bilmiyorum. duymamak için son ses müzik dinliyorum çünkü. şu yaşıma kadar öğrendiğim en önemli şeylerden biri gecenin bu vaktinde asla içimdeki sesleri dinlememem gerektiği.
Yaz için amerikada dilimi geliştirmek amaçlı 2 ay yaşamayı planladım ve son 48 günüm kaldı. Ailemi arkadaşlarımı yalnız bırakıp geldim buraya. Ve 3 hafta önce ailemin ve arkadaşlarımın başına kötü şeyler gelmeye başladı. Detached house tarzı mütevazı bir evde yalnız kalıyorum ve her akşam dönsem mi acaba diye düşünüyordum. Hayat beni hiç bu kadar vurmamıştı diyebilirim. Şuan ne düşünüyorum biliyor musunuz. Sadece kendimi ve geleceğimi. Yanlış anlamayın sorumluluklarından asla kaçmıyorum. Burası dünya yahu, burası bu kadar işte.
O kadar çok plan yapıyorum. işim, okulum, hayatım bir çok şeyi düşünüyorum, kuruyorum kafamda. ingilizce öğrensem amerika'ya gitsem, bir süre çalışıp hayalini kurduğum arabayı da alıp memleketime dönsem, aileme dönsem. Hepsi kolay geliyor inanıyorum yapacağıma ama zor olan tek bir şey var. Ulaşamayacağımı düşündüğüm.. Bir gün çekip gideceğine inandığım ve hayatımın kalanını onsuz geçireceğimi sandığım. Çünkü biliyorum hiçbir şey dört dörtlük değil bu hayatta, hiçbir zaman içten gülemeyecek bu gözler. Ulaşamayacağım sana, ben yaklaştıkça sen kaçacaksın ama peşinden gelemeyeceğim çünkü çok yorgunum, o kadar çok acı çektim ki artık acı kelimesini duyduğumda bile kaçar oldum, dostlarımın dertlerini dahi dinleyemez oldum. Ne kadar hayattan soğusamda yaşamak zorunda olduğum, çalışıp ilerlemekten başka şansımın olmadığı her an tokat gibi yüzüme çarpıyor. Sevdiklerim için sevenlerim için en önemlisi de kendim için savaşmam lazım. Tek isteğimse bu savaşın zaferini gözlerine bakarak kutlamaktır.