bugün

Bu aralar üzerimde gereksiz bir özgüven var. Kendimi her şeyi yapabilirim sanıyorum. umarım bir yerlerde patlamam. hayrolsun.
Burada saçmalamayı çok ama çok seviyorum.
Tükenmişliğin içindeyken, dik durmaya çalışıyorum.
Canım sıkıldıkça "Trivia crack" oyununu oynuyorum.
bazen aklımla bazen libidomla hareket ediyorum.
garip.
Benim yaş grubum anne babaların öyle çok sevgi seli içinde büyümemiştir.
Bahaneleri vardır mutlaka. En saçması da büyüklerimizden çekinir sizi sevemezdik sözü.
Ulan hangi düşünce insanın çocuğunu sevmesini utanılacak bir şey olarak algılar! Neyse.
Böylece arada duvarlarla büyüttüğün çocuğun sevgiyle sarmalanmak isteyen çocuğu oldun yaşlanınca. Tüm egonu üzerinden tatmin edebilirsin. ilginin anlayışın nirvanasını talep edersin. Çünkü yaşlandın. Karnını doyurup büyüterek, okula göndererek mükemmel yetiştirdiğini düşündüğün evladının etinden sütünden yararlanma hakkın var.

Buraya kadar nasıl geldim bilmiyorum ama çok şükür elden ayaktan düşmemiş, birçok ihtiyacını karşılayan anne babamın arkamda dağ gibi olmasını istiyorum ama yok.

Üzülmesinler diye hayatım boyunca içime attığım sıkıntılarıma katlanmakta zorlanıyorum. Bir sıkıntımdan bahsedince ay senin söylediklerin kafama takıldı tansiyonum çıktı, kalbim çarptı bayılacak gibi oldum gibi dertlerle bana dönmesini istemiyorum.

Yoruldum.
Sözlükte kadın sandığım yazarlar bir bir erkek çıktı.
Özlemediğim bir gün yok . Önemli gün ve gece olunca daha çok anıyorum hayatımı. 2014 e geri dönsem bu yanlışları en başından düzeltsem...
bir stajer kız vardı çalıştığım hastanede. dümdüz siyah saçları vardı. kumraldı. minyon tipliydi. ben teknik amirdim. olmazdı olamazdı çünkü o stajerdi. satajı bitti gitti. bende bittim o hastaneden gitmeliydim. ama birden o kız geri geldi hemen gittim yanına abi ben hemşire oldum buraya atandım dedi. işte şimdi olabilirdi. 28 ocakta face mesaj ile yazdım aşkımı. 6 şubatta cevap verdi." olur" tek kelime buydu. sonra 3 martta görmeye gittik. 7 matta tatlı yedik nişan yaptık. 25 martta nikahlandık. 14 nisanda evlendik. tam 6 yıl 7 ay sonra iki çocuğumu istismar ile suçladı. 706 gün çocuklarımı kaçırdı benden. sonra ben hapse girdim 35 yıl 7 ay 15 gün ceza aldım. 128 gün içerde kaldım. sonra pardon beraaetmelisin diyip salıverdiler. çocuklarımı 15 günde 4 saat görebiliyorum. kızım baba annemin gözlerine bak seni seviyorum de diyor. ama ben ... bende seviyorum hala ilk günkü gibi heycanlanıyorum onu gördüğümde. kalbim çarpıyor. kolumdaki akıllı saat titriyor 174 kalp atışı yazıyor ekranda. işte bir aşk hikayesi bu. hayatımı ortaya koyduğum bir aşk. şimdi yeniden dünyaya gelsem yine o kıza aşık olurdum yine evlenirdim yine hapse girerdim. çünkü aşk bu hayatta başınıza gelebilecek en güzel olaydır.
Bir çocuğun en büyük yaralarından birisi taciz bence. O savunmasızlığın, korkudan pır pır atan kalbinle, sende açılan yarayı senelerce belki ömrün boyunca taşımak... Çoğu zaman kimseye söyleyemeden. Ve güvenememek hiçbir erkeğe. Dokunulmayı sevmemek ve korkmak... Çokça öfke, o öfkeyi; sapığı dövdüğünü, işkence ettiğini hayal ederek yatıştırmak... Ne desem boş. Yaşayan bilir ama dilerim kimse yaşamaz.
benim kaldığım evin duvarları da inceymiş. bi kaç hafta önce anladım, yandakiler sevişmeye başlayınca.

lan o bişi diil bi gün kazara öksürücem cıngar çıkacak ondan korkuyom.
yok mu şöyle dalgası yüksek iftiralar kardeşim. edin de ağzımız açık okuyak hele.
Hayırlı itiraflar arkadaşlar.

Geçen gün iş yerinde sevmediğim bir adamı amirine ispiyonladım, adımın dahi geçmeyeceği şekilde profesyonelce ispiyon ama. Evin en küçük çocuğu olduğum için en deneyimli olduğum konu.

Sanırım soruşturma geçiriyor, ama ben benimle uğraşma dediğim için çok takılmıyorum, canıma değsin.
sigara stoğumuz tükenmiş ve 1 paket sigaram kalmış. çok mutsuz ve sinirliyim bu duruma.
geçenlerde kızın teki bana "senin cool görünme çaban var" dedi.
"nasıl yani?" dedim.
"cool görünmeye çalıştığın için beni arayıp sormuyorsun" dedi.
güldüm.
(img:#2225271)
ailem ve 3-4 kişi hariç kimsenin umrunda değilim gibi hissediyorum. kırgın ve üzgünüm.
Üstteki arkadaşa ithafen!. Merak etme evlat bu yazdıkların herkes için geçerli. Bu bir itiraf değil düpedüz gerçek.
benim kafam yanmış kül olmuş.
ergendim... emminin kızı (abla ama) banyo yaparken dikizledim 3-5 saniye. (osbir malzemsi bile çıkmadı)

(neyse saat geç okuyan 30-40 kişidir falan)
buraya ilk kaydolduğumda herhangi bir şeyi umursamadan yazarken; şimdi, "dur o olmaz", "şu bunu yanlış anlar" diye yazmıyorum.
Nispeten zeki ve değişik frekansta biri olduğumu düşünüyorum birçoklarına hal hareketlerim düşüncelerim garip geliyor bense asagi yukarı aynı frekansı tuttarabildigim insanlarla müthiş baglar kurabildigimi düşünüyorum bi de hayatımdan memnun değilim değiştirecem ama totom yemiyor evet.
Çok bunaldım. Böyle anlık olarak deliriyorum ve okulu işi bırakacağım diyorum. Tek istediğim şey 2 hafta tek başıma yaşamak. Annem babam, kardeşlerim olmadan 2 hafta tek yaşamak istiyorum. insanlardan, sorumluluklardan bunaldım. Kabuğuma çekilip kimseyi görmek istemiyorum.

Ayrıca bu kadar kibirli olmasa şu an bambaşka bi yerde olabilirdik sayın gerizekalı.
Hayatimiz yedek kulübesinde geciyor. Hani klise bir soz var. Bir insani vazgecilmez oldugunu hissettirirseniz ilk sizden vazgecer diye. Gercekten dogrulugundan emin oldugum bir soz bu artik. Askerdeydim. Dondugumde her sey degismisti bile coktan. Yani oyle uzun donem falan da degil bilsigin bedelli spor. Gitmeden once guzel guzel vedalastigim kisi. Dondugumde yabanci gibi olmustu. Suan yogunum sonra rahatca konusuruz dedi bana. Ustelik mesajima 2 gun sonra cevap verdi. Gercekten ben artik kimseyi sevmek istemiyorum. Bu da gecer biliyorum ama insan yine de huzursuz oluyor. Onca emek onca zaman boşa gidiyor. Agzima gelen her seyi soylemek istiyorum ama olmuyor. Bir iliskiyi tek taraf ayakta tutamiyor. Nefret ve sevgiyle karisik bir durum olusuyor. Tekrar tekrar ayni seyleri yasamak o kadar yorucu ki.
Yemek yemeyi acilen azaltmam lazım. ictigim ilaçlar çok iştahımı açıyor. Off! Bıktım. Ugraş uğraş başa dön.