bugün

''Sıradan bir gecenin karanlık bir köründe
Sen beni çoktan unutmuşken yazıyorum
Hatırlıyorum eskiden iyi biriydin özünde
O günlerde cebime koyduğum birkaç nefesle yaşıyorum..

Güçlü görünmek zorundaydım
Ne kadar acıtsa da hislerim
Ne zaman sağa dönsem bir şeytan gibi solumdaydın
Ne kadar sevsem de canını yakmak istedim..''
yine birisi çıkma teklifimi kabul etmedi...
mıymıntı, ağlak, özgüvensiz, ezik, çıt kırıldım insanlardan nefret ediyorum.
Arkadaşlarımın benim hakkımda kendilerini hiç alakadar etmeyen sorularından artık rahatsızlık duymaya başladım. Fazla meraklı insanları sevmem bunu en iyi de onlar bilir, yani ben bildiklerini sanıyordum. Bugün karşılıklı olarak biraz birbirimizi kırmış olabiliriz ama ben, onları kırdığım için biraz daha fazla üzüldüm. Bir de insan dostlarından hiç beklemediği şeyler görünce bu durumu kendine yediremiyor. Gayet düzeyli bir şekilde kendimi ifade edip kırmadan onları ilgilendirmediğini söylesem de bir ara hadlerini aşıp çok sinir bozucu bir hareket yaptılar. Cidden beklemediğim kişiler çok fena güvenimi sarstı. Ulan ben size bile güvenemeyeceksem kime güveneceğim amk? Bu saatten sonra her ne kadar samimi bile olsak, bu gece her daim aklımda olacak ve hep içimde ulan acaba ne dümen çeviriyorlar diye bir şüphe olacak.
He bir de arayıp konuşmam gereken çok değer verdiğim dünyalar tatlısı bir kız vardı. Kendisi hala var ama sanki biraz bana kırılmış gibi hissediyorum. Bilmiyorum ya kendisi kırmak isteyeceğim en son kişi, umarım kırgın değildir bana. bu arada sesini özledim lan.
Sinirimi kontrol edebiliyordum cidden öğrenmiştim belki de buna mecbur bırakırdım sinirlenmenin hiçbir şeyi düzeltmediğini bilakis daha da mahvettiğini tecrübe ettim defalarca, gereğinden erken olgunlaştım.
nadir sinirleniyordum uzun zamandır ama yurt beni tekrar sinir hastası ediyor. insanlar, kalabalık ortamlar, otobüsler, mağazalar, sokaklar.. kalabalık her yer nefesimi kesiyor, yemin ederim kaldırımda oturup ağlamak istiyorum Kalabalık bir yolda yürürken. keşke magaram olsaydı ve oraya dönebilseydim.
Hayatta kimseye gerçekten yakınlık duyup bir duygu besleyemedim.
7 senedir kimse tarafından gerçek anlamda sevilmediğimi farkettim.
Bir şarkı çalıyordu. Ben kendimi geceye taşımış, günün eskide kalan zamanlarına önsöz yazıyordum. Sen o kapıda neden? Niçin? Nasıl belirmiştin? Oysa ben alışıyordum her şeye.
Umutlarımın, hayallerimin s.kilmesine izin verdim göz göre göre. Canım sağolsun mu?
Kırdığımı düşündüğüm herkesten özür diledim ve kimseyi düşündüğüm kadar kırmadığımı fark ettim, kendimi kırdığım kadar.
Çok eski zamanlarda yaşamak isterdim, mesela istanbul’un fethini bizzat yaşamak isterdim, acaba o zamanki askerler surlardan içeri girip şehre tam hakim olunca neler hissettiler, mutlu mu oldular, heyecanlandılar mı?

Hiç bilinmedik yerleri keşfetmiş bir gezgin olmak isterdim, mesela amerigo Vespucci gibi, düşünsene ıvır zıvır örnekleri toplamışsın dönüşte kralına rapor veriyorsun; ekselansları kahvaltıda filan patatesin gideri var ama bu vanilya mı ne sikimse bence bi boka yaramaz diyorsun, kral basıyor fırçayı sen kim köpek biz bi hal çaresini düşünürüz elbet diyor, acayip atraksiyonlu lan!

Çölleri ve kutupları görmek isterdim, belgesellerdeki gibi!
bir sesi var, insanı günaha sokar.
dert küpüne döndüm.
bu işin sonu ne olacak be canlar.
burasından her geçen gün soğuyorum.
yıllar sonra bile hiçbir şey değişmemiş.
Gecenlerde arkadasla telefonda sohbet ederken, yilbasinda ne yapiyorsun muhabbeti döndü. Ben de bos bulunup dilimin ucu ile davet ettim. O da sagolsun hemen kabul etti. Misafir severim.

Simdiden eltisi ziyarete gelecek yeni gelin gibi ev temizligi yapiyorum.
Dışı güzel içi çürümüş elma gibiyim.
Son 1 aydır herşey geri geri gidiyo hayatımda
Ne sağlığımı toparlayabiliyorum ne işlerimi
Bi yerde bi terslik var ama çıkar yakında kokusu.
Unuttum sandim. Rüyamda görüp uyandığımda agladım. Unutamamışım çok kırgınım. Haketmediğim birşey bu. Bu yaşıma kadar kimseyi üzmedim en azindan bilerek üzmedim. Neden böyle oldu? Bunu haketmiyorum.
Rüyada bile dert tasa içindeyim.
Çok acıktım, hem de bu saatte. Evet.
Olm döner yemeyi özledim lan, böyle kömürde pişmiş kenarları gevrek olanından, sonra somun ekmeği çok özledim, peçetenin olmadığı, pembe teksir kağıdı tomarının konik bir rulo yapılıp su bardağının içine peçete gibi konulduğu esnaf lokantalarının döneri olacak ama, dönere değdirilmiş tırnaklı pide, közlenmiş biber ve sumakla yoğrulmuş söğüş soğanla servis edilecek, varsın tuzluk akmasın ne gam!

Edit: üstü darbelenmiş krom tabakla servis yapan yerler çok lezzetli döner yaparlar!
O 2 porsiyon adana tamam da
O kunefeyi yemicektin adamım
Asvalt delme makinasi gibi dolasiyorum gece gece.
heyecanımı, tüm enerjimi, mutluluğumu yitirmişim de kimse anlayıp bana sormasın ben de anlatmak zorunda kalmayayım diye dik duruyorum.

kimseden tek kelime duymak istemiyorum. kimseye tek kelime söylemeye halim kalmamış. yaşım ilerledikçe geçmişteki üzüntülerime bakıp o dip değilmiş, dip bu da değil ama buna yakın bir şey olmalı diyorum.

dua edip kalbimi kıran şeyleri sadece Allah’a yakarıyorum. başka ne yapabilirim? işe sürünerek gidiyorum, verdiğim kilonun haddi hesabı yok, mide ağrılarım cabası. ne çok kötülük ediyorum kendime... ne kadar kıymetimi bilmiyorum. aynaya baktığımda maskelerim işe yarıyor sanırım diyip sevinen ben, ne maske yapıyorum ne kendime bakıyorum... gözlerimin altı mosmor.

benim sanırım tam da bu aralar bir mucizeye ihtiyacım var.
Ciddi ciddi evlenmeyi düşünüyorum. Mantık evliliği deyince öcü diye bakan ben karsimdaki insanin evlenilebilirligini olcup tartip kafa patlatiyorum. Aşktan meskten nasibini alanlar hep der ya seni sevenle evleneceksin diye şuan hakkaten o kadar kıymetli ki bu mantık. Sözlüğün deyimiyle Efendi yerine piç erkek tercih edip efendiyi üzen kadinlardan olmamaya karar verdim. 2020 de evlenebilirim sanırım. Vay be.
Sanirim kafayi yiyorum gercekten.