bugün

Yaklaşık bir 20-25 dakika önce yaşadığım olay beni bu başlığa getirdi.

Bilmem kaç yıl öncesinden köpek gibi istediğim ama yine olmasından köpek gibi korktuğum bir şeyle karşılaştım. Ne zormuş cevap vermek, hayallerimin de ötesinde bir zorluk. Bazen hayır demek daha kötü hissettirirken bazen de evet demek kötü hissettirir bizleri. Ben ise öyle bir durumdayım ki her ikisi de beni öldürüyor. Madem olmadı, madem hayır cevabını seçtim kendimi kurtarmak için -ya da kendimi daha hızlı öldürmek için, bilemedim- o halde sonuçlarına da katlanacağım. Kendime bir not: üzüleceksin hayır dediğin için, yer yer kendinden nefret edeceksin, bazen hiçbir şey düşünemez olacaksın bu azabı yaşarken ancak şunu da düşün, eğer tek bir üzüntünün dahi nedeni olacaksa sende, hiç olmaması daha iyi olurdu öyleyse. Sağ ol schopenhauer mantığı, acı veriyorsun ama gözyaşlarımı da siliveriyorsun aynı anda. Kim yapardı bunu başka..

Bir insanı çok sevmek azaptan başka bir şey değil dostlar. Hele ki kendi kendisine azap olan bazılarımız için bu, cehennem ateşinden bile fazla acı verici olmalı. Ne yazık.
islamiyete inanmiyorum. Fena eksilenicem simdi. Ama durun. Islamiyete inanmiyorum ama yaraticiya inanıyorum yine de eksiliyecek misin beni..
Annem yaşlandıkça fazla eşya biriktirmeye başladı. Çaktırmadan atıyorum ben de.
Değerimizi bilenlerin değerini bilemedik sözlük.
Çok sevdim;ciddi ciddi sevdim..tam açılacakken onun da sevdiğini öğrendim lakin başkasını..daha güzeli bunu +35te yaşadım..sevdiği hatunla inşallah mutlu olur;ne diyim..
O gün sana geldiğimde zaten içime bir sıkıntı oturdu.
Sen kahve yapmak için mutfağa gittiğinde ben odanın ortasındaki masaya bakıyordum. Üstünde nereden baksan beş karış toz vardı. Ayrıca kedi tüyleri de tozlara karışmıştı ve daha bir dolu çer çöp...
Kahveyi getirdin ve ben senden bir kaşık rica ettim.
Sen ne yaptın peki...Zaten abarmis olan obsesyonumun altını kalın çizgilerle iyice çizip beni cildirtircasina o iğrenç masanın üstündeki, artık tozdan görünmez olmuş kaşığı bana uzattın.
Senin allah belanı versin be, ulan hiç mi bişey görmedin bu yaşına kadar hiç mi bir şey öğrenmedin şu hayattan. Otuz küsur yaşında kadınsın, yani olur olur da bu kadar da olmaz be kardeşim. Kusurama bakma, o gün inanılmaz iğrendim hatta tiksindim senden. Kahveyi de içmedim, içemezdim zaten.
Hayır, bilerek mi yapıyor acaba diye bakıyorum, yoo zaten sen çağırdın beni, ısrarla davet ettin. Boklu kedi tüylü tozlu kahve içirip beni öldürmek için mi çağırdın oraya. Sana inanamiyorum iğrenç yaratik...
inciciyim.
Kafaya bir şeyi takınca onunla sabaha kadar uğraşıyorum sonunda meseleyi tatlıya bağlayıp kafamda çözüyorum. Sanki gerçek hayatta yapıyorum gibi oluyor. Bir çeşit rahatlama evresi gibi.
instagramı 20. Kez kapattım. Salak salak keşfette dolanıyorum ordan youtube'a geçiyorum. Bu insanların fotoğrafları videoları o kadar anlamsız boşken ve hiç ilgimi çekmiyorken niye hipnoz olmuş gibi çıkamıyorum??

3,5 saatten fazla zaman geçiyormuşum sosyal medyada. O kadar zamanı ne temizliğe ayırıyorum ne yemeğe ne de derse ama mal mal milletin fotoglarını videolarını izlemeye ayırıyorum.

Uzun bir süre kapalı kalsın (hep böyle deyip en fazla 1 ay sonra açıyor iradesiz brokoli)
Ben bir seks manyağıyım.

Oh be.
Haftasonları genellikle tek başıma kahvaltımı yaparım. En büyük zevkim ise kahvaltı yaparken eski çizgifilmleri izlemek. Temel reis, tom ve jerry, jet giller favorim. Bu özelliğimi kime söylediysem tuhaf karşıladı. Çizgifilm için yaşın biraz büyük değil mi diyen de oldu. Neden anlamsız kalıplara göre yaşıyoruz ki?
Haddinden fazla romantizmi çok itiCi buluyorum.
aşırı duygusal boşluktayım. merhaba diyene aşık olasım var ama bir yandan hayatın gerçekleri... bırakıp gitsem şu hayatı çok bir şey istemiyorum.
Gece disimi fircalamaya usendigimde bugun cok da birsey yemedim diyerek kendimi teselli ediyorum.
buraya itiraf etmeye bile korkuyorum.
Geçtiğimiz haftaya, önümüzdeki 2-3 hatta belki de 4-5 haftaya karşı pek bir şey atayamıyorum. Yani ne nasıl olacak, ne yapacağım ne edeceğim, ne yaptım falan derken.. dediğim zaman aralığı böyle geçti böyle de geçecek gibi. Şu haftaları bir atlatayım biraz daha olması gerekenleri gerçekleştirebilecek gibi hissediyorum. inş.
Bu sözlüğe üye olduğumda henüz üniversite ikinci sınıftayım,daha hayata yeni atılmış - daha doğrusu o an yaşadığı hayat akışını hayatın gerçekliği zanneden- ve özgürlüğünü yeni keşfeden biriydim.Günlüğüm gibiydi burası benim, hala da ara ara uğrama nedenim bu galiba.Acılarımı anlatmak, kendime kızmak aileme kızmak vs. Şimdi geçmişe dönüp bakıyorum da ne kadar salakmışım, kendine yok yere acı çektiren aşka aşık genç bir kız var karşımda ve ne kendi duygularını tanıyor ne karşısındakinin duygularından haberi var. Savruluyor işte öyle, ama heyecanlı bir şekilde umut besleyebiliyor bazı şeylere.Bazen diyorum ki keşke duygularım o kadar saf kalsaydı ve karşıma cidden sevilmeyi hakedecek birisi çıksaydı. Şuan çıksa da önemi kalmamış gibi, örneğin bir şeylere başlıyorum ama rutinimi kafamda belirlemiş oluyorum. Ben istesemde istemesem de elimdekini kaybediyorum ve bunu bile bile asla uzakta durmuyorum. Artık öyle bir haldeyim ki sunileşti duygularım, her önüme çıkandan etkilenecek ama aynı zamanda hemen uzaklaşacak gibi hissediyorum kendimi. Her şeyi o kadar değersizleştirdim ki ve bunu kendi ellerimle yaptım, her önüne gelene bağlanma hevesim, ara ara nükseden yalnızlık korkum ve benim dirayetli bir insan olmamam yüzünden duygularımı sildim bu dünyadan. Artık tamamen uzaklaşmak istiyorum.
Belki karışık oldu yazdıklarım ama yorgunluğuma bağlayın bu durumu, ufak bir iş molasında yazılmış ufak bir nottan ibaret hepsi bu.
Son bi kaç gündür eski bir arkadaşımla görüşüyorum . Eski sevgilime benzettiğim için ilgi duyduğumun farkındayım bu beni ürkütüyor .
Yıllar önce bir kavgaya karışmış, silahla Yaralanmıştım. O günden beri ölüm beni korkutmuyor, o günden beri kavga gürültüden uzak duruyorum ve o günden beri kimseyle küsmüyor, kimseyi tamamen hayatımdan komple çıkarmıyorum hatta zaman zaman beni vuran ibneyle gidip barışmayı; ‘seni çok hırpaladım, aslında silah çekmekte haklıydın.’ demeyi istiyorum; ama Lavuğa bunuN Bir nevi acizilik olduğunu düşündürüp, götünü kaldırmmak, için yapmıyorum. Halbuki adama hiçbir kin beslemiyorum.
iki gün sonra yıldönümümüzü ikinci kez kutlamayacağız. Dolu dolu iki yıl olmuş be. Her gün özlüyorum o kadını.
birazdan pizza gömeceğim. sevgiler.
bizimkiler benden ümidi kessin diye erkek kardeşimi resmen zorla evlendirmeye çalışıyorum. abi olarak senin önce evlenmen lazım diyen gelenekselcilere de önemli olan kardeşimin mutluluğu diyorum. ilk nişan bozuldu olaylar çıktı ama bu kez başarıcam az kaldı.
Bisikletli birisi gelip park edili olan aracıma çarpmıştı ve yere düşüp omuzunda bir kemik kırılmıştı. Olayın olduğu cadde çok işlek bir cadde olduğu için polisin bir restoran da yemek yerken olaya şahit olması ve aynı zamanda arkamda duran araçtada bir adam oturmakta olması sanki büyük bir mucize gibiydi. Adam beni ona çarpmak suçu ile suçlamış ve dava açmıştı. Dava açtığına dair mektup geldiğinde bütün olay kabusa dönüşmüştü çünkü davayı, olayın üzerinden iki yılın geçmesine yakın açmıştı. Şok olmuştum. Sağolsun avukat buldum çünkü elimde kocaman bir polis raporu vardı ve olaya tanıklık eden bir şahit vardı. Şahit ve polis raporu ile kurtulmuş oldum olaydan. Yani şahit ve polisin de orada olması bir şans eseri olabilir mi bilemiyorum. Ama iyi ki oradalarmış. Ve bunlara rağmen adamın dava açması ayrı bir olay. O günü asla unutamam ve o akşam yanımda olan polisi ve şahitlik eden şahısıda asla unutamam. Gerçekten Koruyucu meleklerim oldular o gece. Ne kadar şükretsem azdır.
hayal kuramayacak, herhangi bir şey için çabalayamayacak kadar bitik durumdayım.
manita yaptığım zaman -çok nadir yaparım- manitamın arkadaşları bana çok çekici gelmeye başlıyor. eğer ilgisini hissedersem aynı evde dahi olsak hiç çekinmeden yavşıyorum.

kızlar eksilesin de erkeklerin eksilemesi komik olur bunu. hepimiz hissediyoruz bunu biliyorum.

vurmayın ölüyüm...
güncel Önemli Başlıklar