bugün

Bugün eski bir arkadaşla 2-3 sigara içtik. işin aslı hiç arkadaş olmadık bence. Mesela bir kere bile okulun dışında görüşmedik. Yıllardır telefonumuz kayıtlı ama bu seneye kadar ne konuştuk ne de mesajlaştık.

Bundan yıllar önce gözüme çarpan güzel bir kızdı. Eski sevgilimin arkadaşıydı, arkadaşlarımın arkadaşıydı, arkadaşlarımın hoşlandığı kızdı. Tanıştık yıllar evvel, okulda bir sürü kez oturduk sohbet ettik. Bense onun arkadaşının sevgilisiydim, sonra başka bir arkadaşıyla bir şeyler yaşayan çocuk oldum, sonra ise başka birinin hoşlandığı adam. Kısacası yollarımız hiç pek kesişmedi. Ben de hiç çabalamadım ne arkadaş olmaya, ne de başka bir şeye; düşünmedim bile. Zaten uzun zamandır duygularımı ne anladım ne de onların üzerine düştüm.

Taa ki bu staja kadar hiç öyle net muhabbet yoktu. Neyse kısa süreli sohbet muhabbet selamlar oldu. Bugün de sigara içmeye çağırmaya gittim yanına. Neyse dışarı çıkıyorduk tus filan konuştuk. Karşılıklı laf atarız birbirimize ara sıra zaten. Yaşlandık ya dedi, güzellik gidiyor filan. Sonra göz bölümü güzel asistan dolu dedi.

Düşünmedim ve "e o zaman gideceğin yer belli kızım" dedim. Bir gülümsedi, duraksadı, sonra ya işte çalışmak lazım filan demek istedi, çabaladı konuşmaya 2 kelime etti. "Gizlemeye çalışsan da gülümsenin yüzüne nasıl yayıldığını görebiliyorum " dedim ve işte tam da o anda koccaman bir şekilde güldü. Mutlu oldum, nedenini tam olarak bilmesem de.

Sonra cidden bilgili olduğu ama derinlemesine bilmediği şeyleri sordu. Babamın ölümünü, eski sevgilimden ayrılışımı. Konuştuk ve sigaralarımızı içtik. Sonra hiç beklemediğim bir şey oldu. "Benim jager'im var. Yani nasıl yapsak bilemedim de. içelim onu" dedi. Espriler yapıp rahatlattım onu çünkü gerilmişti, aslında ben de gergindim ve işi gırgıra vurdum. Sonuçta ise mutlu oldum ve olur dedim.

Pain of Salvation'ın sisters şarkısındaki gibi hissettim bugün sözlük: " But i want her this one single time, just this one time". Muhtemelen bir şey yoktu ve olmaz ama, çok enteresan bir andı.
sırf buralara yazabilmek için üzülüp geliyorum. yoksa biz de bilirdik mutlu olmasını. eric abim piyanosunun tuşlarına acı acı basa dursun, biz de bir iki iç döküp gidelim.
sevgili a.t.s.ii yevrum sen neyin kafasını yaşıyorsun? gerçek, gerçek diye tutturdun da al sana gerçek deyince neden hala karşıdakinin bir sözüne inanmak istiyorsun a benim akıllı kuzum? sihirbaz gösterisini yapıp topu yok edince, bir yerlerde sakladığını biliriz de ama yine de topun yok oluşuna şaşırmamız gibi. neden illüzyonlara kanmak istiyorsun? neden a.t.s.ii? beni çok yorduğunun farkında mısın? bazen kendim olmak istemiyorum. bu seni üzmesin. yevrum kimse senin hayalinde yarattığın karaktere uymak zorunda değil. onu pinokyo gibi yontup yorulma. yontsan bile özü yine odundan olacak. emeğine üzüleceksin sonra.
en kötüsü de bilmek sanırım. kabullenme kısmı zaman alıyor sadece. bir de işin içine çok lazımmış gibi hisler karışınca. bu da mı gol değil be, bu da mı değil?
Hayatım bok gibi.
Bu hayattan nefret ediyorum yaşamaktan nefret ediyorum her gün var olmak zorunda olmaktan nefret ediyorum borç ve paradan nefret ediyorum yaşamak için enerjim yok uyumak için, uyanmak için enerjim yok yemek için enerjim yok bir ayda 10 kilo verdim her görenin a kilo vermişsin demesinden nefret ediyorum huzursuz olmaktan nefret ediyorum insanların bencilliğinden nefret ediyorum dünya da var olan her insandan her zerresine kadar nefret ediyorum aynaya bakınca nefret etmekten nefret ediyorum. Ölmek istiyorum tek isteğim bu
şahane ev kadını olurmuş benden, yazık olmuş.
Kaybetmek çok iyi başardığım bir şey'e benziyor. Bunca hayatınca en iyi neyi yaptın deseler kaybetmek derim. Hayallerimi, ailemi, sevdigim kadını, arkadaşlarımı her şeyimi kaybettim. insan başka birisi oluyor... allahın sefil bir yalnızıyım ben.. evde, arabada, işte, sahada her yerde... herkese bir hayat verebilirim kendilerinin ne kadar harika insanlar olduklarını ve hayatların da tanıdıkları en muhteşem insan olduğumu inandırabilirim. Bunu yapabilirim. Istediğim zaman.. fakat sorun en eski, çok eski..
bazen hatta nerdeyse hep yaşamak istemiyorum.
Şu anda ses olsun diye açtığım kim milyoner olmak ister yarışmasına takıldım. Kendi kendime sorulara cevap veriyorum ve saçmalayan yarışmacılara sövüyorum. Neyse az önce telefon jokerini kullanan yarışmacı sayesinde ölmeden önce yapmak istediklerim listesine bir şey daha eklemiş bulunmaktayım.
Keşke çevremden birisi bu yarışmaya katılsa da telefon jokerine beni eklese. Akşam kendi kendime selahattin özdemir dinleyip triplere girerken telefonumun çalmasını ve telefondaki kişinin; merhabalar ben kenan imirzalıoğlu, sizi kim milyoner olmak ister yarışmasından arıyoruz demesini istiyorum. ramiz dayı sesiyle yeğen diye hitap edip 40 sene önce buraya bir adam indi diye söze girip, bir dakika boyunca şovumu yapmak ve bana güvenerek joker hakkını kullanan yakınımı yarı yolda bırakmak istiyorum sözlük.
Bana da yalancı dendi ya şu dünyada.

Bir şey demiyorum sayın hakim.
ishal oldum sözlük.
ilişkilerdeki yapmacıklık beni yoruyor. istediğim ilişkiyi henüz elde edemedim ve edemeyeceğim gibi duruyor. Yalnızlığa alışamıyorum.
Bu aralar rüyalarımda kendimi ağlayıp dua ederken görüyorum ve inançsız biri olarak beynimi fazla meşgul etmeye başladı. Bilinçaltım bana oyun oynamaktan hiç vazgeçmiyor.
çok fena saldım, her şey olabilir.
Bazen ölümün tek dogru oldugunu dusunuyorum yasama ic gudusyle hayata tutunuyoruz bunca olumsuzluga ragmen yarin daha iyi olacak umuduyla yasiyoruz her sabah ise giidip donuyoruz bir sure sonra cop oluyoruz yillarca bizden aldiklarini maas diye veriyorlar ve boyle boyle kopuyoruz yasamdan yuzde onun iyiligi icin yuzde doksanimiz feda oluyor bu kadar insan niye yasiyoruz ve birde insanlarin sahte yuzleri var sevgi denen basit seyi neden sakliyoruz ki
Yasam insana lutuf mudur yoksa insanin her turlu sikintiya ragmen yasamasi mi bir lutuftur tanri neden at yaristirir ki?
manita benle evlenmez. üç dört sene dursa da evlenmez. annesi aksi bir şey söylese tüyer. Beni düşünmez. içimden o kadar heveslendim, plan yaptım, seviyorum deli divane; şimdi anın tadını çıkaralım diyorum yine aklım kayıyor iyi mi? bu adam benle evlenmez. sağlık olsun, sebep olur yola gitmeye.
her gece bütün dünyaya lanet yağdırıp uyuyorum oluyor mu öyle?
Nefret ediyorum her şeyden. Kendimden, yaşamaktan, zorunda olmaktan, düşünmekten, ağlamaktan. Kurtuluşum nerde, neyde, kimde bilmiyorum. Bilmemekten de nefret ediyorum. Ama bunlara karşı tek direncim "iyiyim, her şey yoluna girecek, yaşamayı seviyorum, güçlüyüm" gibi saçma sapan olumlamalar. Artık bunlar da kandırmıyo beni. Derdim ne aşk acısı, ne ailevi problemler, ne akla gelebilecek başka bir şey değil bunu anladım. Derdim kendimle. kendini yok etmeye çalışan kanserli bir hücre gibi hissediyorum. Acaba kurtulsam mı diyorum yüklerden, sonra diyorum yaptığım bütün yanlışlara rağmen onun sevgili kuluyum. Ben bir hata yapmadan o acılarıma son verir elbet. Gideceğimi hissediyorum. Tek dileğim affetmeden bu ruhu bu bedenden ayırmasın. Eğer bu olacaksa Ben beklerim dayandığım yere kadar dayanırım.
Yaklaşık Yarım kg lik kupa ile; günlük 2 sade kahve, en az 10 bardak çay(en fazla 15) ve gece 1 bardak ada çayı içiyorum.

Ayaklı damacana oldum yemin olsun. He bir de sabah ilaç alırken 1 bardak su.
Yapmam gereken bir sürü iş var ben oturmuş o kitaba mı başlasam, şu dizi güzel mi, sözlükte neler oluyor diye düşünüyorum.
Çok yorgunum. Yorulacak bir şey de yapmadım ama yataktan kalkıp su alacak halim bile yok. Hatta bi 10 dakika önce kediye seslendim gel de şu ışığı kapat lan hayrına diye, siktir deli der gibi baktı poposunu sallaya sallaya gitti. Nankörsünüz olum hepiniz...
Yine günlüğüme yazar gibi yaşadığım sıradan ve absürd olayları yazmak istiyorum ama aynı zamanda istemiyorum da. Kafam karışık ve yorgunum. He bu arada Yorgun olduğumu söylemiş miydim?
bencilim, egoistim diyince hemen vaoovv diyorsunuz. sanki hepiniz melaikesiniz mina koyim. en azından ben itiraf edecek kadar kendimle barışık bir insanım. hepiniz küçük egoist bencil insanlarsınız. bunu görmek için keramet sahibi olmaya gerek yok. ben yemiyorum. yiyene afiyet olsun.
Herkesle bağımı kopararak Sosyal intiharımı yaptım fiziksel olarak da yapmayı çok isterim.
Hani bir işin sonlarına geldikçe git gide bir boşlama durumu olur ya (ya da bu durum hiç yoktan bende böyle), şu an hayatım için genel olarak onu yaşar gibiyim. (Çok uzun bir cümle oldu acayip rahatsız oldum.) (bu yazının teması da bu olsun, iç düşüncelerimi parantez içine alayım.) (oğuz atay'ın var ya hani böyle tarzları. Heheh, hep sevmişimdir zaten oğuz atay'ı.) (benden bir halt olmaz hale bak, iki saniyede şurada oyun kurmuşum kendime, konudan çılgınlar gibi uzaklaştım.) (yine bir rahatsız olma durumu..) amaaaaan, diyeceğim o ki saldım işte hayatımı. Her şeyin sonunda değilim biliyorum ama fiziksel ve mental olarak hissettiklerim ve hareketlerim bu duruma verilen tepkilerden oluşuyor.
işi falan komple boşladım. Ne yüzüm gülüyor ne işlerimde azıcık özen var. Saat .........

(Kuracağım cümleyi unuttum. Üstelik şu an isteğim misteğim gitti yine. Her şeye çok üşeniyorum. Bu yazıyı yazmaya da öyle, şu saniye itibariyle. Daha sonra tamamlarım bunu. En baştan, insan gibi.) bir sonraki yazımızda görüşmek üzere dostlar. Şimdilik ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre içinde tekrar görüşene kadar kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın.
üniversitede ilk yılım bir arkadaşım çay al geliyorum demişti, ben de almış iki bardak çayla bir masada onu bekliyordum okul kantininde. arkadaşım gelmedi. ben gayet normal takılmaya devam ettim. masada iki bardak çay bir saat takıldım. biri benim önümde diğeri masanın karşısında. o zamanlar da kendi kendime konuşuyorum tabii, kendi kendime konuşurken bile mimik yapıyorum. akşamına okulun itiraf sayfasında bir post "bilmem ne fakültesinde kantinde iki bardak çayla oturan şizofren kız, çok tatlısın." pislik ergenler.

şimdi gene bir arkadaş aynı şeyi yaşatıyor. umarım aynı şey tekrar başıma gelmez. zira unutmam uzun zaman sürmüştü kimseye de anlatmamistim.
Orda burda her yediğini içtiğini birilerine ispatlamaya çalışan, görgüsüzce paylaşıp nasıl Bi zevk aldıklarını anlayamadığım rehberimdeki bazı insanları silmenin vakti geldi artık.