman geleceği beli olmasada
    birileri hep gelir
    onunda gitme ihtimali vardr ama;
    önemli olan gitme ihtimaliyle misafir edebilmek birini...
    yoksa gidişi canını yakar
    birdaha kimse gelmez sanırsın...
    herkes birbirinin hayatında misafir aslında,
    bırak kim nereye gitmek istiosa gitsin,
    eğer içinde misafirini en iyi şekilde ağırlamanın
    rahatlığı varsa hiç düşünme.
    bi gün öyle biri gelirki gitme ihtimali olsada...
    gelen gideni aratmaz her zaman
    gelen bazen iyiki geldin dedirtir..
    0 ...
  26. 488.
  27. Donuk Aşk

    Yine akşam oldu,
    Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine,
    Uzaklık aynı gerçi,
    Her yerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi,
    ...Yine akşam oldu orda olduğu gibi,
    Görebiliyorum seni burdan da,
    Aynısıydı ordayken de,
    Uzaklıktan korkmuyorum belki de,
    Orada da aynıydı uzaklık gerçi
    Donuklaşmış oldu artık bu,
    Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,
    Galiba ben baştan kaybetmişim,
    Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş.

    Sezai Karakoç
    0 ...
  28. 489.
  29. Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle. 
    Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle 
    ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var 
    ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile... 
    0 ...
  30. 490.
  31. --spoiler--
    minareden at beni
    in aşağı tut beni.
    --spoiler--
    3 ...
  32. 491.
  33. Belâ budur ki alıştı belâlarınla gönül
    Gamın da gelse dile bâis-i meserret olur

    Nef'i
    1 ...
  34. 492.
  35. Nazım hikmet - mavi gözlü dev
    sezai karakoç - mona roza
    1 ...
  36. 493.
  37. Bir kadını ağlatmak

    Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye
    ağlayabilir; bir filme bir şarkıya bir yazıya... En az erkekler kadar
    yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten
    ağlıyorsa ağlatan

    onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak
    ki ağlatan gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!

    Işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz
    nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır
    kadının sonra. Ağlamayacağım der içinden. Ama engel olamaz işte.

    Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne
    kadar karşı koyabilir ki bir kadın. ince ince süzülür yaşlar gözünden; önce
    birkaç damla sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok!

    Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu
    ağlatan orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını kapansa
    bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz
    ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla daha çok kadın yapar kadınları.
    Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan ağlama
    niye ağlıyorsun ki değmez onun için derler.

    Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar
    ağlamazlarsa ölürler. içlerindeki zehirdir onları öldüren!

    Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar o irini temizlerler
    yaralarındaki!

    Çünkü bilirler o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.

    Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra.

    Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler yoksa
    ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da
    yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar o yüzden eninde sonunda
    öğrenirler kendilerine sarılmayı...

    Çok ağlayan kadınlar bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her
    damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları
    aşk gerçeği onların gözünde küçülür.. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o
    zaman kendilerine sarılıp yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
    Güçlü yenilmez mağrur ve aşka inanmayan...

    insanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye;
    hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
    Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki o kadar çok ağladılar
    ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar o yüzden
    kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları
    hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları
    adamların. E o zaman niye sarılsınlar ki!

    niye sarılalım ki!

    Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.

    Bilin ki gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki artık aşkın
    olmadığına inanmıştır. Bilin ki sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da
    kim ne diye sormayın artık.
    Çok ağlayan kadınlar eninde sonunda
    kendilerine sarılırlar çünkü!


    yılmaz erdoğan
    1 ...
  38. 494.
  39. 495.
  40. Binlerce lanet olsun, o ilk hayalci kimse,

    Lanet o budalaya, o dürüstlük satana,

    Çözümsüz ve kısır bir sorunu benimseyip

    Aşka dürüstlük denen saçmalığı katana!

    (Charles Baudelaire)
    1 ...
  41. 496.
  42. aslolan hayattır
    bir akvaryumu yazmak,
    akvaryumda yasamaktan kolaydır
    bu yuzden her dize biraz eksik
    her siir biraz yalandır.. yılmaz odabaşı
    0 ...
  43. 497.
  44. sana gitme demeyeceğim
    üşüyorsun ceketimi al.
    günün en güzel saatleri bunlar,
    yanımda kal.

    sana gitme demeyeceğim.
    gene de sen bilirsin.
    yalan istiyorsan yalanlar söyleyeyim.
    incinirsin.

    sana gitme demeyeceğim,
    ama gitme, lavinia.
    adını gizleyeceğim
    sen de bilme, lavinia.

    özdemir asaf
    0 ...
  45. 498.
  46. ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
    adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum.
    hakiki cinayetler işleniyor görüyorum.
    isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum.
    ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.

    yüzyıl şilisinden bir dazz javulcusu inliyor tam arlarımda
    hiç durmadan kentlimağlup kıyasıya mağrur ve mor
    bir çocuğum şimdi pişman olmak için
    birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım vor.

    seni sevmem
    bu savaşı
    kesintiye uğratmaz
    ama ordan bakma!
    bu, werther'in
    leş kanını
    gül kılar.

    birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
    otobüsler olacak, tirenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri
    saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim
    çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri.
    gideceğim ensk ökümde devlet denen şirk,
    beb gözüğümde kent gördükçe kırılan gıçlar,
    ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim
    bu çağın açısını dik tutacaklar.

    bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim
    ufka bir kesin ordum akıverecek
    elimde çözülecek makina ve cinayet
    marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa.

    inanmışım kaybetmek esrarıdır olmanın
    çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum.
    ipimden kurtulmuşum kaybediyorum.
    birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez
    tanklar tank olup geçiyor üstümüzden
    helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara
    memleket sana rağmen ket vururken yarama
    şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben
    -ve emir "kun" diyor; doğuruluyorum-
    "bu ülke"den daha bıçkın tamlama bilmiyorum.
    bana bir öpücük verin yoksa şair öleceğim
    ikdildar tohmekecek sözüme yoksa
    ve bir dizenin tan yerini ağartamsıysa
    ellerini tutarım ki kudurtucudur.
    bunun için gözlerinin meryem hali sevgilim
    gözlerinin meryem hali gerçek yurdumdur
    ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden
    ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur.

    ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim
    lazım gelen gülleri göğsüme gömmüşüm
    birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
    bunu daha çok küçükken bir filmde görmüştüm!

    ah laikse aşkımız biter elbet bir kışbaharyaz günü
    gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma
    bir çınar gövdesini bir hamle daha yayar
    üç içbükey komodin silah çeker vurulur
    sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım
    bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.

    ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum
    olma. yokluğun bulunmama larcivert lavlar akıtır.
    nasıl çekip gitmiş bir şaman
    çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok
    benim gibi sonsuz bir at
    hiç koşmuyorken de attır.

    biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
    ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
    annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
    modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
    ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.

    mıknatıssız bir pusula olarak.

    ah muhsin ünlü.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük