sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    228.
  1. Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
    Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
    Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim.
    Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
    Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    Sende tattım yemişlerin cümlesini.
    Desem ki sen benim için,
    Hava kadar lazım,
    Ekmek kadar mübarek,
    Su gibi aziz bir şeysin;
    Nimettensin!
    inan bana sevgilim inan,
    Evimde şenliksin,bahçemde bahar;
    Ve soframda en eski şarap
    Ben sende yaşıyorum,
    Sen bende hüküm sürmektesin.
    Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    Günlerden sonra bir gün,
    Şayet sesimi farkedemezsen,
    Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    Bil ki ölmüşüm.
    Fakat yine üzülme, müsterih ol;
    Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    Ve neden sonra
    Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    Hatırla ki mahşer günüdür
    Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
    Cahit Sıtkı Tarancı
    3 ...
  2. 229.
  3. herşey sende gizli- can yücel.
    0 ...
  4. 230.
  5. 231.
  6. aç gözlerini
    en sevdiğin elbiseni giydim
    bu gece kokunu sürdüm
    solgun yüzünü okşadım
    sessizce saçlarından öptüm
    yazdığın mektupları okudum
    kana kana su içer gibi
    plaklarını çaldım ah!
    en çok o şarkıda özledim seni.

    issızlık kapıyı çaldı, açmaya korktum
    gece yarısı
    şehir uykuya daldı, baktım dışarıya
    katran karası
    rüzgar telaşla kokunu getirdi bana
    aldım koynuma
    buseni hafızamdan koparıp
    iliştirdim dudaklarıma
    üşüdüm karanlıkta
    tenine dokundum hissetsin diye
    aç gözlerini

    erguvanlarına su verdim
    i̇çerken benimle konuştular
    yastığını okşadım, kokladım
    anılar uçuştular
    soluğun saçlarımı yaladı sanki yine
    bir meltem gibi
    teninin kokusu karıştı kokuma
    yakıştılar

    boğuldum karanlıkta
    yanı başımdasın benden çok
    uzaklarda
    ellerimi tut dokun bana
    aç gözlerini.

    attım kendimi caddelere
    yeşil ceketin sardı beni
    yürüdüm üstüne karanlığın korkusuz
    tuttum ellerin.

    can dündar
    2 ...
  7. 230.
  8. Bir öyle şaşılası
    dünya ki burası,
    balıklar kahve içerken
    çocuklar süt bulamıyor.
    insanları sözle besliyorlar,
    domuzları patatesle...

    Nazım Hikmet RAN
    1 ...
  9. 231.
  10. mehmet akif ersoy -küfe
    yılmaz erdoğan -etme
    can yücel -bağlanmayacaksın
    0 ...
  11. 232.
  12. ''Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği
    vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi
    derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok
    sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını sessizce,
    içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar;......
    çünkü onlara göre fazla iyidim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi
    benden.Beni terk edenlerden tek bir isteğim olurdu. ''Ne olur, bir daha
    beni aramayın! Çünkü ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o
    akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel
    bahçesini.'' Böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni... Soluksuz
    ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben gelirdim... O,
    yedek sevgili!..

    ''Cezmi Ersöz - Derinliğine Kimse Sevgili
    Olamadı
    1 ...
  13. 233.
  14. hergün bir yerden göçmek ne iyi
    bulanmadan donmadan akmak ne hoş
    hergün bir yere konmak ne güzel
    bulanmadan donmadan akmak ne hoş
    dünle beraber gitti cancağızım
    şimdi yeni şeyler söylemek lazım
    ne kadar söz varsa düne ait
    şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
    1 ...
  15. 234.
  16. sen.
    makinenin başındaki adam, atölyedeki adam.
    yarın sana yarın su boruları ve yemek kapları yapmayı bırakıp
    miğferler ve mitralyözler yapmanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:

    hayır de!

    sen.
    tezgâhı ardındaki kız ve büroda çalışan kız.
    yarın sana el bombalarını doldurmanı
    ve keskin nişancı tüfeklerine dürbün takmanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:

    hayır de!

    sen.
    laboratuardaki araştırmacı.
    yarın sana eski yaşamı yok edecek
    yeni bir ölüm keşfetmeni emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:

    hayır de!

    sen.
    hastasının başındaki hekim.
    yarın sana cepheye gönderilecekler için
    sağlam raporu yazmanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:

    hayır de!

    sen.
    gemideki kaptan.
    yarın sana buğday taşımayı bırakıp tank
    ve top taşımanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:

    hayır de!

    sen.
    havaalanındaki pilot.
    yarın san...a kentlerin tepesine yakıp yok eden bombalar
    yağdırmanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:

    hayır de!

    sen. köydeki.
    sen. kentteki.
    yarın askere alma belgeleriyle kapına dikilirlerse,
    yapacağın bir tek şey var:

    hayır de!

    eğer hayır demezseniz,
    işte o zaman,

    çamur rengi,
    ağır, kurşun gibi
    bir sessizlik
    ortalıkta kol gezecek;
    tüm oburluğuyla
    büyüyerek,
    okullara, üniversitelere,
    tiyatrolara, spor alanlarına,
    çocuk bahçelerine
    ürkünç, açgözlü
    ve önlenemez
    bir biçimde
    çöreklenecek...

    enstitülerde,
    büyük hekimlerin
    dahice buluşları
    çürüyüp küf tutacak....

    sonra,
    deşilmiş bağırsakları
    ve zehirlenmiş ciğerleriyle
    son insan,
    ışıldayan güneşin
    ve yanıp sönen takımyıldızların altında
    bir başına dolanıp duracak;
    bir deri bir kemik kalmış,
    çılgına dönmüş son insan
    uçsuz bucaksız mezarlar,
    dev beton blokların
    soğuk putları
    ve ıssız kentler arasında
    yalnız başına
    bir küfür gibi
    dolanırken
    şu
    korkunç soruyu
    soracak:

    neden ?

    ve bu soru bozkırlarda
    hiç duyulmadan yitip gidecek,
    yıkıntılar arasında sürüklenip
    kiliselerin molozları
    arasında yok olacak,
    girilmez yeraltı sığınaklarına çarpıp
    parçalanacak.
    son hayvan-insanın
    son hayvansı çığlığı
    hiç duyulmadan,
    hiç yanıtlanmadan
    kan göllerinde
    boğulacak....

    bunların hepsi olacak,

    yarın,

    belki bu gece,

    eğer...

    eğer...

    eğer...

    hayır

    demezseniz

    !

    (bkz: wolfgang borchert)
    2 ...
  17. 235.
  18. 236.
  19. Istanbul Neyin Nesi

    Simdi bir sehir hatirliyorum
    Dilim dilim agustos günesleri
    Yakamozlar,ayisigi,renkli camlar
    Bir elmas açisindan seyrettigimiz aksamlar
    Sonra denizi deniz yapan ellerin
    Çok çok mavi geceler
    Pek çok mavi gecler
    Bu bir Istanbul olsa gerek diyorum
    Caddelerinde o çok boyali kadinlarin gezdigi
    Kocaman elli adamlarin kösebaslarini tuttugu
    Çocuklarin meyhanelerde taze badem sattigi
    Bir Istanbul olsa gerek diyorum
    Insanlari tramvay dolusu
    Vapurlar dolusu insanlari
    Ve adim basinda bir meyhane
    Ama ben sensiz
    Ben Istanbuldan uzakta
    Ben hep böyle deli divane

    Yoklugun yoklugum oluyor elimde degil
    Sensiz nefes aldigima inanamiyorum
    Al be kederi,bu kahri
    Bu korkunç karanliklari benden
    Artik dayanamiyorum
    Al götür beni Istanbulunu
    Saçlarinin,dudaklarinin,gözlerinin sehrine
    Günese,ayisigina,o masmavi denizlere
    Neyleyim
    Istanbulda seni gördüm
    Ve sende Istanbule sevdim bir kere

    Bu Istanbul gitsin öteki Istanbul gelsin
    Yada sen gel
    Bu evler bu caddeler gitsin
    Bu günler bu aylar bu zalim yollar gitsin
    Ama sen gel
    Ne olur sen gel
    Aglamak ne kadar,nereye kadar aglamak
    Bir votka soda'da aksam oluyor simdi
    Biliyorum vaktimiz yok hizli yasamaliyiz
    istanbulun surlariyla çevrildik
    Görüyormusun
    Ben seni istiyorum ne haber
    Ayasofya utanmali artik
    Bütün camiler utanmali
    Ve senden uzakta oldugum için
    Bir utanmaz Allah utanmali
    Sen buna Istanbul mu diyorsun
    Sen buna yasamak mi diyorsun
    Lanet olsun!
    Lanet olsun!

    Ümit Yasar Oguzcan
    2 ...
  20. 237.
  21. Bir yiğit vardı gömdüler şu karşı bayıra.
    Arkadan gömleğini, kefenini soydular
    Aman kalkar deyip üstüne taşlar koydular,
    Bir yiğit vardı gömdüler şu karşı bayıra.

    Her tarafta harap eller, baykuşlara bayram.
    Köprüler bir bir yıkılmış ve yollar yolcusuz,
    Gelip uğrayanı kalmamış, çeşmeler susuz
    Her tarafta harap eller, baykuşlara bayram.
    0 ...
  22. 238.
  23. bekle dedi gitti
    ben beklemedim, o da gelmedi...
    ölüm gibi bir sey oldu
    ama kimse ölmedi...

    (bkz: Özdemir Asaf)
    3 ...
  24. 239.
  25. SENi DÜŞÜNMEK

    Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
    Dünyanın en güzel sesinden
    En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
    Fakat artık ümit yetmiyor bana,
    Ben artık şarkı dinlemek değil,
    Şarkı söylemek istiyorum.

    NAZIM HiKMET
    2 ...
  26. 240.
  27. içelim abı hayat neşe versin bedene
    allah rahmet eylesin rakıyı icat edene
    arttırsın eksiltmesin taşsın dökülmesin
    allah bizi rakısız memlekete düşürmesin.
    0 ...
  28. 241.
  29. kendi siirleri olmasi muhtemel siirlerdir.
    oyle siirlerdir ki insanin icindedir,
    evet siciyorum farkindayim ama,
    sikiyorsa yaz bundan guzel bir siir bana.
    1 ...
  30. 242.
  31. Ufuklardan ufuklara
    ordu ordu köpüklü mor dalgalar koşuyordu;
    Hazer rüzgârların dilini konuşuyor balam,
    konuşup coşuyordu!
    Kim demiş "çört vazmi!"
    Hazer ölü bir göle benzer!
    Uçsuz bucaksız başı boş tuzlu bir sudur Hazer!
    Hazerde dost gezer, e.....y!..
    düşman gezer!
    Dalga bir dağdır
    kayık bir geyik!
    Dalga bir kuyu
    kayık bir kova!
    Çıkıyor kayık
    iniyor kayık,
    devrilen
    bir atın
    sırtından inip,
    şahlanan
    bir ata
    biniyor kayık!

    Ve Türkmen kayıkçı
    dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş.
    Başında kocaman kara bir papak;
    bu papak değil:
    tüylü bir koyunu karnından yarıp
    geçirmiş başına!
    Koyunun tüyleri düşmüş kaşına!
    Çıkıyor kayık
    iniyor kayık
    Ve kayıkçı
    "Türkmenistanlı bir Buda heykeli" gibi
    dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş,
    fakat, sanma ki Hazerin karşısında elpençe divan durmuş!
    O da bir Buda heykelinin
    taştan sükûnu gibi kendinden emin
    dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş.
    Bakmıyor
    kayığa
    sarılan
    sulara!
    Bakmıyor
    çatlayıp
    yarılan
    sulara!

    Çıkıyor kayık
    iniyor kayık,
    devrilen
    bir atın
    sırtından inip
    şahlanan
    bir ata
    biniyor kayık!
    - Yaman esiyor be karayel yaman!
    Sakın özünü Hazerin hilesinden aman!
    Aman oyun oynamasın sana rüzgâr!

    - Aldırma anam ne çıkar?
    Ne çıkar
    kudurtsun
    karayel
    suları,
    Hazerde doğanın
    Hazerdir mezarı!

    Çıkıyor kayık
    iniyor kayık
    çıkıyor ka...
    iniyor ka...
    Çık...
    in...
    çık...

    NAZIM HiKMET
    1 ...
  32. 243.
  33. deniz türküsü - yahya kemal beyatlı.
    yaş otuzbeş -cahit sıtkı tarancı.
    aheste çek kürekleri - yahya kemal beyatlı.*
    0 ...
  34. 244.
  35. yalnızlığı denemek - attila ilhan

    sevmek insanın yüreği kadar
    küçükse büyüğünü taşıyamazsın...
    0 ...
  36. 245.
  37. ezbere bilinen, hissederek okunan şiirlerdir.

    "desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır..." diye başlayan cahit sıtkı tarancı eseridir beni dağıtan. ah ahh..
    3 ...
  38. 246.
  39. Seni anlatabilmek seni.
    iyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, halden bilmeze,
    Kahpe yalana.
    Ard- arda kaç zemheri,
    Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
    Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
    Bir ben uyumadım,
    Kaç leylim bahar,
    Hasretinden prangalar eskittim.
    Saçlarına kan gülleri takayım,
    Bir o yana
    Bir bu yana...
    Seni bağırabilsem seni,
    Dipsiz kuyulara.
    Akan yıldıza.
    Bir kibrit çöpüne varana.
    Okyanusun en ıssız dalgasına
    Düşmüş bir kibrit çöpüne.
    Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
    Yitirmiş öpücükleri,
    Payı yok, apansız inen akşamdan,
    Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
    Seni anlatabilsem seni...
    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
    Üşüyorum, kapama gözlerini...

    AHMED ARiF
    0 ...
  40. 247.
  41. bedava
    Bedava yaşıyoruz, bedava;
    Hava bedava, bulut bedava;
    Dere tepe bedava;
    Yağmur çamur bedava;
    Otomobillerin dışı,
    Sinemaların kapısı,
    Camekânlar bedava;
    Peynir ekmek değil ama
    Acı su bedava;
    Kelle fiyatına hürriyet,
    Esirlik bedava;
    Bedava yaşıyoruz, bedava.
    orhan veli
    1 ...
  42. 248.
  43. ölünceye kadar seni bekleyecekmiş,
    sersem.
    ben seni beklerken ölmem ki...
    beklersem..
    (bkz: özdemir asaf)
    3 ...
  44. 249.
  45. atilla ilhan 3.şahsın şiiri..
    1 ...
  46. 250.
  47. Zamanın tık-tıkları,
    Güder yaratıkları.
    Kan sızan pençesinde
    Beynimin yırtıkları.
    Hayal, dalgıç ki arar,
    Denizde batıkları.
    Bu ne dünya; ne dünya,
    Çerçöpten çattıkları!..
    Bak şu maymun soyuna,
    Ortaya attıkları!
    Aziz ekmek, fikirde,
    Teneke artıkları.
    Ve evlerde baş köşe,
    Batının pırtıkları,
    Görünmezi görmeye
    Eremez mantıkları.
    Ya şu sözde müminler,
    Şiltenin kıtıkları?
    Yetmez mi bunca zaman
    Yan gelip yattıkları?
    Bir nesil özlüyorum,
    Doğrultsun yatıkları!
    Somunları taş olsun,
    Zehir de katıkları!
    Yorganları devirsin,
    Dişlesin yastıkları!
    Bir damla gözyaşına,
    Sonsuzluk, sattıkları.
    Hakk'a dönünüz Hakk'a,
    Hakkın yarattıkları!..

    (bkz: necip fazıl kısakürek)
    (bkz: kabus)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük