geçen akşam çok tuhaf bir rüya gördüm sözlük. şimdi ben bir dükkan gibi bir yerde bekliyormuşum. yanımdada bir adam var ama ismini bilmiyorum. daha sonra dükkanın önüne açık yeşil renginde hyundaı accent era geliyor. yemin ederim sözlük bu konuda yalan söylemiyorum. arabanın modeli tamda buydu. açık yeşil renginde. hatta aracın plakasını net olarak göremesemde biraz gördüm. gelgelelim arabanın içinde şöyle biraz uzun saçlı deri ceket ve kot pantolon giyinmiş bir adam ve yanına gittiğimde ingilizce birşeyler gevelemeye başlıyor ve birden serkan diye bir kelime duyuyorum. tabi ben ingilizce bilmediğim için merak ediyorum. lan kim bu serkan? diye. serkan, serkan diye kafam karıştı durdu. daha sonra dükkanda yan yana durduğumuz adam geliyor ve ingilizce konuşan adamla birşeyler konuşuyor ve sonra öğreniyorum ki dükkandaki adamın ismi serkanmış. dükkanın üstüne bakıyorum ve büsbüyük bir serkan diye isim yazıyor. daha sonra bu olaylar gelişirken uyanıyorum ve ertesi gün hayatıma kafamdaki rüyanın kalıntısıyla devam ediyorum sözlük? sizce bu rüyanın alameti nedir acaba?
dün gece adrien brody'nin predators filmini izleme konusunda ikilemde kalmıştım. filmi izlemekten vazgeçtim lakin rüyama konu olacağını bilmiyordum.
odada tv izlerken bir hışırtı duydum zaten evde ağaç ev gibi bir şeydi. birden uzun rastalı saçları ve o maskesiyle karşıma fırlayıp ani bir hareketle boğazıma sarıldı. neye uğradığımı şaşırdım. bağırıyorum çığlık atıyorum sesimi duyan yok. baktım iş olacak gibi değil saçlarını elime doladığım gibi yolmaya başladım. canı acıdı pezevengin yere fırlattı beni. yere düştüğümde annemin güdümlü terliğini elime alıp girişiverdim. inanır mısın senelerin güdümlü terliği nano teknoloji harikası silaha dönüşüverdi ve bir güzel öldürdüm canavarı. sonrada uyandım. böyle de saçma rüyalar görüyorum ben.
dün gece 7 saat durmaksızın gran turismo 5 oynamıştım. artık oyun bilinçaltıma nasıl yerleştiyse gece boyunca rüyamda kendimi araba kullanıyorken gördüm.
şu sözlükte, yazdığım duygusal, melankolik her yazının içine "umut" yazısını katmam, rüyalarıma vakıf oldu artık.
bebişim olmuş gördüm. ne tatlı, ne sevimli, ne minik bir şey o öyle. hem de, erkek çocuk. mavi şapkası falan var. bebek arabasında oturuyor, yanına her gittiğimde bana gülüyor. kucağıma alırken kollarını falan uzatıyor. onu bunu bırak, bebeğimin adı umutmuş be. süper ya. ben hep böyle güzel rüyalar göreyim be sözlük.
iki yıl üst üste kaldıgım dersin hocasıyla şık bır resturantta yemeğe gidiyoruz.garson mönüyü getiriyor. Mönü de envai çeşit maliyet muhasebesi soruları.töbe bismillah diye irkildiğimi hatırlıyorum.ama sonra naptım hayra yordum.sıkıyorsa yorma,seneye yine o dönme kılıklı herifi çekmek var.
sims oynayanlar bilir. sims'te eve sarı bir okul otobüsü gelir evin öğrencisini almak için. hem de kocaman koskoocamaan bir şey. sen kalk o hayvanımsı aracı rüyanda gör. ulan ne alaka? gelmiş beni okula götürecek. gidiyorum mal gibi altına giriyorum sarı otobüsün. arkamdan da babam "sul suuul" ** diyor.
yolda giderken bir kız çıkıyor karşıma. ilk önce tanıyamıyorum. sonra annemin halasının kızı olduğunu anlıyorum. elinde bir tasma ve tasmanın ucunda bir aslan! kızda hiçbir tedirginlik yok, sanki bir süs köpeği var tasmanın ucunda. sonra aslanı bana salıyormuş gibi yaparak beni korkutuyor ve bundan keyif alıyor...
rüya görmenin kendisi çok enteresandır. tasavvufta rüya görmemeden uyumayı küçümserler, "hayvan sıhhati" diye vasıflandırırlar. yavuz sultan selim, yaveri hasan can'a bir sabah şöyle der:
- ne rüya gördün, gel anlat.
+ rüya görmedim hünkarım!
- rüya görmeyecekseniz, niye uyuyorsunuz ki?
bu anlamda yıllar önce gördüğüm bir rüya: önüme bir kağıt uzatılıyor ve kağıtta şöyle yazıyor:
- yavuz sultan selim'in gelmiş geçmiş bütün krallar arasında binbir üstünlüğü vardır!
uyanıyorum. bu üstünlüklerin ne olduğunu henüz bilmiyorum. çünkü araştırdığım bir konu değil. rüyayı gördüğüm dönemde düşündüğüm bir konu da değil.
galiba araştırmalıyım ve rüya bana bu söylemek istiyordu...
noraliya icin sudur ; *
mezarliktaydim ama toprak yoktu. mezarlarin ustu de mermerle kapatilmisti yerler duvarlar bembeyaz mermer...
genis bir yer degil dar koridorlar var. ama buyuk oldugunu biliyorum. bu mezarlarin uzerinde cok fazla yukselmeden ucuyorum. hafiften korkuyorum ama yere inmeyi dusunmuyorum yada inemiyorum. her sey cok enteresan. olecek miyim doktor
bir yakınımın evine doğru yaklaşan bir mezar gördüm. en sonunda duvara yapıştı ve orada durdu. uyandım. birkaç gün sonra kendisinin ağır hasta olduğunu öğrendim. 2-3 yıl kadar yatalak olarak yaşadıktan sonra vefat etti.
sınava girecek olan bir akrabamın elindeki kitabı ve masa lambasını bana teslim ederek 'artık ben bu işi sana bırakıyorum.' dediğini gördüm.(aslında daha denemek için şansı vardı ve bırakmaya niyeti de yoktu) 6-7 ay sonra rüyamdaki sözü bana söyleyerek denemekten vazgeçti. ***
dün gece fazla call of oynamaktan dolayı gördüğümü düşündüğüm rüya şu şekilde gelişir: şimdi biz 3 arkadaş bizim orada sahilde yüzüyoruz bizim yüzdüğümüz sahilin tepesine helikopterlerle fbı ajanları iniyor denizin içinde içine şeytan girmiş bir kız varmış amerikalı ibnelerde üstlerine çok vazife gibi denizi bombalıyorlar kızı öldürmek için bizde orda yüzüyoruz tabi silah sesini duyunca ben yukarı bakıyorum ve verdiğim tepki müthiş:
-ne yapıyorsunuz lan aqdum çocukları
bu ne lan bu nasıl tepki sonra kız aramızdan çıkıyo felan bunu paketleyip götürüyorlar ama kızın içine birşeyler kaçmış çok belliydi yani.
bu gecede klismos klismos diye sayıklarken sesime uyandım. yani tamam bugun sınav vardı ve klismos yunan mobilyasının en önemli sandalyesiydi. mısır oyledir roma soyledir diye içimden geçiriyordum zaten butun gece.
sonuç olarak sınavda çıktı hepicii.
ondan önce ki akşamda habire konuşmusum ben monolog halinde hamlet b.. yemiş yanımda. odadaki herkes kalkmış başımda duruyordu ben uyandıgımda.
kafayı sıyırmışsınız bakışları vardı hepsinin gozunde. şimdilik konusuyorum ilerde yurumeyide planlıyorum.